4.5

26 1 0
                                    


Elimdeki çiçekleri toprağın üstüne koyup ayağa kalkdım, nergizleri hep çok sevdiğini söylerdi bu yüzden onun için özenle toplamışdım.

Bakışlarımı etrafda gezdirdim, sadece biz vardık başka her hangi bir akrabası olmadığı için onu uğurlamaya kimse gelmemişdi, tabi eksik bir kişi vardı.

Ölüm haberini almamızın sonunda Jisoo hastaneden çıkıp gitmişdi, evine gitsemde kapıyı açmamışdı, bu yüzden bahçesindeki nergizlerden biraz toplayıp geri dönmüşdüm.

Nergizleri hep Jinyoung için ayırırdı, sevdiği çiçeklerin açtığı zaman gitmesi de ayrı bir tuhafdı, yaz geliyordu ama kimse bunun için sevinmiyordu.

Jisoo ile tam altı yıl sevgili olmuşdu, buna rağmen işleri yüzünden çok yakın değildik, yinede sık sık arar bizi kontrol ederdi, onu seviyordum bu dünyadan gitmseni istediğim son kişi bile değildi.

"Gidelim mi artık?" Yoongi bana bakarken konuştuğunda başımı salladım "gidelim" toplu bir şekilde mezarlıkdan çıktığımızda arabanın sürücü koltuğuna geçdim, çok geçmeden Yoongi yanıma, Lalisa ve Chaeyoung ise arkaya oturmuşdu.

"Sizi eve mi bırakıyorum" dedim dikiz aynasından ikiliye bakarken "bana gidelim Chaeyoung yanımda kalacak" dedi lalisa. Başımı onaylar şekilde sallayıp kemerimi taktım ve arabayı çalıştırdım.

İkisini eve bıraktıkdan sonra Yoongi'nin yeni ayarladığı eve geçmişdik, ama bu sefer diğerleride gelmişdi, sanırım güvenlik için yan yana olmak istiyorlardı. Yizhuo ameliyatan çıkmadan babası gelmiş ve hepimizi kovmuşdu.

Yin de Yoongi'nin hastaneden aldığı bilgiler sonucu ameliyatın başarılı geçtiği ama hâlâ hayati riski olduğunu öğrenmişdik.

Jungkook onu ne kadar bırakmak istemese de olaylar büyümesin diye zorla eve getirmişdik, odasından çıkmıyor yemek yemiyor ve kimse ile konuşmuyordu, aynı Jisoo gibiydi tek farkı Jisoo ağlamıyordu bile, hissizleşmiş gibiydi.

Evin önüne geldiğimzde arabayı park edip kemeri açdım "Jungkook'un üstüne fazla gitme, Yizhuo iyileşene kadar düzeleceğini sanmıyorum, fazla üzerine gidersen kendini geri çekiyor" söylediğine karşı başımı sallayıp arabadan indim.

Üstüne gitmiyordum ki sadece konuşmaya çalışıyordum, evet onun için zor bir durumdu ama o şanslıydı Yizhuo hâlâ hayatdaydı, ve yaşama şansı vardı.

Evin önüne geldiğimzde bende olan anahtarı çıkaracağım sırada tekrar konuştu "çocuklar evde zaten zile bas" başımı sallayıp zile bastım, kısa bir sürede açılmışdı.

"Hoş geldiniz" Jimin zoraki bir gülümseme ile kapıyı açıp kenara çekildiğinde içeri girdik. "Jungkook nasıl?" dudağını büzüp omuz silkdi "hâlâ odasında" onu onaylayıp birlikte salona geçmiş ve karşı-karşıya olan kanepelere oturmuşduk.

Jimin, Hoseok, Namjoon ve Taehyung bizim karşımızda oturuyordu, Seokjin, Yoongi ve bende birlikte oturuyorduk. "Siz gelmeden biraz önce ailen Jungkook'u aradı" Hoseok konuştuğunda bakışlarımı ona sabitledim "Jungkook yerine ben açtım koreye dönüyorlarmış"

Nefesimi sıkıntılı bir şekilde dışarı verip saçlarımı karıştırdım, gerçekden harika bir zamanlamaydı şimdi onlara ne açıklama yapacakdım, Jinyoung'ı pek tanımasalar bile Jisoo'nun sevgilisi olduğunu biliyorlardı, onun dışında büyük ihtimal Yizhuo'nun vurulduğunu da öğrenmişlerdi.

Telefonum kapalı olduğu için beni aramış olsalar bile haberim yoktu, Jinyoung polisdi bu yüzden açıklama yapmak mümkündü ya Yizhuo? Evet Jungkook devlet için çalışan biriydi ama annemle babam bunları öğrense kesinlikle onu bu evde tutmazlardı.

Babam onu seviyor olsa bile başımıza bu kadar şeyin geldiğini öğrendiği an onu silerdi, annemle ilgili konuşmuyorum bile sonuçta aralarında hiç bir bağ yoktu.

Onlar gelene kadar iyi kötü bir açıklama düşünmem gerekiyordu hemde acilen. Dirseklerimi dizlerime yaslayıp yüzümü avuçlarıma gömdüm, her şey mahfolmuşdu, son bir ay içinde yaşananlar kabus gibiydi. Ailemin gelmesi hepsinin üstüne harika (!) olacakdı.

Koltukdan kalkıp salondan çıktım ve alt katta olan Jungkook'un odasına doğru ilerledim, konuşmak istemiyor olabilirdi ama yine de yanında olmalıydım.

Kapıya bir kaç kez vurup ardından elimi kulpuna götürüp itdim. Odaya girdiğimde yatakda uzanıyor olduğunu görmüşdüm, gözleri kapalıydı ama uyuyor olduğundan emin değildim.

Kapıyı arkamdan kapatıp yatağa doğru ilerledim ve yanına oturdum. Ne hissetdiğini anlayamazdım belkide ama Yizhuo benimde yakın arkadaşımdı, bende üzülüyordum ama kendimi bırakamazdım.

Yatağa çıkıp yanına uzandım ve kollarımı beline sardım, hiç bir tepki vermemişdi belkide uyuyordu, sırtı bana gelecek şekilde diğer tarafa döndüğünde kollarımı sıkılaştırıp alnımı sırtına yasladım.

Elimi itmemişdi büyük ihtimal gitmemi istemiyordu ama aynı zamanda konuşmak da istemiyordu. "Söz veriyorum ne olursa-olsun yanında olacağım"

Belki onu düşmanlarından koruyamazdım ama arkasına baktığında ona sıkıca sarılabilecek bir ablasının olduğunu bilmesini istiyordum.

Küçük bir sorunum var, şimdi ben bu kitabın yan kitabını yazdım ve orda baş rol Jisoo ama Jisoo'nun ilişkisi yeni açıklandı, yine de hikayeyi bu bittikten sonra yükleyeyim mi?

Step Brother / 𝐽𝐽𝐾-𝐾𝐽𝑁Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin