Keyifli okumalar ✨
Monreo
Evet dokuz ay sonra onu buldum. Bir kere ikna ettim değil mi? Defalarca onu benim olması için ikna edebilirdim. Hiç değişmemiş, hala mükemmel duruyor sadece birazcık zayıflamış gibi gördüm. Bebeğimizi aldırmış ve bunu benim suçum olarak görüyordu. Onu üzmemek için hiç bir şey deneyecektim. İki kere aradım benim olduğumu anlayınca açmadı Sena denedi ve açtı. Yerini öğrendi.
Gökçeada da yaşıyor, orada hayatını devam ettiriyordu. Ah akıllı sevgilim benim sırf onu bulamayım diye telefonunu bile Yunanistandan almıştı. Hakan'a bizim için gökçeada da yer ayırtmasını söyledim. Ona iş adamları gelecek de diye de sıkı sıkıya tembihledim.
Gece yola çıktık. Ben ve yakın korumalarım helikopter diğerleri de Atina üzerinden feribot ile geldi. Artık uluslararası olarak tanınan bir mafya olduğum için 75 kişilik bir ekip olarak hareket ediyorduk. İtalya'ya da bu kadar korumam yoktu çünkü burası benim çöplüğüm. Ama adımımı atmam ile leş kargaları üzerime üşüşüyordu.
Oraya gidecektim, belki onu tehlikeye atacaktım ama yinede gidip karımı getirecektim.
Adaya iner inmez mavi panjurlu evi buldum. Bahçesinde söylediği gibi meyve ağaçları vardı. Kim bilir aylardır nasıl gözü gibi bakıyordu bu ağaçlara, kapısının önünde mavi bir bisikleti vardı. Tam kendi karakterini yansıtan huzurlu bir evi vardı.
Sabah olunca hemen bisikleti ile kafesine doğru yol aldı, ama önce saçlarını kestirdi o güzel beline kadar uzanan saçları şimdi kulağının hemen altındaydı. Boynunun güzelliği ortaya çıkmıştı. Kafede bir kızla dans ederek tatlı yaptı. Ardından bir çocuk geldi ve tatlıları taşıdılar. Bizim kaldığımız otele gelince bir an duraksayıp etrafına baktı. Plakalardan anlamış olmalıydı.
Koşa koşa tekrardan kafeye gitti muhtemelen Sena'yı aradı ve beni sordu. Sena ona yalan söylemiş olacak ki bir anda rahatladı. O gün kafeyi kapatıp sahile gittiler. Saatler boyunca yüzdü sonra evine gidip, meyve toplayıp tekrar çıktı. Mangal yapıp şarkı söyledi. Onun sesini daha çok duymak istediğim için yaklaştım.
Şarkıyı bitirip gözlerini açtı, bşr süre sonra beni gördü. O an işte o an koşup ona sarılmak, teninde kaybolmak istedim. Ama o bana boş boş bakıyordu. İlk defa bana bakışı hissizdi.
Beyza
Uzaklara daldığımı fark eden Buse dönerek. Arkasına dikkatlice baktı, "O değil mi?" Dedi kafamı sallayıp ayağa kalktım.
Burası benim kalemdi onun gitmesi gerekiyordu. Otelde kalanlar da onlardı. Arkasında yedi kişi vardı. Neden tek gezmiyordu? Beyaz ipek bir gömlek altına ise bej rengi bir pantolon şort gitmişti. Benim ayaklandığımı görünce ellerini ceplerinden çıkarttı.
"Beyza eğer zarar verecekse gelebiliriz" dedi Yağız
"O daha o kadar uzun boylu değil Yağız. Teşekkür ederim yine de"
"Tamam bir şey olursa bizi nerede bulacağını biliyorsun"
Ne yaptığımı bilmeden tabaklarımı almaya çalışıyordum ki Buse elimi tuttu. "Ben toplarım, git hadi" dedi. Ona cevap vermeden bıraktım. Bisikletimi gördüm, hızlı adımlarla bisikletime doğru yürümeye başladım.
Ben hızlandıkça o da hızlanıyordu, onunla birlikte adamları da hızlanıyordu. Bu durumda asla korkmuyordum, biliyordum bana hiçbir şey yapamaz. Bisikletime binmem ile adamları tam koşacakken durdurdu onları. Elini salladığında ise yüzüğünü hâlâ takmaya devam ettiğini gördüm.
Utanmaz herif, diyerek hızlı hızlı bisikletimi sürdüm. Peşimde değildi, bu durum içime su serpmişti. Hepsi benim hatam nasıl yaptım? Neden aradım Sena'yı? Of olan oldu şu andan sonra kimseyi suçlayamam. Ne yapacağım? Onu göndereceğim, hayatımın sonuna kadar ondan saklanarak yaşayamam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürek Unutmaz (Tamamlandı)
ChickLitBir insan bir insana hem bu kadar benzeyip hem farklı olabilir miydi? diye düşündü genç kadın herşeyi onun ile aynıydı ama yüzleri farklıydı eskiden hayatında olan adam bu adamdan daha mı iyiydi? Gerçek neydi? Neden yıllar sonra aynı gözlere bakıp a...