Keyifli okumalar ✨
Monreo ne olduğunu anlayamamış, yüzüme bakıyordu. Bana yaklaşıp hamle yapamaması için iki üç adım geriye gidip sırtımı duvara verdim.
Monreo gözümün içine bakarak ellerini iki yana açtı.
"Tamam istediğini yapacağım gideceğim ama lütfen bırak onu"
"Boşanacaksın"
"Boşanmayacağım ama gideceğim."
"Monreoo her seferinde kârlı çıkan sen olamazsın. Kabul et kaybettin" dedim. Sinirle ellerim titriyordu.
"Bak Beyza nolur bana cehennemi yaşatma, sana karşı hep iyi ve merhametli davrandım. Çünkü ben seni kaybedemem anlıyor musun? Sen benim nefesimsin. Herşeyi seni kaybetmek korktuğum için yaptım. Nolur yalvarırım sana yapma"
"Ben seninle büyüdüm, ilk öpücüğün, ilk kalp atışımı seninle hissettim ama artık bu hastalıklı bir boyuta geldi Monreo. Biz seninle güzel bir yuva kurduk, bebeğimiz olacaktı bizim. Senin hataların yüzünden o gitti."
"Beyza aşkımız olduğu sürece tekrar bebeklerimiz olur nolur yapma. Beni düşünmüyorsan aileni, Sena'yı düşün. Hepsi benden ayrı ayrı hesap sordu. Onlar seni çok seviyor lütfen onları bırakma" dedi gözleri yaşlı bir şekilde.
Dediklerinde haklıydı sırf ona ceza vermek için diğerlerine bunu yapamazdım. Birden şakağımdan çektim ve silahı ona doğrulttum.
"Ne biliyor musun Monri? Sen benim tırnağım bile etmezsin ne kendime ne de sana zarar vermeyeceğim. Al ne yaparsan yap umrumda değilsin." Diyerek silahı ona fırlattım. Silah yerdeyken
Bana doğru yürümeye başladı, ve bana sarıldı. "Bütün dengemi alt üst ediyorsun. Sana söz veriyorum, seni sıkmadan telafi edeceğim herşeyi. Özür dilerim Beyzam, seni çok özledim" dedi.
Onu engellemedim çünkü buna ihtiyacım vardı. Onun sevgisini,ilgisini, kokusunu herşeyini bende özlemiştim. Derin bir nefes alıp anın tadını çıkartmaya odaklandım.
Omzularımdan tutarak beni kendisinden uzaklaştırdı. Saçlarıma dokundu ve öndekileri kulağım arkasına sıkıştırdı."Kestirip saçını kendini avutamazsın, güller de canlıken daha güzel. Seni ben avutup ben mutlu edeceğim."
"Böyle kurtulabilecek misin gerçekten. Bu kadar mı?" Gülerek başını salladı.
"Yeter ki sen hesap sor."
"Şu dallamaları peşimden geri çek, adamlarını atlatarak buraya geldim. Hemde bisikletle atlattım."
Eline telefonunu aldı ve korumayı aradı.
"Nerede?
-
Bulamazsanız ne olacak haberiniz var mı?
-
Yirmi dakika içinde Beyza'nın yerini buluyorsunuz bana
-
Ne dedi?
-
Monreo kahkaha atmaya başladı.
-
Bir daha onu kaybederseniz canınızı alırım. Anlaşıldı mı? Beyza yanıma geldi diyerek kapattı."Küfür edip benim korumaları hafiften hırpalamışsın. Adamlar korkusuna Türkçe bilmiyor gibi yapmış." Diyerek gülüyordu.
"Sen birde kapıdaki dallama Ahmet'e ne yaptığımı sor" diyerek güldüm. "Adamların bok gibi, bunlar daha kendini koruyamıyor ne beni nede seni koruyabilir. Hem gerçekten gerek var mı bu kadar önleme?"
"Bütün herkesi ayağa kaldırdım seni bulmak için. Dört bir tarafa haber yolladım. Herkes ayakta bekliyor, düşmanlar da dostlar da"
"Ya bir şey olursa?"
"Olmaz merak etme ama bir an önce İtalya'ya gitmem gerek."
"Ben bi annemlere gideceğim. Of onlara ne diyeceğim ha?"
"Annen beni fena paparaladı"
"Sana az bile, çabuk düşün ne diyeceğiz."
"Kocam o benim hem severim hem döverim diyebilirsin"
"Olmaz elimden tutup beraber gideceğiz. Ayrıca ben artık İtalya'da yaşamak istemiyorum. Burada 20₺'ye limonata satmaya devam edeceğim"
"Beyza güzelim beni çıldırtma istersen"
"Çıldır Monreo, ne olacak çok merak ediyorum." Dedim kollarımı önümde bağlayarak. Bana baktı ve beni bir hamlede kucağına aldı. "Monreo bırak hemen beni" dedim.
"Senin şu güzel mavi panjurlu evinin içine bi girelim bakalım, yatak odasını, banyosunu görmenin vakti geldi"
"Saçmalama seni daha affetmedim" dedim evden çıkarken.
Bütün korumalar bize bakıyordu. En önemlisi Salih amcalar da bize bakıyordu.
"Monreo beni bırakmazsan, seni pişman ederim" derken zaten arabanın önüne geldiğimiz beni indirdi.
"Burası benim çöplüğüm arabaya değil, bisiklete bineceğiz" gözümle korumları işaret ederek "without dallama" dediğimde.
Ellerini cebine attı ve gökyüzüne baktı. " Siz burada kalın, telefonunuz açık olsun herhangi bir şey olursa hemen yanımda olun" dedi.
"Evet Beyza tek bir bisiklet var ne yapacağız?"
"Ben bisiklete bineceğim sende peşimden koyacaksın" dememle. Kaşları havalandı. Onun o haline gülerek bekle ben çözeceğim dedim.
Salih amcanın yanına gittim ve "Salih amca, bir tane ödünç bisiklet alabilir miyim?" Dedim.
Ona ödünç aldığım bisikleti verdim. Kafeye uğrayıp Buse ile Monreo'yu tanıştırdım. Ardından ise 20₺'lik limonatamı küçümsediği için ona limon sıktırdım.
"Bir daha herhangi bir şeyi lütfen küçümseme, gerçekten limon sıkmak zahmetli bir iş."
Sonrasında evime gittik. Sabahtan beri hiçbir şey yiyememiştim. Önce güzel bir çay koydum, ardından bahçemden taze nane, mandanoz ve dereotu toplayıp doğradım. Monreo ise erik, kiraz ve kayısı toplayıp onları yıkadı. Yumurta salatası, taze ekmek, ve kahvaltılıkları tek tek ağaçların altına taşıyarak kahvaltı yapmaya başladık.
Tam o sırada Yağız ve Melek geldi. Monreo'yu onlarla da tanıştırarak kahve içtik. Yağız yumruk için Monreo'dan özür diledi. Beraber bir kaç şey konuşup gittiler.
Adaya yine helikopter ile birileri geldi. Monreo'ya bakıp "Yine birileri geldi, hayırdır inşallah" demem ile anlamsız bir şekilde sırıttı. Yaklaşık 15 dakika sonra ise,
"Eriiik istiyorum"diye ciyak ciyak bağıran Sena arkasında John ve annem vardı.Yerimden hızla kalkıp hepsine tek tek sarıldım. Sena mükemmel bir hamilelik dönemindeydi. Dolgun yanakları, uzun saçları, ve kocaman karnı ona çok yakışmıştı. Hepsine sandalye getirip. Bahçenin keyfini çıkartıyorduk. Anneme baktım ve burayı çok beğenmiş bir şekilde etrafına bakıyordu.
"Beyza her köşesi bi ayrı güzel, menekşeler, lavantalar, meyve ağaçları küçük bahçe süsleri buraya çok güzel bakmışsın."
"Gözüm gibi baktım annem, dedim sana herşeyim harika diye dinlemedin beni. Birde kafemi bi görsen mükemmel mükemmel"
"Ah benim canım o vişneli cheesecake çekti. Hadi beni kafeye götür" dedi Sena heyecanla.
"Düş önüme tazmanya canavarı" diyerek koluna girdim.
Evden çıktığımda Sena bana bir çığlık atarak sarıldı. "İnanılmaz mutluyum, doğumumda yanımda olacaksın"
"Geleceğim senin için. Monreo ile aramız düzelmemiş olsa bile gelecektim."
"Anlat bakalım, nasıl ikna etti"
"Kafama silah dayadım, küfür ettim, bağırdım çağırdım sinirimi attım. Ondan sonra da sarıldık ve onu hâlâ sevdiğimi anladım."
"Biliyordum böyle olacağını"
" Sena ben onu nasıl affedeceğim?"
"Kalbini dinle Beyza, siz ezelden beri birbirinize aitsiniz. Unut zihnini boşalt, alışana kadar sadece anda kal"
"Deneyeceğim ama kolay olmayacak"
"Zorluklar güçlendirir. Sakın kafana takma herhangi bir şey olur mu?"
"Deneyeceğim"
Yeni bölümde görüşmek üzere 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Unutmaz (Tamamlandı)
Literatura FemininaBir insan bir insana hem bu kadar benzeyip hem farklı olabilir miydi? diye düşündü genç kadın herşeyi onun ile aynıydı ama yüzleri farklıydı eskiden hayatında olan adam bu adamdan daha mı iyiydi? Gerçek neydi? Neden yıllar sonra aynı gözlere bakıp a...