-hello.

226 40 2
                                    

grubun solistinin başından geçen acı bir olaydan etkilenerek yazılmış bir şarkıdan bahsetmek istiyorum.

amy lee'nin sara hastası kardeşi vardır. annesi onu banyoda yıkarken küvette birkaç dakikalığına yanlız başına bıraktığı sırada çocuk nefessiz kalıp hayatını kaybeder.

amy lee, kardeşinin cansız bedenini görmüş ve bu olay onda derin bir yara açmıştır. şarkının içinde annesine karşı ettiği isyan da vardır.

ve bu şarkı evanescence konserlerinin hiçbirinde söylenmemiştir.

defterimi kapatıp sırt çantama koydum ve fermuarı kapattım. çantayı da alıp telaşla kolileri sayan bedenin yanına doğru adımladım. sessizce yaklaşıp yanağına küçük bir öpücük kondurduğumda haylazca güldüm. irkilen beden bana döndü ve hemen elini belime atıp gülümsedi.

"hazır mısın?"

"hazırım."

belimdeki elini çekip bana uzattı. hemen uzattığı elini tuttum ve evden çıktık. ani bir düşünceyle birlikte yaşamaya karar vermiştik. hiç düşünmeden kabul etmiştim ve işte, buradaydık.

kolileri kamyoya taşıyan adamların işi bittiğinde arabaya binmiştik. önde biz, arkada kamyon yola koyulmuştuk çoktan.

yarım saatlik bir araba yolculuğundan sonra villaya gelmiştik. heyecanla arabadan indim ve eve girdim. yatak odamıza çantamı bırakıp tekrar aşağı indiğimde çoğu koli kamyondan indirilmişti bile. içeri taşınmasında yardım etmek için kolilerin yanına gittim.

bir, iki, üç derken bütün kolileri içeri taşıdık. taehyun, adamları yolculamak için gittiğinde herhangi bir koliyi açıp boşaltmaya başladım.

bütün günümüzü yerleşmek için kullanmıştık. birlikte yaşama düşüncesi ikimizde de değişik bir heyecan yaratıyordu. bu yüzden bir an önce yerleşmeye çalışıyorduk.

taehyun, birlikte yaşama teklifini sununca düşünmeden kabul ettim, evet, ama burada yaşayacağımızı düşünmemiştim. taehyun'un bana taşınacağını düşünmüştüm her zaman.

buranın birçok artısı vardı benim evime göre. başlıca artıları okulumuza yakındı, kocaman bir bahçesi vardı, ferah ve genişti... yeonjun ve soobin geldiğinde rahatça hareket edebilir, küçük daireye sıkışmak zorunda kalmazdık.

artıları olduğu gibi eksileri de vardı tabii. burada taehyun'un iyi anıları olmadığı için başta tedirgin olmuştum. bir gece ansızın kapıya babası dayanabilir, yine huzursuzluk çıkabilirdi. taehyun'a bunlarsan bahsettiğimde endişelenmememi, o olayı çoktan halletiğini söylemişti. nasıl, diye sormadım. belki de işime gelmedi, bilmiyorum.

"yorucu bir gündü gerçekten. şu an tek istediğim duş alıp uyumak."

"yorucu olduğu kadar eğlenceliydi bence."

taehyun beni yorgun bir şekilde onayladı ve koltuğa uzandı. ellerini karnında birleştirip gözlerini kapatınca uyuyakalacağını düşündüm. bir an önce duşa girmesini, sonra yatabileceğimizi söyledim. isteksizce ayaklandı. ben de çantamdaki eşyaları yerleştirmek için hemen peşine takıldım.

taehyun duşa girdiğinde çantamı açıp içindeki kitaplarımı çıkardım. oda oldukça geniş ve boş olduğu için bir köşeye kitaplık almaya karar vermiştik. taehyun ne ara gidip aldı hiçbir fikrim yoktu. odanın ışık alan bir köşesinde duran boş kitaplığa bakıp mutlu bir şekilde kitaplarımı yerleştirdim. defterimi de kitapların arasına bir yerlere koydum.

birkaç eksiğimiz daha vardı ama bunları da gün gün tamamlayacaktık. şimdi yapmak istediğim tek şey uyumaktı.

"beğendin mi kitaplığı?"

cigarette on your lips {taegyu?}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin