Hyunjin'in Ağzından...
Masanın başına, abanoz ahşabından özel olarak yapılmış, babamın yirmi yılı aşkın süredir kullandığı sandalyeye oturdum. Elime, babamın adının yazılı olduğu mürekkep kalemi aldım ve önümde oturan altı adamın da imzaladığı kağıda kalemi değdirdim, imzamı attım.
Hwang Mafya Örgütü'nün yeni elebaşı olmayı onaylıyorum.
Hayatım değişiyordu. Beni sadece bir kukla gibi kullanan, hiçbir zaman sevgi göstermeyen babamın yerine geçmiştim. Annemin ölümünden sürekli beni sorumlu tutan, dayaklarıyla büyüten, kendisinin bir kopyası haline getiren o adamın işinin devamını getirecektim ve aklımda sadece bir tek şey vardı: Babamı gururlandıracaktım çünkü görevimin bu olduğunu bilerek büyütüldüm.
"Bay Hwang-" Duyduğum hitap şekli benlik değildi. Kağıttan başımı kaldırıp konuşan kişiye döndüm ve kaşlarım hafif çatık cevap verdim. "Hyunjin, Bay Hyunjin, Patron, Efendi... İnanın bunların hepsi kullanabileceğiniz tek hitap şekilleri. Bay Hwang'ı duymak istemiyorum." Bir süre durdum ve kapının açılıp ablamın görünmesiyle kısık sesle devam ettim. "Midemi bulandırıyor."
"Hyunjin, müsait miydin?" Ablamın tiz sesi odada yankılandığında yavaşça sandalyeden kalktım. Başımı salladım ve saati göstererek "On dakika." dedim. Bunu babam da yapardı. Bunun anlamı 'sadece on dakikam var çabuk konuş' değildi, 'en az on dakika sonra geri döneceğim, eğer bir kişi bile eksik olur ise masada soyunu kuruturum' demekti.
"Babanın cenazesi için halamlar gelmiş, salona alalım mı yoksa geri döndürelim toplantın bitince gelsinler mi istersin?"
"Bilmiyorum," Ellerimi saçlarıma geçirip köklerinden çekiştirdim. Ablamın elini omzumda hissettiğimde konuşacağını anladım ama aklımda durmadan dönen o soruyu sordum bir anda. "Neden sen değil de ben? Neden seni kabul etmediler? Ben... babamı gururlandırmak için seni koruyabilirdim! Bu onun için büyük bir şey olurdu! Ne de olsa... seni gerçekten seviyordu. Bana binlerce koruma verip de seni bana bağlamamalıydı!"
"Hyunjin, patron oldun çünkü ben istedim." Ablamın net ve ciddi çıkan sesiyle gözlerine baktım. Kızarmaya başlamış gözleri ve titreyen elleri 'ben bir şey saklıyorum' diyordu.
Elini omzumdan çektim ve duruşumu dikleştirdim. Ellerim ceplerimin içini bulurken saçlarımı geriye atıp yüzümü hafiften buruşturdum. "Ne saklıyorsun benden?"
Sustu, ne konuştu ne hareket etti. Sanki buz tuttu o an için ablamı. Gözlerini hafiften kırpıştırıp üzerindeki elbiseyi düzeltti oyalanmak için ve yüzünü hem sağımızda kalan hem de solumuzda kalan koridorlarda gezdirip geçen giden hizmetkarlara baktı. Ablamın dikkatini çekebilmek için boğazımı temizledim ve bana bakıp yutkunmasıyla gülümsedim. "Hadi," dedim. "Sakladığın şeyi söyle de kurtul, sıkılıyorum."
"Ben, babası tarafından tecavüze uğramış bir çocuğa karşı savaşamam Hyunjin ama sen savaşabilirsin çünkü onun nasıl hissettirdiğini bilmiyorsun." Ablamın konuşurken ağlamaya başlaması ve cümlesini bitirdiği gibi hızlı adımlarla uzaklaşması kafama başka soru işaretleri düşürmüştü.
19 Yıl Önce...
"Abla!" Gece belki de saat en fazla 3, ablam yanımdaki yatakta değil, bina sessiz. Gördüğüm kabusun etkisinden çıkamıyordum, uyuşmuş kolum korkumu arttırıyordu ve ablam yoktu. Bana korkmamayı öğreteceğini söyleyen, hayatımdaki güvendiğim tek kız şimdi yanımda değildi. "Korkuyorum!"
Kapı açıldı. Ablam titreyen bacaklarıyla içeri girip kapıyı yavaşça kapattı sanki ses çıkartmaması söylenmiş gibi. Yatmadan önce tarayıp dümdüz yaptığı saçları şimdi dağınıktı pijaması gibi. "Hyunjin, geldim ablacığım." Ablam eline aldığı okuma kitabıyla yanıma yaklaştığında bir gariplik hissediyordum, rahatsız edici bir gariplik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love of the Mafia
Fanfictionİki ayrı mafya elebaşı: Hwang ve Lee. Birbirlerine küçüklükten beri düşman olarak büyüyen iki adamın savaşının ölümle sonuçlanmasının sonucu oğullarının onların yerine geçmesiyle başlayan yeni bir savaş. Travmalarla büyüyen, babalarının intikamını a...