Üzerime giydiğim elbise ihtişamlı bir şekilde beni tamamlıyordu. Buraya ait olduğumu yavaş yavaş kavrarken, insanlar ile iletişimimi de güçlendiriyordum. Bana yabancı gelen ailem ile daha çok vakit geçiriyor ve onları benimsiyordum. Onlar için tek yaşam kaynağı bendim. Hep geldiğim gezegeni merak etmiştim ve iki ay önce buraya adım attığımda adeta büyülenmiştim. Müstakil evler yerine her yerde şatolar vardı. Buzdan yapılma bir ada gibiydi. Büyük buzdan adanın içinde kalan bu şatolar normal insanları değil, büyü güçleri olan insanları barındırıyordu. İlk başta yadırgamıştım. Büyüdüğüm yerde uçan insanlar veya büyü güçlerini kullanan insanlar görmüyordum. İlk adım attığımda insanlar kanatları ile etrafıma toplanmış ve hep bir ağızdan Prenses Samantha Hoş geldin demişlerdi. Bu beni şaşırtsa da bir süre sonra bu duruma alışmıştım. Ben Prenses olarak doğmuş ama normal insan olarak büyütülmüş bir kızdım. Zerius gezegeninin tek şifacısı olan bir prensestim.
"Ne düşünüyorsun?" Başımı kapıya çevirip, anneme baktım. Üzerine giydiği beyaz elbisesi onu adeta bir melek gibi gösteriyordu. Anneme benzediğim gerçeğini bir kez daha görüyordum. Onun kızıl saçları benim kızıl saçlarım ile çok uyumluydu. Beyaz teni bütün kadınları kıskandıracak türdendi. Buraya geldiğim gün onları hemen kabullenememiş ve biraz zorlanmıştım. Şimdi anne kız ilişkimiz olmasa da az çok muhabbetimiz vardı.
"Buraya ilk geldiğim günü düşünüyorum." buraya gelince az çok büyü gücümü kullanıyordum ama şimdi güçlerimi geliştirmiş ve daha iyi kullanabiliyordum. Girdiğim onca teste başarılı olmuştum. Rick gibi bir sürü şekil değiştirme gücüne sahip kişiler vardı. Onların sayesinde çeşitli testlerde başarılı olmuştum. Bazen yaralanmıştım ama çoğu zaman dik bir şekilde tamamlamıştım.
Rick'in uyanmasının üzerinden çok bir zaman geçmemişti ama ona rağmen çabuk aramıza dönmüştü. O güçlüydü. Ona bu konuda hep güvenmiştim ve özenmiştim. Bir yandan da Zach ile yaptığım anlaşma vardı. Gezegenime karışmamış bizi bir ay boyunca rahat bırakmıştı. Kendi güçlerim ile Rick'i rahatça kurtarmıştım.
"Seni yaralıyken buraya getirdiklerinde uyanmıyordun. Orada hasret gideremedim ama sen buraya sağ salim geldiğinde içimdeki heyecanı anlatamam. Ne kadar bize uzak olsan da anne yüreği işte hep senin peşindeydim." O günü hatırlıyordum. Ben yaralıyken anılarımın içine girmiş ve bana yardım etmişti. Kendini tehlikeye atarak beni kurtarmıştı. O kadar gerçekçiydi ki... Ona dokunamadan onu hissetmiştim. Onun vücuduma değen ellerini hissetmiştim.
"Dünya'daki ailemin bende yeri farklı ama sen benim gerçek annemsin. Ne kadar zor alışsam da bu gerçeği köşeye atamam. Sırf benim iyiliğim için benden canın yana yana ayrılman gerçeğini kenara atamam." Kapının önünden ayrılıp bana doğru geldi ve omuzlarımı tutup, beni aynaya doğru döndürdü. Aynadaki yansımamıza baktım. İki benzer yüz görmek güzeldi.
"Sen benim hâlâ minik prenses kızımsın." Elinde tuttuğu üstünde küçük kelebekler olan ince tacı başıma taktı. Saçlarımın önüne doğru uzanan taç uyumlu bir şekilde duruyordu. Annem açıkta kalan omzuma dudaklarını bastırıp bir öpücük bıraktı. "Ne olursa olsun sen benim için hep özel kalacaksın." Suratımda ufak bir tebessüm oluştu. Onun varlığı belki de evrendeki en güzel şeydi.
"Ben iyi ki Kraliçe Cora'nın kızı olarak dünyaya gelmişim." Sonra durup, kurduğum cümleye baktım ve hafif bir kıkırtı döküldü dudaklarımdan. "İyi ki senin kızın olarak Zerius'da doğmuşum." Büyü güçlerimi bir yana bırakıp tamamen buna odaklanmıştım. Bu kadar harika bir kadının kızı olmak belki de en güzel şeydi.
"Seni seviyorum kızım."
"Seni seviyorum anne."
Bana sarıldığında bende ona sımsıkı sarıldım. Teninden burnuma dolan kokusu beni mest etmişti. Anne kokusu farklı derlerdi. Bu doğruydu. Dünyada olan annemin kokusunu hep aynı algılardım ama öz annemin kokusu beni ayrı mest ediyordu. Eşi benzeri olmayan bir kokuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN EFENDİSİ
Science Fiction"Umutsuzluk nedir?" "Umutsuzluk bir şeye olan inancının kaybolmasıdır." "Peki sen kaybolacak mısın?" "Bana olan inancını kaybedersen, kaybolacağım." Elimi bembeyaz olmuş yüzüne götürdüm ve derin bir nefes aldım. Arkamdaki kaosu tamamen unutmuş, şimd...