Günaydınlar efendim. Saatin kaç olduğundan haberim yok. Güneş vuruyor yüzüme. Gözlerimi açmaya yelteniyorum.
"Uyanıyorsun sanırım Jeno." Gözlerimi araladığım yerde görüyorum ki Eunchae teyze.
"Günaydın Eunchae teyze." ne güzel uyumuşum ya.
Bi saniye. Eunchae teyze? Hızla kalktım ve etrafa baktım. Eunchae teyze ortalığı topluyordu. Tamam ev onların okey. Ben dün Jaeminle birlikteydim. Jaemin evdeydi sanki.
"Jaemin buradaydı." Dedim sağa sola bakıyorum hala aptal gibi.
"Ateşi çok yükselmiş hastaneye götürdü nica." Nica kim ya? Ha Veronica teyze. Ney ateşi mi çıkmış?
"Nasıl olur gece benimleydi. Ona iyi baktığıma eminim. İlaç verdim. Çorbalar içirdim." Saçımı başımı düzelttim ayıp olmasın kadına.
Gerçi onun evi ama.
"Bilmiyorum. Gece bizi aradı ve senin bayılmak üzere olduğunu söyledi. Geldiğimizde sen çoktan bayılmıştın. Jaemin de bir kenarda çığlık atıyordu. Ateşlendi o sıra sanırım."
Manyak herif.
"Nasıl olur ya?" Noldu olum akşam. Bu mal en son kör et beni diye dua ediyordu.
Duası sekip hatalı ulaştı galiba. Tanrım affet.
"Sen de uyandığına göre kalk bir şeyler ye. Okula gitmeyecek misin?" Gitmem lazım evet.
"Ha yok. Okula gitmemlik bi durum yok. Jaemin önce." Değil aslında gitsem iyi olur. Bunu diyen beynim de geri kalan bütün organlarım Jaemin'i önemsiyor.
"Tamam oğluma düşkün olmanı anlıyorum tabiki. Peki dün ne yaptınız? Bizim olmadığımız o 7 saatlik zaman dilimi içinde."
Bu kadın da germeye başladı beni. Yanımda oturmuş kıyafet katlıyor. Niye acaba? Oğlun bayılmış sen kıyafet mi katlıyorsun garip kadın.
"Umm. Ben bi konu hakkında konuşmak için gelmiştim. Baktım kötü durumda. Eczaneye gidip ilaç aldım ordan dönerken biraz da belediyeden çorba aldım. Onları getirdim içirdim yedirdim. Sonra biraz uyudu o. Uyandı. Baktım ateşi var. Alnına ıslak havlu koydum biraz. Öyle uyudu. Uyanınca gidip tekrar çorba aldım yedik içtik bulaşık yıkadım konuştuk sonrası yok zaten uyumuşum." Evet kesinlikle böyle oldu.
"Hm. Sen uyurken oldu o zaman ne olduysa. Annenlere haber verdin mi bari burada kaldığını?"
Yo niye vereyim ki? Bunu duyunca direkt uyandım ya. Açıldı zihnim berrak beraak.
"Gerek yok. Pek umursadığı bir konu değil. Geçen hafta evin önünden bile geçmedim bir kere bile aramadılar yani endişelenmemiştir."
Yok pardon. Abim aradı. Jaehyun olan. Parası bitmiş para istedi. Yani aybenini yolladı kısaca. İletişimimiz de buydu.
"Bunu duyduğuma üzüldüm. Sorumsuz bir ailen var sanıyorum." Yaaani
"Ben de üzülüyorum. Jaemin'i böyle önemsediğinizi gördüğümde..." duygulandım.
Timsah gözyaşları akıtıyorum.
"Deme öyle. Onu çok ihmal ediyoruz. Bu kadar üstüne düştüğümüze bakma. Gerçek oğlumuz olmadığını öğrendiğinden beridir bizle iyi geçinmiyor."
Hadi lan ordan nasıl ihmal ediyonuz. Çocuğa huzur verdiğiniz mi var.
"Anlatmak ister misiniz çünkü ben dinlemek istiyorum." Belki eğlenceli bir şey çıkar.
"1997 yazıydı." Uzun demek ki. Ben bir bacağımı uzattım ayıp olmasın biraz önce uyandım da beynim hala çalışıyor sayılmaz.
"Veronica ile aynı iş yerinde çalışıyorduk. O zamanlar da birbirimize ilgimiz vardı ama asıl aşkımız Jaemin doğduktan sonra oldu. Biz 2001 e kadar beraberdik. Evlenmeyi de düşünmemiştik. 2000 yazında Jaemin'i doğuran kadın bilmediğimiz bir sebepten dolayı kayboldu. Günlerce haftalarca aradık. Babası en başından beri yoktu. Biz de yasal olarak büyütmeye karar verdik. 2001 Aralık ayında evlendik. Ardından Jaemin 9 yaşına gelene kadar da birbirimizden hiç kopmadık. Yani şimdiki gibi Veronica yurtdışına çıkmıyordu. Hep beraberdik. Sabahtan akşama kadar. Onuncu yaş gününde Veronica'nın hamile olduğunu öğrendik. Uzun zamandır deniyorduk. Ortak kararımızdı. Mutluyduk bu konuda Jaemin çok sevinmişti bir kardeşi olacağı için. İşte o zaman başladı Veronica'nın yoğun iş temposu. Bazen gece eve bile gelmiyordu. Bebek için çok endişeliydik. Altıncı ayın sonunda bebeğimizin sağlık kontrollerini yaptırdık. İsmini bile düşünmüştük. Jaemin isminin Seol olmasını istemişti. Biz de Jaehyuk koymayı istemiştik. Her şey çok iyi gidiyordu. Mart aynının sonunda bir yolculuğa çıkıyordu Veronica. Yalnız olacaktı ama güvende olacağından emindim. Gece iki sularında uçağı kalkacaktı. Havaalanına gidiyorduk. Jaemin evdeydi. Hava da şansımıza yağmurluydu. Sonra kaza oldu. Arabamız takla attı. Ben kurtuldum ama Veronica ve bebeğimiz zor durumdaydı. Jaemin'e haber vermişler. Daha da kötüydü. Gece 02.35 bebeğimizin ölüm saati. Veronica ise depresyona girip kendini daha da işe verdi. Yalnız hissetmesin diye biz de onunla gitmeye başladık. Jaemin'in bünyesi anne sütü almadığı için yeterince zayıftı. Bir de bizim yüzümüzden sürekli hasta oluyordu. Zor zamanlar geçirdik. Jaemin bizim oğlumuz olmadığını biliyor. Olur da bir gün bize bununla öfkesini kusarsa diye korkuyorum."
Derince bir nefes verdi. Ara vermeden dinlediğim için ben de dinledim. Komple bölümü versem daha neler anlatacak kim bilir.
"Ah Eunchae teyze." Elini tuttum. Benim burada olma nedenimi sormayı unuttu devam. Yani sordu da sorgulamayı unuttu. Hala burdayım sonuçta.
"Zor olmalı. Anlıyorum. Üzgünüm." Üzüldüm ama harbiden. Yaşadıkları ağır. Veronica teyzeme de saygı duydum. Buna rağmen güçlü durabilmiş.
"Sorun yok. Şuan iyiyiz ve beraberiz önemli olan bu. Jaemin'in iyi olduğundan da emin oluyorum sayende teşekkürler."
"Ay o önemli değil canım." Dedim noldu bana yine lan. Gülümsedim.
"Senin aileni de merak etmiyor değilim. Senin gibi efendi bir çocukları var. Kendi paranı da kazanıyorsun. O zaman sorun ne?"
Elindeki kıyafetleri yerdeki gri bez çantaya doldurdu. Jaemin'e götürecek sanırım.
"Eunchae teyze bazen kişiler kaç yaşına gelirlerse gelsinler sorumluluk almak istemiyorlar. Onları da anlamak gerek. Ben de olsam benim sorumluluğum almak istemem."
Üzüldüm.
"Sarılayım ister misin?" Olur.
"Oh evet!"
Sıkı sıkı sarıldı bana. Güzeldi. Eunchae annem. Aaaa ağlıyorum içime içime.
"Bir şeyler ye. Jaemin'i görmeye gidelim."
"Tamam."
—
Hastanede odaya almışlar niye bilmiyorum. Acil yatağında da yatabilirdi. En rahat ora çünkü. Tecrübeyle sabit.Veronica teyzem oturmuş kitap okuyordu. Jaemin uyuyodu sanırsam. Transa geçmiş de olabilir.
"Merhaba." Diyerek girdik içeri. Eunchae teyzem geçti Veronica teyzemin yanına oturdu sarıldılar.
Ben de geçtim diğer taraftaki sandalyeye oturdum.
"Bir şeyi var mı?" Diye sordum biraz onları bölmüşüm gibi oldu ama.
"Yok. Her zamanki hali. Ama hasta olduğu için yükselmemiş ateşi. Heyecanlanmış Jeno. Doktor bu yüzden bayıldığını söyledi."
Heyecanlanacak ne var ayol. Ahaha.
Hassiktir..."Ben müsaadenizi isteyeyim. Uyanınca haber verirsiniz bana yazsın kendisi." Onlar bir şey diyemeden hızla kalktım. Hastanede koşmak yasak ama çok afedersiniz.
İMDAT!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mid,,Nomin
Fanfiction"Park çocuğu seni!" Dediği şeye güldüm. "Park çocuğu ne lan. Bir de annesi pis çocuk de tam olsun" dedim. - Rd'ye bir çok gönderme yaptım. Onu da okursunuz artık Rei'sverse 25.04.23 #nctdream 4 24.05.23 #nctdream 2 17.06.23 #nomin 3 14.07.23 #nctdr...