Düşmanıma Sarılarak Ağladım

332 72 32
                                    


Felix'in Ağzından...

     Bağırışlarım depoda yankılanırken gözlerimin önünde yanan annemi izlemekle yetiniyordum kollarımdan tutan korumalar yüzünden. Tırnaklarımı beni tutan ellerin bileklerine geçirirken Chris'in de şoke içinde öylece baktığını gördüm. Dizlerim yere sertçe çarptığında acı dolu çığlıklarım arttı. Ellerimi yumruk yapıp sertçe yere vurdum bedenime acı çektirdiğimde içimdeki acının azalacağını düşünerek.

     "Anne!" Dudaklarım arasından çıkan tek kelime buydu: Anne...

     Silah sesi duyduğumda arkamdan gelen sese döndüm ve Hwang'ın başına diktiğim korumanın elindeki silahı bir yere doğru tuttuğunu gördüm. Başımı çevirip baktığımda Chris'in kolundan akan kanı, omzunu sıkıca tutuşu ve bir başka korumanın elindeki bezle ona yaklaştığını gördüm.

     Devam et, dedi kafamda annemin sesi. Seni yıkmalarına izin verme. "Chris, dikkat-" diye bağırırken ağzıma kapatılan bez ve garip kokuyla vücudumdaki kaslarımı hissedemedim. Birkaç saniye sonrasında bilincimi kaybetmeye başladığımı anladığımda tekrardan yanan araca baktım ve araç son kez patladığında geriye doğru düştü bedenim...

     Gözlerim ağır ağır açılırken kapkaranlık olan bir yerde uyandım. Depoda olmadığımı hemen anlamıştım çünkü içerisinde olduğum yer soğuk değildi, rüzgarı hissedemiyordum ve sanki bir oda gibi normal sıcaklıktaydı. Başımı sağa sola çevirip ufak bir aydınlık aradım ama yoktu, sadece kırmızı yanıp sönen bir ışık vardı biraz ötede ve bu ışığın bir kameraya ait olduğunu anlamak zor değildi.

     Ellerimi hareket ettirmeye çalıştığımda iki yanımdan gelen metal seslerle biraz daha hareketlendim ama ellerim her nereye bağlı ise gayet sıkı bağlanmıştı. Aynı şekilde ayaklarımı kendime çekmeye çalıştığımda da aynı hissiyat ayak bileklerimde vardı. Üzerimde depoda giydiklerim yoktu. Saten kumaş olduğunu anladığım ve ince askıları omuzlarımda sürtünen dar elbiseyle gerçek yüzüme vurdu: Ben bunu senenin ilk gününde yaşamıştım...

2023'ün İlk Günü...

     Babam karşımda oturuyor ve uzattığı kutuyu açmamı bekliyordu. Kare şeklinde ve üzerinde kurdele olan kutunun içinde ne olduğunu az çok tahmin edebiliyordum, her sene olduğu gibi bu sene de elbise almıştı. Ben kutuya açacağım sırada yanıma fırlattığı kelepçelere yan gözle baktım ve onları görmezden gelerek kutuyu açtım. Siyah dantelli elbisenin üst kısmı görünürken yutkundum, bu gece ağır geçecek gibiydi.

    Gülümseyerek babama döndüm. "Teşekkür ederim babacığım." dedim gerçekten mutlu olduğumu belli eden yalan bir sesle konuştum. Babam cebinden bir şişe çıkartıp önüme koyduğunda derin bir nefes aldım. En azından bana bu iyiliği yapıyor olması bile ona olan mide bulantımı azaltıyordu.

    "Giyin, kelepçelerini al ve ilacını da alıp odaya gel." Başımı salladım ve babam odamdan çıktığı gibi gecenin hemen bitmesini dileyerek üstümü değiştirdim. Elbise ince bedenimi sımsıkı sardı ve aynadan kendime baktığımda gördüğümle yutkundum tekrardan fakat bu sefer yutkunmam boğazımdan geçmedi. Her zaman böyle giyinmeyi seven biri olmuştum ancak bunları babama sunuyor olmak... iğrenç hissettiriyordu.

     Ellerimi ince belimde gezdirdim ve bunları bir başkasıyla gerçekten aşık olduğumda yaptığımı hayal ettim. Belki de hayatımı değiştirecek o eller bedenimde gezinirken ve ben o ellerinin arasında zevkle kıvranıyor olacaktım ama şimdi babama gidiyordum.

Love of the MafiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin