Yakından gelen o iğrenç tanıdık sesle gözlerimi zorla açtım ve elimi kenarda gezdirdim. Sonunda saati bulduğumda üstüne hızla bastım ve o lanet sesin kesilmesini sağladım. Ellerimle yüzümü iyice ovalayıp, gözlerimi açtım. Odamdaydım ve iğrenç alarmla kalkmıştım.
"Sam kalk artık!" annemin bağıran sesini duyduğumda bir süre tavana baktım ve bir şeyleri sindirmeye çalıştım. Alarmla uyanmıştım ve her sabah gördüğüm tavanı görmüştüm. Annemin sesi de eklenince iğrenç bir rüyadan sonunda uyandığımı anlamıştım. Rüyaydı ve ben bu rüyadan uyanmıştım.
"Uyandım anne!" hızla ayağa kalkıp aynanın karşısına geçtim. Saçlarım baya dağılmıştı. Ellerimle düzenleyip banyoya girdim ve ihtiyaçlarımı tamamlayıp odama tekrar girdim. Hızla üzerime okul formalarımı giyip, eşyalarımı alarak odadan çıktım.
"Günaydın benim güzel ailem." her zamanki olan şeyler oluyordu. Babamın yanağını öpüyordum, annemin yanağını öpüyordum. Tek farklı olan abim ile uğraşmak yerine onunda yanağını öpmemdi.
"Bu kız benim yanağımı mı öptü?" annem ve babam şaşkınlıkla bana bakarken, abimin yanına oturdum ve onların şaşkın bakışları altında kahvaltımı yaptım. Birbirlerine bakıp bana bir şey olduğunu konuşuyorlardı ama onları dinlemeden kahvaltımı yaptım. Enerjim yüksekti.
Yaptığım güzel kahvaltıdan sonra onlara öpücüklerimi yollayıp dışarı çıktım. Gökyüzüne baktığımda güzel bir hava vardı. Bir an duraksadım. Bugün enerjiktim ve havada enerjikti. Sinirlenip havanın değişmesini bekledim ama değişmedi.
"Altına yapacaksan burası doğru yer değil." arkamdan abimin sesini duyunca gülerek ona döndüm. Bugün moralimi o bile bozamazdı. Servisin korna sesini duyunca arkamı döndüm.
"Bugün moralimi sen bile bozamazsın." hızla yanından ayrılıp, servise bindim. Servistekilere selam verdiğimde şaşırmışlardı. Bugün gerçekten kendimi mükemmel hissediyordum. Diğer insanlar gibiydim ve bunun ne kadar güzel olduğunu, o rüyadan sonra anlamıştım. İnsan sıradan bir insan olduğu için bu kadar mutlu olur muydu? Ben oluyordum. İyi ki sıradanım.
Servis okulun önünde durduğunda herkesle birlikte bende indim. Benim güzel arkadaşım beni bahçede bekliyordu. Koşarak yanına gittim ve sımsıkı sarıldım. Bu halime şaşırırken bir şey diyemiyordu. Benim mutlu halim onun içinde mutluluktu.
"Sana bu kadar iyi geleceğimi bilmezdim."
"Sen bana hep iyi geliyorsun."
"Pozitif enerjini bana da ver."
"Bu ikimize de yeter."
Onunla gülüşerek okula girdik. Okuldaki herkese selam verdim. Herkes şaşkındı ve tabi şaşkın olan en önemli kişi yanımdaydı. Değiştiğimin farkındaydı ama öyle bir rüyayı kendisi görse o da değişirdi.
Beraber sınıfa girdiğimizde bütün moralim alt üst oldu. Gözlerimi arkadaki beşlide gezdirdim. Hayır lütfen tesadüf olsun. Rüyadan yeni çıktım bir daha o rüyaya girmek istemiyordum. Onlara bakarak sırama geçtim. Sadece tesadüftü. Onlar okula yeni geldiği için onları rüyamda görmüştüm ve şimdi rüyadan çıktım. Onlarda bizim gibi normal insandı. Arkamdaki sarışını yok saymaya çalıştım.
"Günaydın Samantha." kulağımda çınlayan o ses ile gözlerimi kapattım. Başımı arkaya çevirip ona baktım. Etrafına baktıktan sonra bana döndü ve gözlerini bir an kırmızı yaptı ardından gülümseyerek normal hale döndü. Tamam bu kesinlikle bir kabus değildi!
"Arkadaşına söyler misin hemen şu an zamanı durdursun." başını olumlu anlamda salladı ve arkadaki arkadaşına döndü. O da başını olumlu anlamda sallayıp bir şeyler yaptı. Birden bütün sınıf durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN EFENDİSİ
Science Fiction"Umutsuzluk nedir?" "Umutsuzluk bir şeye olan inancının kaybolmasıdır." "Peki sen kaybolacak mısın?" "Bana olan inancını kaybedersen, kaybolacağım." Elimi bembeyaz olmuş yüzüne götürdüm ve derin bir nefes aldım. Arkamdaki kaosu tamamen unutmuş, şimd...