Keyifli okumalar ✨
Kendimi asla rezil etmeyecektim. Hem burası şirket profesyonel olmam gerekiyor değil mi? Evet gayet profesyonel bir şekilde Monreo'nun kapısını çaldım. İçeriye girmem için onay verince girdim ama kadın hâlâ istifini bozmuyordu.
"Ah pardon sizin başka bir işiniz varsa, müsait değilseniz çıkabilirim" dedim
Monreo'yu kıskanmam hoşuna gitmiş olacak ki bana muzip bir ifade ile.
"Beyza hanım buyrun her zaman size müsaitim ben" dedi ve elindeki kağıtlara düzen vermek için iki defa masanın üzerine vurdu ardından da yanındaki hanımefendiye dönerek.
"Kar-zar hesaplamalarını istiyorum hemde yirmi dakika içinde. Gördüklerim kadarıyla biz bu departmanda zarar ediyoruz. Böyle giderse sizin departmanınızı kapatmak zorunda kalacağız" dedi
Evet kadının davranışı doğru değildi ama işinden edecek kadar da yanlış değildi. Yada onu kovduracak kadar hemcins düşmanı değildim. Genç kadın Monreo'nun odasından hızla çıktı.
"Onu kovma sakın, hayatımızın her alanında hoşumuza gitmeyen davranışları yapan insanlar ile karşılaşacağız her birini tek tek kovamayız. Senin tavrın benim için yeterliydi teşekkür ederim"
"Kovmayacağım ama işini düzgün yapması gerekli."
"İş evet," diyerek dosyaları Monreo'ys uzattım ve dönemlik raporu, o belgeleri tek tek incelerken anlattım.
"Beyza gerçekten harika bir iş çıkartıyorsun. Artık departmanımızın yeni şubesini kurma zamanı geldi."
"Ne! Nereye, çok erken değil mi? Nasıl başa çıkacağım ben şubelerle?"
Derin bir kahkaha attı. "Beyza sen üstesinden gelirsin."
"Ah Monreo bu böyle pat diye söylenir mi?"
"İlk yemeğimizde söylemiştim Beyza"
"Hatırladım tamam ben gidiyorum. Ekibime bildirmem gerek."
"Kendini çok yorarsan vazgeçerim haberin olsun"
"Yorulmayacağım" diyerek odadan çıktım. Koşar adımlarla Vicky'nin ofisine gittim.
"Vicky herkesi toparla konuşmamız gereken bir şey var" dedim heyecanla. Sonra Vicky'ye döndüm ve "47 kişilik bir kutlama ayarlar mısın akşama?"
Ekibin başarısı sayesinde bu pozisyonun hakkını vererek çalışıyordum. Yaklaşık on dakika içinde herkes toplantı odasına gelmişti. Ayağa kalktım ve onları motive etmek için teşekkür ederek, yeni bir şube açacağımızı söyledim. Hepimiz tek tek sarılarak minik bir kutlama yaptık. Ardından ise Vicky'ye döndüm ve
"Akşamaaaa partiiii vaaaarr, detayları Vicky size mesaj atacak" diyerek gülücükler saçtım ve çıktım. Benim çıkmamla çığlıklar havada uçuştu.
Anın verdiği mutluluk ile odama yöneldim. Asansörden inen, yaşlı uzun boylu, gür beyaz saçlı beyfendi bana dikkatlice baktı. Ona hafifçe gülümseyerek yürümeye başladım. Arkamda adım seslerini duyuyordum. Muhtemelen bir departmanın müdürüdür diye düşündüm ama arkadan Vicky.
"Papà! cosa ci fai qui?" dedi. (Baba ne işin var burada)
"Monri impazzirà se lo vedrà!"(Monreo görürse delirir) Monreo'nun adını duyunca döndüm ve adamı incelemeye başladım. Yaşlı adam hiçbir şey demeden önümde durdu.
Güzel bir İngilizce aksanı ile
"Merhaba ben Brando Alvise" diyerek elini uzattı.
"Merhaba ben, Beyza Ece Ortadoğu sorumlusu" dedim. Bu yaşlı adam inanılmaz derecede cana yakındı. Soyadından anladığım kadarıyla Vicky, John ve Monreo'nun babası
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Unutmaz (Tamamlandı)
Romanzi rosa / ChickLitBir insan bir insana hem bu kadar benzeyip hem farklı olabilir miydi? diye düşündü genç kadın herşeyi onun ile aynıydı ama yüzleri farklıydı eskiden hayatında olan adam bu adamdan daha mı iyiydi? Gerçek neydi? Neden yıllar sonra aynı gözlere bakıp a...