Jeongin'in Ağzından...
Bay Hyunjin'in kanlı kıyafetleri dikkatimi çekse de hiç salona bakmadan merdivenleri çıkmasıyla sustum. İsminin Soonhe olduğunu öğrendiğim kız içeri elinde duman tüten bir bardakla girdiğinde sırtımı dikleştirdim ve teşekkür ederek bardağı elime aldım. Artık yürüyebiliyordum ancak kaslarım zayıfladığından biraz yardım almam gerekiyordu.
"Parça üstünde çalıştın mı bugün?" diye sordum ilk konuşmamız piyano üzerinden olduğundan beri tek konuştuğumuz piyanı ve müzik olmuştu. Soonhe başını salladığında gülümsedim ve yanıma yere oturmasıyla ona döndüm. "Bay Hyunjin nereden geldi böyle?"
"Ah, döndü mü?" Başını bana çevirdiğinde başımı salladım. "Görmedim içeri girdiğini. Nasıl geldi ki? İki gündür eve gelmiyordu ve unutamıyorum çıkarken çok sinirliydi..."
"Her yeri kan içerisindeydi." dediğimde gözleri kocaman oldu. Başka bir koruma içeriye girdiğinde hemen ona seslendim. "Siz nereden geliyorsunuz?" Koruma daha cevap vermeden Bay Hyunjin'in eski psikiyatristiyle bir doktor merdivenleri çıkmaya başladığında yutkundum. Öfke kontrol bozukluğunu tetikleyecek ne olmuş olabilirdi? Uzun zamandır ataklar geçirmiyordu.
"Han Jisung, Bay Lee Felix'e ihanet etti. Felix Lee ciğerinden vuruldu ve biz de o an oradan geçerken gördük. Bay Hyunjin işte o an sıyırdı." diye mırıldandı. "Ne oldu anlamadım ancak araçtan inip o dalların üstünden atlayıp Bay Felix'i kucağına alması, arabaya geri dönmesi... O günü tekrar yaşadı sanki..." O gün... Ablasını küvette kanlar içinde bulduğu o gün...
"Ne zamandır böyle bir şey yaşamamıştı ancak Bay Hyunjin, Bay Felix'i mi kurtardı?" Koruma başını salladığında gözlerim daldı ancak tekrar konuşmasıyla yine korumaya döndüm.
"Ameliyatın ikinci gününde Bay Minho'nun evine gitti. Tüm camları kırdı, adamı da bir dövdü... Sayamadım ama saniyede üç yumruk atmıştır. Sonrasında da dayanamayıp silahla vurmaya başladı, zor tuttum. En son böyle olduğunda, uyuşturucuya başlamıştı."
"Uyuşturucu mu?" Soonhe'ye başımı salladım. Koruma çıktığında Soonhe ayaklandı ve bir anda sinirle çıkıştı. "Uyuşturucu mu kullanıyorsunuz?! Sen de mi IN?" IN? Bu hitap şekli çok tanıdık geliyordu.
"Kiminle konuştuğunu sanıyorsun?" diye sorduğumda gözlerinden akan yaşları gördüm. "Soonhessi?"
"Uyuşturucu işini bilsem kabul etmezdim. Kullandığını bilsem etmezdim..." Telefonunu eline alıp bir fotoğraf gösterdiğinde başım ağrımaya başladı. "Bak şu fotoğrafa, şu çocuğun gözlerine bak." dedi mırıldanarak konuşurken. Gösterdiği çocuğa bakarken başım daha çok ağrıdı. "Yang Jeongin," dediğinde soyadımı bilmesiyle kaşlarımı çattım. Elini açıp çizgilerde parmaklarımı gezdirdiğinde yaptığı şeyi anlamlandırmaya çalışıyordum.
"Depoya in. Kapıyı kapat ve sakın sesini çıkartma... Bana kurduğun son cümle, sesini duyduğum son gün."
Depoya in. Kapıyı kapat ve sakın sesini çıkartma.
Soonhe... O... yaşıyor mu?
Şu anda Bay Felix ile çalışıyor.
Aileni Bay Hwang öldürdü. Seni ve kız kardeşini denek olarak kullanacaktı ancak kız kardeşini bulamadılar. Sen de koruması olarak büyütüldün. Geçmişin unutturuldu Yang Jeongin.
Kim olduğunu hatırlıyor musun?
Ben... ben geyim."Ya hayır!" bir anda aklıma düşen görüntüyle bağırdığımda Soonhe korkarak geri adımladı. "İlk gördüğümde etkilenmiştim de öpmemişimdir hayır ya!" Ardından Soonhe'ye döndüm ve kırmızı gözleriyle bana baktığında yutkundum. Aklıma gelenle tişörtümü kaldırıp nasıl olduğunu bilmediğim ve hiçbir zaman geçmeyen o izi açtım. "Bunu sen mi yaptın?" diye sorduğumda ağlamasına rağmen güldüğünde sol gözümden bir damla yaş aktı. "Kerata..." Kollarını boynuma dolamasıyla sıkıca sarıldım ona.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love of the Mafia
Fanficİki ayrı mafya elebaşı: Hwang ve Lee. Birbirlerine küçüklükten beri düşman olarak büyüyen iki adamın savaşının ölümle sonuçlanmasının sonucu oğullarının onların yerine geçmesiyle başlayan yeni bir savaş. Travmalarla büyüyen, babalarının intikamını a...