Hyunjin'in Ağzından...
Changbin elindeki raporu kontrol ederken eskiden babamın sağ kolu olan ama şimdi bana hizmet eden Jeongin bana olan biteni anlatıyordu. Şu anda büyükbabamdan babama ve babamdan bana kalan uyuşturucu fabrikasındaydım. Aklım hiçbir şey almıyordu... Madem biz kendi uyuşturucumuzu üretiyorduk, o zaman neden başkalarından alıp biz üretmişiz gibi göstererek satıyorduk?
"Buradakiler ise size çalışanlardan gelen uyuşturucular Efendi. Başka bilmek istediğiniz bir şey var mı?"
"Evet, var." Uyuşturucu paketlerinin yanına doğru ilerledim ve paketlerden bir tanesini elime alıp Jeongin'e uzattım. "Dene."
"N- ne?" Jeongin şaşkın şaşkın bana bakarken Changbin kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Elindeki raporu kapağı kapalı olan kutunun üzerine bırakıp ellerini ceplerine koydu ve üç adımda hemen yanıma vardı. "Ne yapıyorsun? Bunların içindeki maddelerin ne kadar tehlikeli olduklarını biliyorsun."
"Evet biliyorum ancak şunu bilmeniz lazım... Farklı kişilerden farklı maddeler geliyor ve bunların hepsinin yan etkileri farklı. Hiç mi demiyorlar 'bu baş dönmesi yaparken bir önceki neden felç bıraktı' diye?"
"Ama hep aynı kişiden satın alamayız Efendi. Ayrıca biz yan etkileri bildiğimizden X maddesini aynı kişiye satıyoruz." Jeongin'in kırdığı potla kocaman bir kahkaha attım. İşte o merak ettiğim cevaba yaklaşıyordum.
"Burada hiçbir hayvanın üzerinde test yapmadığınızı söyledin Jeongin ve şimdi de neyin ne yan etki yaptığını biliyoruz diyorsun... Deneyler kimin üzerinde yapılıyor o zaman?"
"Harbi amına koyayım..." Changbin de Jeongin'e döndü ve tepkilerinden gerçekten bilmediğini anladım. Jeongin cevap veremezken duyduğum yüksek sesle uyuşturucuların yanından ayrıldım ve sesin geldiği yere doğru yöneldim. Garaj kapısının açıldığını gördüğümde yüksek sesle bağırdım.
"Ne geldi?"
"Geçenlerde şekil vermek için kullanılan makine bozulmuştu Efendi! Sayın babanız yenisini istetmişti de o geldi!" Hızlı adımlarla garaja yaklaştım. Siyah bir kamyon geri geri gelirken Changbin'e döndüm. "Senden aldığını söyle lütfen, bu pahalı bir makine." Changbin başını iki yana salladığında sesli bir şekilde nefes verdim ve Joengin'e döndüm.
"Bunun parası ödendi mi?" Jeongin cebinden çıkarttığı deftere baktı ve bana döndü çatık kaşlarıyla. Başını iki yana salladıktan sonra parmaklarını ağzına götürüp kemirmeye başladı. "Ne oldu?"
"Efendi, sayın babanız böyle bir siparişte bulunmamış."
"Ne?" Sorumu sormamla birlikte hemen kolumu sıyırıp arkamda kalan sıvı makinesine çarpıp delen ve sıvı maddenin yere akmasına sebep olan kurşunla kendimi yere attım. İçinde para bulunan konteynırın arkasına saklanıp cebimden silahımı çıkarttım.
"Bu kim şimdi?!" Changbin elindeki silahı sıkıca tutmuş tırın lastiklerine sıkmaya çalışırken bağırdı.
"Ne bileyim amına koyayım! Daha dur yeni oturdum koltuğa!" Başımı hafiften kaldırıp bu tarafa doğru koşan siyah giyinimli adamın ayağına sıktım. "Babamın düşmanı mı vardı?" Yakından ama silah seslerinden kestiremediğim bir yerden Jeongin'in sesini duyum.
"Yok muydu?!"
Telefonumu çıkartıp ablamın numarasına tıkladım ve telefonu kulağıma koydum. Ablamın sesi kulağıma ulaştığında ona izin vermeden bağırarak konuşmaya başladım. "Şirketteyim, madde üretimi katında! Saldırıya uğradık, kim yaptı bilmiyorum! Buraya hemen destek göndert abla! Minho'lara ulaş bir şey yap!" Kafamın tepesinden bir kurşun geçtiğinde korkuyla telefonu kapattım ve konteynırda açılan deliğe baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love of the Mafia
Fanficİki ayrı mafya elebaşı: Hwang ve Lee. Birbirlerine küçüklükten beri düşman olarak büyüyen iki adamın savaşının ölümle sonuçlanmasının sonucu oğullarının onların yerine geçmesiyle başlayan yeni bir savaş. Travmalarla büyüyen, babalarının intikamını a...