Zaman durmuş ve o an yaşananlar hızlı bir şerit gibi önümden geçmişti.
Bedenim uzun bir şekilde odaya ilerliyor, yatağa yatıyor, bir süre sonra odaya Karan giriyor, beni tekrar kendime getiriyor, elimi tutuyor, odadan çıkarıyor.
Durdum, durmak zorunda kaldım.
"Ya gözlerimi aç!" Karan'ın ellerine acıtmayacak şekilde tırnaklarımı geçirdim. "Karan!" Ses vermeden bir süre durdu. Bir hareketlilik olduğunu hissedebiliyordum ama ne olduğunu bilmiyordum.
"Ben neden gözlerini kapatıyorum?" Karan'ın sorduğu soruyla ve açılan gözlerimle önce boş koridora sonra ona baktım.
"Dylan ve Rick nerede?" az önce gördüklerim bir hayalden ibaret değildi, bunu biliyordum.
"Büyük ihtimal bıraktığımız yerde; salondalardır." ona başımı olumsuz anlamda salladım ve hızla merdivenlere ilerledim.
Salona girdiğimde dediği gibi herkes aynı yerine oturuyordu. Rick ve Dylan yerinden hiç kalkmamıştı. Başımı çevirip, merdivenlere baktım. Sanırım deliriyordum.
"Sam?" Alec, yüzümün halini görmüş olacak ki, oturduğu yerden bana seslendi. Bakışlarımı ona çevirdim ardından tekrar Rick ve Dylan'a baktım. "Gelsene." adımlarımı koltuğa attım ve Rick'in yanına oturdum. Ona dikkatli bir şekilde bakınca, bakışlarını kaçırdı.
"Sam, iyi misin?" Karl konuşunca ona bakmadan başımı olumlu anlamda salladım. Gözlerim Ricky ve Dylan'ın üzerinden hiç ayrılmıyordu.
Rick'in yüzünün her yerini inceledim. Tedirgin gözler, gerilmiş yüz, şişmiş dudaklar... Şişmiş dudaklar! Gözlerimi kocaman açtım ve aynı şekilde Dylan'a da baktım. Onda da aynı şeyleri görünce deli olmadığımı anladım. Orada gördüklerim doğruydu.
"Oha!" Tepkim ile Dylan gözlerini kapattı. Gördüklerim gerçekti ve bu tuhaf bir şekilde hoşuma gitmişti. "Siz sevgilisiniz!" Ellerimi birden birbirine vurmaya başladım. Bu salonda oturanların şaşkın bakışlarına neden olmuştu.
"Sam bu evdeyken size dikkatli olun demedim mi?" Karan, yanıma gelip oturdu ve onlara kızgın gözlerle baktı.
"Karan neden kızıyorsun?" bu tepkisi sinirlenmeme neden oldu. "Bu gayet normal bir şey ve onlar çok güzeller." sonra hızla Rick'in elini tuttum ve onunla birlikte ayağa kalktım. Dylan'ın yanına oturduğumda Rick'i yanıma oturtturdum. "Hep erkeklerle ilgili konuşacağım bir gay kankam olsun istemiştim. Bir tane değil, iki tane oldu." hepsi şaşkınlıkla bana bakarken, ben otuz iki diş gülüyordum.
"Sen bizi dışlarsın diye düşündük." Gözlerimi kocaman açtım. Onlar yönelimleri yüzünden suçlama mı yaşıyorlardı?
"İnsanların yönelimleri beni ilgilendirmez. Ben erkeklerden hoşlanırım ve sizde öyle." Kahkaha attığım da bana tuhaf tuhaf baktılar. Tepkim onları şaşırtmış olmalı. "Ama bir yandan üzüldüm." düşüncelerim aklıma gelince üzülmemek elde değildi. "Ben Dylan ve İzabella'yı sevgili yapma hayaliyle ilerlemiştim." Rick'in gözleri kocaman açıldı ve anında beni ortadan çekip, Dylan'a yapıştı. Bildiğin koala gibi yapıştı.
"O benim!" Bu tepkisine bende dâhil herkes gülmüştü.
"Sakin ol, bu düşüncem sadece sizi bilmeden önce geçerliydi." Rick gözlerini kıstı ve beni kolumdan itti. Nasıl bir güç varsa bildiğin beni yere yapıştırdı.
"Rick!" Ben yerden kalkarken, Alec kızgın sesiyle ona bağırdı. Bu bir uyarıydı.
"Ama Alec sevgilimi almaya çalışıyor." masum çocuklar gibi çıkardığı sese şaşırdım. Az önce aslan gibiydi şimdi durum bu şekildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN EFENDİSİ
Science Fiction"Umutsuzluk nedir?" "Umutsuzluk bir şeye olan inancının kaybolmasıdır." "Peki sen kaybolacak mısın?" "Bana olan inancını kaybedersen, kaybolacağım." Elimi bembeyaz olmuş yüzüne götürdüm ve derin bir nefes aldım. Arkamdaki kaosu tamamen unutmuş, şimd...