4.1

31 2 0
                                    


Söz mü? Akşam bana ne gibi bir söz vermişdi ki? Daha doğrusu akşam tam olarak ne olmuşdu, bir şey mi yapmışdım acaba, şu an neden dip dibe olduğumuzu biri bana açıklasa harika olurdu.

Dudağını yanağıma bastırdığında kendime gelerek elimi göğsüne koymuşdum, onu şu an itip ne olduğunu öğrenmem Gerekiyordu ama içimden bir ses hiç bir şey yapma diyordu.

"Hâlâ istiyor musun?" neyi istiyor muydum? Tanrı aşkına ne olmuşdu akşam? Yüzünü biraz geri çekip gözlerime baktı "hatırlamıyorsun değil mi?" hafif bir tebessüm ile söylediği şeye karşı yutkundum, biz ne yaşamışdık?

Tekrar yüzüme eğildiğinde dudaklarımız arasında azıcık mesafe kalacak şekilde durdu "hemen şimdi durabilirim" hızlanan kalp atışlarım ve yüzüme vuran nefesi doğru düzgün düşnmeme engel olurken sakin kalmaya çalıştım.

Durmasını istiyor muydum? Büyük ihtimal hayır ama aramızda her hangi bir ilişki yokken bunu yaşamak istediğimden de emin değildim.

Belkide sadece akışına bırakmam Gerekiyordu ama bunu nasıl yapacakdım? Beni öp diyecek halim yoktu her halde değil mi?

O sabırlı bir şekilde yüzüme bakarken ben nasıl cevap verceğimi düşünüyordum, yada cevabın ne olduğunu, "bütün gün burda mı duracağız?" alaylı konuşmasına karşı gözlerimi kapatıp göğsünde duran elimi boynuna çıkardım.

Anında dudaklarımızı birleştirmiş ve tezgahdaki ellerini belime sarmışdı. Dudaklarımı ayırıp karşılık verdiğimde gülmüş ve beklemediğim bir şey yaparak beni kaldırıp tezgaha oturtmuşdu.

Nazik öpüşleri gitdikce sert bir hal alırken bacaklarımın arasına girip aramızdaki mesafeyi azaltmışdı. Nefes nefese benden ayrılıp hiç beklemeden açıkda kalan boynuma yöneldiğinde elimi siyah saçlarına daldırdım.

Boynuma nazik bir kaç öpücük kondurup ardından burnunu omzuma sürtürek fısıldamışdı "durmalıyız" evet bunu bende biliyordum ama kendimde onu durduracak gücün olduğundan emin değildim.

Dudaklarını omzuma bastırdığında evde yankılanan zil sesi ile rahatlayarak nefesimi dışarı verdim, gelen kişiye bir teşekkür etmem Gerekiyordu kesinlikle. Belimde olan kollarını sıkılaştırıp beni tezgahdan indirmiş ve mutfakdan çıkmışdı.

Musluğu açıp ellerimi yıkadım ve yüzüme su çarpdım, kıp kırmızı olduğuma emindim ve birinin beni bu şekilde görmesi hiç iyi olmazdı.

Yüzümü kurulayıp dolabın camından yansımama baktım, dudağım kızarmış ve hafif şişmişdi yanaklarım ise kızarmışdı, ellerimi yanaklarıma bastırıp bir kaç saniye bekledikden sonra mutfakdan çıktım.

"Yanlış anlıyorsun, o benim sevgilim değil! Onunla aramda hiş bir şey yok!" Jinyoung'un sesini duyduğumda kaşlarım çatılmışdı, neler oluyor du? Adımlarımı salona doğru yönlendirmiş ve kapıya gelince durmuşdum.

Jisoo koltukta oturmuş ağlıyordu Jinyoung ise ayakta durmuş bağırıyordu, bakışlarım kenarda durup onları izleyen Yoongi'i bulduğunda onunda en az benim kadar şaşkın olduğunu görmüşdüm.

"Lanet olsun onunla öpüşüyordun! Ne düşünmemi bekliyorsun?!" öpüyordun dediği an aklıma dolan az önceki olaylar ile yanaklarımın tekrar yandığını hissetmişdim, hayır şu an sırası değildi.

Yavaş adımlarla içeri girip Jinyoung'un yanına ilerledim "oppa sakin ol" bakışlarını bana çevirip saçlarını karıştırdı "o kız ile hiç bir ilgim yok, inan bana Jennie" kızarmış gözleri ile bıkkınlıkla konuşduğunda yalan söylemediğini hemen anlamışdım.

Jisoo kolay güvenen biri değildi, güvense bile en ufak olayda her şeyi yakardı ben onun aksine fazla yapıcıydım, olayları bir çırpıda silemezdim.

"Ailem o kızı ile evlenmemi istiyor ama yemin ederim benim bir ilgim yok, gerçekden"

Gözünden bir kaç damla yaş düşdüğünde bakışlarım Jisoo'yu buldu, ne yapmam Gerekiyordu? Ara buluculukda pek iyi olduğum söylenemezdi ama ikisinin göz göre göre ayrılmasına da izin veremezdim.

"Jisoo sen onu başka bir kadın ile öpüşürken mi gördün?" Yoongi konuştuğunda hepimiz ona doğru dönmüşdük, sanırım o bu konularda benden daha iyiydi "ben öpmedim, o beni zorla öpdü" diye düzeltdi Jinyoung.

"Ama geri çekilmedin" dedi Jisoo sinirle "lanet olsun, şok olmuşdum bunu yapmasını beklemiyordum, kendime gelince onu itdim zaten ama sen gitmişdin" Jinyoung'un ses tonundan anladığım kadarıyla bu açıklamayı çok fazla yapmışdı.

"Neden sevgiline inanmıyorsun?" dedi Yoongi kollarını birleştirirken. Jisoo başını iki yana sallayıp göz yaşlarını sildi "çünkü son zamanlarda zaten benden çok uzak, belli ki sıkılmış, ne zaman arasam işi olduğunu söylüyor, biz tanışdığımızda da polisti o zamanlar neden işi yoktu?"

Jinyoung gözlerini kaçırdı "bunun sebebini söyleyemem ama gerçekden ilgisi yok"

Aradan geçen saatlerin ardından artık hava kararmaya yüz tutmuşdu ve hala ikisi kavga ediyordu, biz ise Yoongi ile duvara yaslanmış onları izliyorduk.

"Öpüşmemizin bu ikisinin saçma kavgası yüzünden bölündüğüne inanamıyorum" dedi başını iki yana sallarken, aklının hala sabah olanlarda olması yüzümü kızartırken bakışlarımı ellerime indirip barmaklarımla oynamaya başladım.

"Utandın mı? Oysa akşam beni öpmeye çalışırken hiç çekingen değildin" alayla konuşmasına karşı gözlerim kocaman olurken ona doğru döndüm "böyle bir şey olmadı" dedim inkar ederek, güldü.

"Az kalsın seni öpmem için yalvaracakdın neyseki sahroş bir kadından yararlanacak kadar adi bir adam değilim"

Söylediği ile yanaklarım alev alırken sessiz kalmışdım, ne olduğunu hatırlamıyordum ama geçen gün çok fazla içmememe rağmen yaptıklarımdan sonra yalan olmama ihtimali yüksekdi.

"Şunları artık ayırmalıyız bu kadar kavga yeter" diyerek duvardan ayrıldığında olayı uzatmadığı için şükrederken aniden kırılan cam ve etrafda yankılanan silah sesleri bağırmama neden olmuşdu.

Yoongi beni kolları arasına alıp yere çökmüş ve duvara sinmişdi "lanet olsun nerden çıktı bu" başımı göğsüne gömüp sıkıca kollarına tutundum.

Biz ne zaman kurtulacakdık bundan?


Finale son dokuz

Step Brother / 𝐽𝐽𝐾-𝐾𝐽𝑁Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin