Eli ile yerden destek alarak doğrulup bana doğru geldiği sırada önüme geçen beden nedeniyle geri çekilmişdi.Karşımdaki beden sarışın çocuğa yumruk atmıp yeri boylamasını sağlamış ardından bana doğru dönmüşdü "Yoongi?!" ismini şirin bir şekilde söylememe karşı çatık kaşları havaya kalkarken bir adım atıp aramızdaki mesafeyi azaltmışdı.
"Sen içtin mi?" sorusuna karşı dudağımı büzüp başımı iki yana salladım "Hayı-" hıçkırmam ile sözüm yarım kalırken gözlerini devirmişdi.
"Beni deli ediyorsun" kolumdan tutup yürümeye başladığında düşmemek için koluna sarıldım. "Yavaş yürü düşeceğim" dediğimde durmuşdu. Bana doğru dönüp bacaklarıma baktıkdan sonra nefesini sinirli bir şekilde dışarı vermişdi.
"Jennie yürü hadi" sakin kalmaya çalışarak konuşduğunda kolunu bırakıp çıkışa doğru yürümeye başladım, sinirlenecek ne vardı ki?
Ayrıca gelmese bile ben o adamın icabına bakıyordum zaten, kendi başımın çaresine bakabilecek bir kadındım ben, belime sarılan kolu ile kaşlarımı çatarak ona doğru dönmüşdüm "bırak beni kendim giderim" kolunu itmeye çalıştığımda sessizce küfür edip boşda olan kolunu bacaklarıma sarmış ve beni kucağına almışdı.
Çığlık atıp ellerimi omzularına vurdum "indir beni!" beni hiç umursamadan yürümeye başladığında elimi saçlarına geçirip çekmişdim. "Sikerim ama böyle işi ya!"
Bağırmasına karşı irkilerek ellerimi çekmiş ve kucağına sinmişdim, niye bağırıyordu ki şimdi? Ne yapmışdım ben?
Sinirli nefesleri eşliğinde arabanın yanına geldiğimizde çalışan kapıyı açmışdı, beni nazik olmayan bir şekilde arabaya bindirip kendi tarafına geçip oturmuş ve kapıyı kırarcasına çarpmışdı.
Korku ile oturduğum koltuğa sinip bakışlarımı ellerime indirdim "kemerini bağla" az önceki haline nazaran sesi oldukca sakin çıkıyordu. Dediğini yapmayarak ellerim ile oynamaya devam etdiğimde hissetdiğim ıslaklık kaşlarımın çatılmasına neden olmuşdu.
"Jennie kemerini bağla dedim" bu sefer sinirli çıkan sesine karşı sessiz kalıp sol elim ile kemeri takmaya çalıştım, sağ elim acımıyordu ama kanadığını görebiliyordum büyük ihtimal adamın kafasına bardak geçirirken kendimi de yaralamışdım.
Bir kaç saniye boyunca beni izleyip kemeri takamadığımı görünce gözlerini kapatmışdı, "bilerek mi yapıyorsun?!" bakışlarımı yüzüne çıkardığımda kemerimi alıp takmışdı.
"Jisoo gitti mi?" başımı onaylar şekilde sallayıp önüme döndüm ve ellerimi birleştirdim, kanadığını görürse kesin yine bağıracakdı en iyisi saklamakdı.
Arabayı çalıştırıp eve doğru sürmeye başladığında bakışlarımı yolda gezdirdim, hepsi o sarışın yüzünden olmuşdu ne güzel içki içip eğleniyordum niye karşıma çıkıyordu ki sanki!
Elimin acısı yavaş-yavaş artarken çantamdan kağıt mendili çıkardım ve elime bastırdım, eve gidince sarmam gerekiyordu. sessiz geçen bir yolculuğun ardından eve vardığımızda kapıyı açıp indim ve eve doğru ilerledim elim çok fazla acıyordu.
Paytak adımlarla kapıya geldiğimde bende anahtar olmadığını hatırlayarak gözlerimi devirmişdim, baygın bakışlarımı arkama çevirdiğimde daha arabadan yeni indiğini görmüşdüm.
Omzumu eve yaslayıp gözlerimi kapatdım ve gelmesini bekledim, bir kaç dakika sonra yanıma gelip kapıyı açtığında önden içeri girdim.
"Bekle beni merdivenden düşüp bir yerini kıracaksın" yavaş adımlarla merdivenin önüne geldiğimde onu beklemişdim. Çok geçmeden yanıma gelmiş ve belime sarılmışdı "ne kadar içtin sen?" başımı omzuna yaslayıp kanlı elimi görmemesini diledim "beş yada altı, dokuzda olabilir"
Offlayarak belimdeki kolunu sıkılaştırdığında iyice ona yaslanmışdım, odaya vardığımızda kapıyı açıp beni içeri sokmuş ve dolaba yönelmişdi "duşa gir senin için kahve yapacağım dolapdan kıyafet ala-"
Bakıları bileğini bulduğunda susmuş ve bana doğru dönmüşdü "sen bir yerini mi kestin?" büyük ihtimal beni sürüklerken elim bileğine değmişdi.
Başımı iki yana sallayıp reddetdiğimde yanıma gelmişdi, elimi arkama sakladığımda gözlerini devirmişdi "beni uğraştırma ve elini ver" başımı iki yana sallayıp bir adım geri gitdiğimde aynı şekilde adım atıp önüme gelmişdi.
"Elini göster dedim"
Dudağımı büzüp başımı salladım "kızmayacaksın ama" sabır dilercesine yukarı bakıp aynı benim gibi başını salladı "kızmayacağım hadi"
Sakin çıkması için zorladığı sesi beni hiç ikna etmiyordu açıkcası "söz mü?" ellerini saçlarına geçirip gülmüşdü "güzelim beni çıldırtmaya mı çalışıyorsun sen tanrı aşkına?!" bağırmasına karşı irkilirken güzelim demiş olması yüzümde salak bir gülümseme oluşdurmuşdu.
Uzatmamaya karar vererek elimi ona doğru uzatdığımda kaşları çatılmışdı "lanet olsun Jennie niye iki saatdir göstermiyorsun?" omuz silkip yüzüne baktım, "göstersem çok kızacakdın ama"
"Üstünü değiştir aşağı in sonra banyo yaparsın bende elin için bir şeyler bulacağım tamam mı?" onay verdiğimde odadan çıkıp kapıyı kapatmışdı, üstümdeki elbiseyi çıkarıp onun rahat kıyafetlerinden giyinip peşinden gitmişdim.
Çıplak ayaklarımı yere sürterek alt kata inip salona geçtim ve kanepeye oturdum, bir kaç dakika sonra o da elindeki eşyalar ile odaya girmişdi.
Üstündeki takımın ceketini çıkarmış ve gömleğinin kolunu yukarı katlamışdı, oldukca etkileyici bir görüntüsü vardı. Hayran bakışlarım eşliğinde yanıma gelip oturmuş ve elimi dizinin üstüne koymuşdu.
"Dikiş atmam gerekebilir"
"Sen mi atacaksın" dedim şaşkınca, başını sallamış ve elimi temizlemeye başlamışdı "esas mesleğim cerahlık"
"İlk hastanda benim" dedim kahkaha atarak, yaptığım imayı anlamamış olacakki benim aksime boş boş yüzüme bakıyordu.
"Yoongi" dedim aniden ciddileşerek, "hım" diye cevap verip tekrar elime döndüğünde başımı arkay yaslayıp yüzünü inceledim,
"şu an çok öpülesi duruyorsun"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Step Brother / 𝐽𝐽𝐾-𝐾𝐽𝑁
Aléatoirekim Jennie hiç beklemediği bir anda karşılaştığı üvey kardeşi ile alt üst olmuştu 'Karşımdaki kırmızı ışık beni işaret etdiğinde gözlerimi kapatdım, gelen silah sesinin ardından belimde hissetdiğim kollar gözlerimi açmama neden olmuşdur. Jungkook z...