🧚🏻♀️
Kendimi gezegenin ofisinde bulduğumda burada Kral Arthur ile tek konuşacağımı düşünüyordum ama etrafımda tanıklarım hariç birde bir adam ve bir kadın vardı. Onlar ne alakaydı çözemiyordum ama Kral Arthur için önemli kişiler olsa gerek buraya girmesine izin vermişti.
"Anlat bakalım en son ne oldu?" Başımı önce bizimkilerde daha sonra Justin'de gezdirdim. En son Kral Arthur'a döndüm.
"Alec ve arkadaşları baloya gittikleri gece oldu her şey...." baştan sona her şeyi atlamadan anlatmıştım. Anlattığımda yüzlerinde şaşkınlık ve öfke hakimdi. En çokta Gecenin Efendisinin benim gözüme insan kılığında gözükmesi onları şaşırtmıştı. Boşlukta söylediği şeyleri söylediğimde bizimkilerde bir hareketlenme olmuş ve bunun öfkeden olduğunu anlamıştım. Ayrıca kolyemden de bir tane yoktu. O kolye şifacılar için yapılmış bir kolyeydi ve her şifacıya ait bir tane vardı. Diğer şifacılar toza dönüştüğü için o kolyeler de toz olup gitmişti. Bunu duyunca üzülmüştüm. Kendimi şimdi daha savunmasız hissediyordum.
"Seni sık sık ziyaret edecek ve inine çekmeye çalışacak." Alec'in söylediklerine diğerleri de hak verdi.
"Seni kendine aşık ederse her şeyi yapabilir. Aklına gelecek her türlü şeyi." aklıma gelecek her türlü şey kısmı tüylerimi diken diken yaptı. Bütün hayatıma girebilirdi. Benimle bir oyuncak gibi oynayabilirdi. Beni kullanıp, buraya kolayca girebilirdi.
"Ben bundan nasıl kurtulacağım?" merak ettiğim soru buydu. Bundan nasıl kurtulacağım?
"O kolyeyi geri almalıyız." Başımı Karan'a çevirdim. O kolyeyi almamız lazımdı ama bunu nasıl yapacağımızı bilmiyordum. Ya da hangi yolla yapılacağını.
Başımı önüme çevirdiğimde ne yapmam gerektiğini düşünüyordum. Gecenin Efendisi beni her gün ziyaret edip, inine çekecekti. Orada savunmasız kalacaktım. Güçlerimi kullanamıyordum. Kolyem ondaydı ve istediğimde de yardım çağıramıyordum.
"Aklına sahip çıkman lazım." odada olan ama tanımadığım adam konuşunca başımı ona çevirdim.
"Derek haklı. Zihnine girdiğini söyledin. Zihnine girmesine izin vermeyeceksin. Versen bile aklını kullanarak hareket edeceksin." haklılardı. Zihnime girebilirdi buna engel olamazdım ama akıllı olursam bugün olduğu gibi ondan kaçabilirdim.
"Artık Justin'in ve ailenin gerçek kimliğini bildiğine göre artık onlar seni koruyacak." artık onlar koruyacak ne demekti? Korkuyla başımı Kral Arthur'a çevirdim. Net gözleriyle bana bakıyordu. Başımı diğerlerine çevirdiğimde sessizce beni izliyorlardı.
"Alec ve arkadaşlarını göremeyecek miyim?" sesim titremişti. Onları bir daha görmeyecek miydim?
"Aileni öğrendiğin için onlar buradaki görevlerine geri dönecekler." Başımı olumsuz anlamda salladım. Daha hiçbir şey bilmiyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Üstelik daha yeni alışmışken birden ayrılmak canımı acıtıyordu.
"Ben daha güçlerimi öğrenemedim. Zihnime girince her şeyi yaparım ama savaşçılar ya da Gecenin Efendisi normal bir şekilde çıkınca ne yapacağımı bilmiyorum." Aslında biliyordum. Onunla savaşmış ve bu savaşta bir şekilde ayakta durmuştum. Bunu onlara söylemeyecektim. Onları kaybetmek istemiyordum.
O sırada zihin okuyan Rick'i hatırlayınca başımı ona çevirdim. Zihnimi okumuş muydu? Onun gözlerine baktığımda tepkisiz duruyordu. Sanırım hepsi Kralın yanında tepkisini koruyorlardı.
"Arthur, benim karışmam doğru olmaz ama bence bu karar için çok erken. Samantha, henüz güçlerini daha keşfedemedi. Justin dahil diğerlerinin ona bu konuda yardımcı olmaları en doğrusu." tanımadığım bu adamın bir Kralla bu şekilde konuşması garip gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN EFENDİSİ
Science Fiction"Umutsuzluk nedir?" "Umutsuzluk bir şeye olan inancının kaybolmasıdır." "Peki sen kaybolacak mısın?" "Bana olan inancını kaybedersen, kaybolacağım." Elimi bembeyaz olmuş yüzüne götürdüm ve derin bir nefes aldım. Arkamdaki kaosu tamamen unutmuş, şimd...