-12-

112 12 21
                                    

Sonra işte müdür geldi ben kaçtım falan. Zil çaldı hepimiz çıkıyoruz. Renjun adamı götürüyor baya benle Taro da birlikte internet kafeye gitmeye karar verdik.

Kapıdan mutlu mutlu çıkıyordum ki bir gudubet gördüm karşımda.

"Ne işin var burda. Sarı nerde?" Hyuck tam önümde duruyordu.

"Konuşmak istedim. Olmaz mı? Ona haber vermedim" konuşasım yok yha.

Taro koluma sıkı sıkı sarıldı. Kalabalıktan dolayı birbirimize çarpıp duruyorduk. Ezilecez. 

"Kenara geçelim önce. Ezileceğiz yoksa" Onun da kolundan tutup kenara çektim. İnsan sürüsünden kaçmıştık. Biraz.

"Söyle şimdi noldu?" Ağız burun dalmam gerek ama yapamam. Adam benim arkadaşım. Hıyanet büyük ayıptır.

"Ben üzgünüm cidden. Nasıl söyleyebilirim bilmiyorum." Geveleme dayı. Ama suratı da bir garip sanki günlerdir ağlıyor gibi bu nasıl bi yüz.

Ne hale gelmiş yazık of. Bunun da abisi var kesin dövüyordur.

Ne söyleyecek merak ediyorum ama Taro geriliyor. Onu gönderdikten sonra konuşmayı daha uygun gördüm.

"Hyuck gerçekten konuşmak istiyorsan istediğin her zaman gelirsin. Şimdi biz gitsek iyi olacak. Gel Shotaro." Elinden tutup çekiyordum ki bismi-

Az kalsın arabanın altında kalıyorduk. Abooov. Kendimi unutup Taro'yu geriye itmişim.

"İyi misiniz?" Arkamızdan sorduğu soruyu görmezden geldim. Araç da durmuş camı indiriyordu. Tanıdık bir kafa.

"Omo! Jeno. Kusura bakma yavrum yola atlamayı seviyorsun ama bu kez dikkatli olamadım" Jaemin'in annesi hanım.

"Sorun yok Jaemin'in annesi teyze."

"Eve gitmiyor musun? Seni bırakabiliriz" Açık camın diğer tarafından Jaemin'i gördüm. Suratı beş karış. Gene noldu acaba.

"Teşekkürler teyze. Arkadaşımlayım. Eve gitmeyeceğim saol teklifin için."

"Pekala hoşçakal" camı kapadı. Bastı gaza. Birilerini ezecek en son ama hayırlısı. Ben de sağıma soluma bakıp Taroyla uzaklaştım.

Okulun en az 400 metre uzağındaydık. O kadar yürümüşüz.

"Hala eğlenmek ister misin?" Diye sordu. Nealaka.

"Evet elbette. Neden eğlenmeyelim?" Ne garip soruların var senin la.

"Bilmiyorum hyuck keyfimi kaçırıyor." Ayağını yere sürttü.

"Takılma. Ben varken de ne bu haller. Kendine gel ya. Osaka Shotarosun sen." Dedim elimi omzuna koyup. Kafasını kaldırıp bana baktı.

"Osaki." Ney?

"Ha?"

"Soy adım Osaka değil jeno. Osaki." Öyle dedim zaten.

"Ben ne dedim Osaka."

"Osak- neyse boşver gel gidelim gel." Sakin sakin caddedeki internet kafeye kadar yürüdük. Uzak değildi. Okul çıkışı genelde kimse gelmiyor. Çünkü yolu bilmiyor salaklar.

İçeri girdik ve ohhhh. Mis gibi bel ağrısı kokuyor.

"45-46ya geç ben parayı verip geliyorum" dedim dememle danışman- benim tabirimle- durdurdu.

"Jeno. 45 doldu. Yan yana masalar sadece 77-78 onlar da en üst katta köşede." Vay amk. Derde bak.

"Tüh. Dalga mı geçiyon abi? Ver gitsin işte ne farkediyor cam kenarı olsa denizi mi izlicem sanki." Bu abiyi seviyorum bazen boş yapıyor.

Mid,,NominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin