GE🕯️20.Bölüm

77 12 5
                                    



Hasta yatağında beyaz elbiseler ile yatmak ne kadar normaldi? Hasta yatağında genellikle ya kıyafetlerinle ya da mavi önlükle yatılırdı ama burası garipti. Hoş garip olan sadece hasta kıyafeti değil, gezegen başlı başına garipti.

"Birileri uyanmış." Justin'in sesiyle düşüncelerimden çıkıp, başımı ona çevirdim. Ona kocaman gülümseme yollayıp, elimle yanıma çağırdım. O da hemen yanıma geldi ve başıma bir öpücük bıraktı.

"Justin, nasılsın?" nasılsın diye sormuştum ama yüzünden nasıl olduğu belli oluyordu. "Ne oldu?" yüzündeki ifade korkmama neden oldu. Ne olmuştu, birine bir şey mi olmuştu?

"Güzelim nasıl hissediyorsun kendini?" sorumu cevaplamadan soru sorması tuhaf geldi.

"İyi hissediyorum." onun sorusuna cevap vermiştim. Şimdi sıra ondaydı. "Ne oldu? Yüzünden düşen bin parça." elini saçlarına götürdü ve karıştırdı.

"İzzy." diye söze başladığında kalbime bir acı girdi. Günlerce merak ettiğim isim buydu. O günden sonra İzzy'ye ne olmuştu?

"Ne olmuş İzzy'ye?" nefes alışverişlerim sıklaştı. Benim yüzümden herhangi bir şey olmuşsa kendimi asla affetmeyecektim.

"Yüksek bir yerden düşmüş ve bilinci kapalı. İki günden beri doktorları ve ailesini ikna ettim. Fişini çekecekler ama seni beklemeleri gerektiğini söyledim." fişini çekmek mi? Hayati tehlikesi çok muydu? "Senin iyileşmeni bekledim. Şifa gücün onun üzerinde işe yarayabilir. Zerius gezegenine ait kişiler yalnız bir insanı iyileştirebilir." hızla ayağa kalktım. Böyle bir durum varsa neden hâlâ yatıyordum.

"Neden hâlâ buradayım?" Yataktan kalkarken bana yardım etti.

"Amcamdan izin aldım. Bir dünyalının bunu öğrenmesine kızdı. Onun hesabını sonra verecekmişiz." bu şu an umurumda değildi. Önemli olan bir an önce ona ulaşmaktı.

Odadan çıkıp, boşluğa çıktık. İnsanlar benim gibi giyinmişlerdi. Hepsi beni görünce sayıyla eğildiler. Onlara gülümsemekten başka hiçbir şey yapamadım. Acelem vardı.

Justin, elimi tutup koşmaya başladı ve önümüzde bir kara delik açtı. Elimi bırakmadan o kara deliğe girdi. Kara deliğin içinden hızla çıktık ve dünyaya geldik. Gökyüzündeyken kanatlarımı çıkardım ve elimi Justin'in elinden çektim.

Ben direkt hastaneye gitmek istiyordum ama Justin yönünü eve ayarlamıştım. Önce eve daha sonra normal insanlar gibi arabayla hastaneye gidecektik. Buna itiraz etmedim. Hızlı varmak istiyordum.

Justin ile kimse görmeden evin bahçesine indik ve hızla arabaya koştuk. "Justin, lütfen hızlı kullan." Justin başını olumlu anlamda sallarken, kemerimi taktım ve yola odaklandım. Ne olur beni yalnız bırakma. Tanrı şahidim olsun geri dönersen bir daha bunları yaşamayacaksın.

Böyle bir karar almıştım. İzzy hayata dönerse onunla vedalaşıp, gezegenime dönecektim. Belki bir süre burada kalıp, onunla vakit geçirebilirdim. Vereceğim karar onun hayatını da etkiliyordu. Çatıda verdiğim karar onu hastane yatağına düşürmüştü. Bir an içimi bir korku kapladı. Ya verdiğim karardan dolayı beni affetmezse?"

"Korkuyorum." dedim Justin'e bakarken. Justin, başını bir anlık bana çevirdi ardından tekrar önüne döndü.

"İyileşecek, merak etme." başımı iki yana salladım. Bundan dolayı da korkuyordum ama asıl korkum o değildi.

"Seçtiğim yoldan dolayı bu halde. Ya beni affetmezse?" başını tekrar bana çevirdi ve bu kez uzun baktı.

"Ne yolu?"

GECENİN EFENDİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin