Burası Çok Sıcak

305 50 35
                                    

Uyandığımda arabada değil büyüklüğünden anladığım kadarıyla bir yataktaydım ve sahil kenarı evde olan soğukluk burada yoktu. Neredeydim?

Kalkıp etrafıma bakındım. Aynadan kendimle karşılaştığımda korkunç görüntüme dil çıkartıp yataktan indim ve kısa koridoru geçerek balkonda oturan Hyunjin'i gördüm. Yine denizi gören ancak ağaçların arasında bir evdeydik, Jeongin'in ayarladığı evde olmalıydık.

"Hyunjin, neredeyiz?" Balkon kapısına yaslandığımda Hyunjin sandalyeden kalkıp sigarasını söndürdü.

     "Günaydın. Dağın arka eteklerinde bir yer ayarlattım, o mahalleden uzak. Burada çok insan yok o yüzden mutlu olursun en azından huzur bulursun diye düşündüm. Ah, gel." Bileğimden tutup sürüklemeye başladı ve beni odaya geri götürdü. Perdeleri araladığında gördüğüm kapıyla kaşlarımı çattım ve Hyunjin kapıyı açtığında gördüğüm havuzla kocaman gülümsedim.

     "Ne olur duş olduğunu da söyle!" Kahkaha atıp başını salladığında ona sıkıca sarıldım. "Tanrım, insan gibi yaşayacağız sonunda!"

***

     Sıcacık suyla yıkanıp bornozumu üstüme geçirdim ve havluyla saçlarımı kurularken ayaklarıma tavşanlı terlikleri giydim. Kapıyı açtığımda evi saran balık kokusuyla şaşırsam da hemen mutfağa geçtim ve küçük ama şık mutfakta yemek yapan adamı izlemeye başladım.

     "Balık ha? Çıkıp kendim tuttum de de kendimi atayım aşağı."

     "Sen horlarken aldım." Alay eder sesiyle konuştuğunda hızlıca ona yaklaşıp bir tane ensesine patlattım. "Ben horlamam bir kere!" Evet, ben asla horlamazdım. Sırf bu yüzden Chris'i yanımda tutmuştum uyurken ve onun 'horlamıyorsun' demesine rağmen inanmayıp kendimi videoya almıştım.

     "Uyku ilacının etkisindeyken çok da güzel horluyorsun." Gözlerini tavaya çevirdiğinde ne zaman uyku ilacı aldığımın farkında bile değildim.

"Uyku ilacı mı?" Diye sordum ve sırtımı tezgaha yasladım. "Bana dokunmadın değil mi?" Evet, tepkim bu olmuştu.

"Hayır melek, dokunmadım." Tam elini kaldırıp yanağıma dokunacaktı ki kirli ellerini gördüğünde durdu ve gülümseyip dudaklarını yanağıma bastırdı. "Sayıklıyordun, en azından derin bir uykuya dal diye verdim. Ayrıca," deyip yemeği bıraktı ve dirseğiyle çekmeceyi açıp kaşlarıyla işaret edince çekmeceye yöneldim ve içindeki paketleri gördüm.

"Uyuşturucularınız, beyefendi. Kız kardeşiniz şirketin başına geçmiş. Chris istememiş." Kaşlarım havalandı. Kız kardeşim mi?

"En son annemin ölme sebebinin ben olduğumu söyleyip beni anne katili ilan etmiş ve sofradan kalkmıştı." Eline yeni aldığı bıçağı düşürdüğünde tüm konsantrasyonu bozuldu ve iki elini de tezgaha yaslayıp ocağa doğru eğildi. "Özür dilerim, Hyunjin gerçekten özür dilerim." Elimi omzuna koyduğumda geri çekilip elini 'yapma' dercesine kaldırdı.

"Boş ver, annem yaşıyor zaten. Sadece bir anda duyunca..." Ellerini hemen peçeteye silip ocağın altını kapattı ve ellerini belime sarıp çenesini başıma yasladı. "Önemseme benim için böyle şeyleri." Kurduğu son cümleyi zamanında Chris'e kurduğumu hatırladığımda içimde ortaya çıkan acı gözlerimi doldurmuştu.

     "Acı çekmekten çok yoruldum Hyunjin." Dudaklarımdan kaçan bir hıçkırıkla nefesimi tuttum. Hayır, drama bağlamamalıyım. Hayır, daha fazla ağlayamam!

     "Bana bak." Beni biraz kendisinden uzaklaştırdı ve elini çeneme dokundurdu. "Ağlama, sen ağladıkça canım yanıyor. Daha fazla acı çekmeyeceksin, izin vermeyeceğim. Sana zarar veren hiçbir şeye izin vermeyeceğim." Dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup gülümsedi. "Şimdi yemeği yapayım, sen arka bahçeye geç. Sonra da yüzeriz, hm?" Başımı sallayıp yanaklarıma akan yaşları sildim ve yanağıma bir öpücük kondurmasından sonra küçük adımlarla arka bahçeye çıktım.

Love of the MafiaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin