"emin misin bizimle gelmek istemediğine prensesim?"
"eminim babacık. yeonjun ve soobin oppalarla çok eğleneceğime eminim."
aeri, artık yedi yaşındaydı ama büyük bir insan gibi konuşuyordu. onun bu konuşmasına hepimiz şaşırmıştık başta. sonra şaşkınlığımızın yerini kahkahalar alınca güzel kızımın yanaklarına öpücükler kondurdum.
"dediklerimi unutmayın sakın. çok fazla abur cubur ve dondurma yedirmek yok. gece saat on birden önce duşunu aldırıp uyutun. sabah da güzelce kahvaltısını yapsın-"
"tanrı aşkına beomgyu, git artık! aklın burada kalmasın, biz başımızın çaresine bakarız. hadi iyi eğlenceler."
yeonjun beni dışarı itip kapıyı suratıma kapatınca birkaç saniye öylece bakakalmıştım. her neyse, diyip kapıdan uzaklaştım ve beni arabanın önünde bekleyen sevgili eşimin yanına doğru ilerledim. yüzünde kocaman gülümseme ile beni izliyordu.
"kızımız, oppalarını bize tercih etti. ne kadar üzüldüğümü anlatamam."
"demek küçük hanım oppalarını tercih etti, öyle mi? üzülme bitanem, bir saat sonra bizi arayıp özlediğini söyleyeceğine eminim."
mingyu'nun bu çıkarımının doğru olmasına çok güldüm. o da benimle birlikte güldükten sonra arabaya bindik ve yola çıktık.
balayına çıkıyorduk ve ikimiz de şu anlık uzak bir yere gitmek istemiyorduk. balayı için nereye gitmemiz gerektiğine karar verirken bir sürü seçenek sunulmuştu bize yeonjun tarafından. hiçbir seçeneğini kabul etmediğimiz için bize kızmış ve ne haliniz varsa görün, demişti. biz de şehrin çıkışında kalan bir bungalov ev bulmuş, rezervasyon yaptırmıştık.
uzak bir yere gitmek istemememizin sebebi mingyu'nun şirket işleriydi. birkaç hafta içinde ülke dışına çıkması gerekiyordu iş için. bu yüzden başka bir zamanda, ailecek ülke dışına tatile çıkmak için anlaşmıştık.
"baş başa geçireceğimiz ilk tatil için heyecanlı mısın, güzelim?"
"çok heyecanlıyım. bu tatilin bize çok iyi geleceğine inanıyorum."
oldukça dolu bir yıl geçirmiştik ikimiz de. kendi adıma konuşmak gerekirse, geçirdiğim bu bir yıl içinde çok şey yaşamıştım. çoğunluğu beni ruhsal olarak zorlayan şeyler yaşamış olsam da hiçbir pişmanlığım yoktu. mingyu yanımda olduğu için daha kolay toparlanmış, her şeye rağmen güzel bir yıl geçirmiştim.
"ben de çok iyi geleceğine inanıyorum, güzelim. ikimiz de bu tatili hak ettik."
sevgilimi onayladım. yolculuk biraz uzun süreceği için arabayı ortaklaşa kullanma kararı almıştık. enerji toplayabilmek için birkaç saat uyusam iyi gelebilir, diye düşünüp gözlerimi kapattım.
gözlerimi açtığımda araba hareket etmiyordu. hemen yanımda olması gereken bedene döndüğümde emniyet kemerini çıkarmakla uğraşıyordu.
"oh, tam zamanında uyandın güzelim. bir haftamızı geçireceğimiz yere geldik."
hava oldukça karanlık olduğu için net göremiyordum evi. emniyet kemerime yönelip çıkarmakla uğraştım bir süre.
"keşke beni uyandırsaydın. bütün gece arabayı kullanmak zorunda kaldın."
"sorun değil güzelim, yol boyunca uyku arasında çıkardığın sesleri dinlemekten büyük bir zevk aldım."
utangaç bir şekilde omzuna hafifçe vurdum. küçük bir kahkaha bırakmıştı ortama. sonunda emniyet kemerimi çıkarıp arabadan indiğimde ani vuran soğukla titredim. mingyu ile valizlerimizi alıp eve doğru ilerlerken etrafı inceledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
cigarette on your lips {taegyu?}
Fanfic"pişmanım, beomgyu. lütfen yaptığım hatayı telafi etmem için bir şans ver. seni geri istiyorum." "eski beomgyu olsaydı sana istediğin kadar şans verirdi ama eski beomgyu öldü. onu sen öldürdün, taehyun."