"Seni burda bekliyorum" başımı sallayıp kemeri çözdüm ve kapıyı açıp arabadan İndim. Jisoo hiç böyle yapmazdı her zaman aradığım zaman açardı ayrıca bu kadar iletişimsiz olduğumuz bir zamanda olmamışdı belkide bir derdi vardı.Bahçe kapısından içeri girip çiçekler ile dolu bahçeye göz gezdirdim, çiçekleri çok severdi bu yüzden bahçesini bütün olarak çiçekler ile döşemişdik evi yeni aldığı zamanlar kızlar ile toplanıp bahçe ile ilgilenirdik.
Taşlık alanda düşmemek için üstün bir çaba sarf ederek yürüyüp kapıya geldiğimde zile bastım. "Kim o" Jisoo'nun kalınlaşmış sesini duyduğumda kaşlarım çatılmışdı. "Benim, açar mısın lütfen?"
Bir kaç saniyenin ardından kapı ağır bir şekilde açılmış ve battaniyeye sarılmış Jisoo görüş alanıma girmişdi. "Bu nu hall?" dedim kaşlarım çatılırken omuz silkip bakışlarını kaçırdı "ne istiyorsun Jen?"
Kollarımı bir birine bağlayıp gözlerimi kıstım "seni almaya geldim akşama parti yapıyoruz" başını iki yana salladı "istemiyorum" gözlerimi devirip kolundan tutdum ve dışarı çektim "yah! Kim Jennie ne yaptığını zannediyorsun sen?" çıplak ayaklarını yere çarparak konuşduğunda yüzümü buruşturdum.
"Yoongi arabada! Eğer kendine gelmezsen onu arar gelip seni sırtına almasını söylerim" işaret parmağım ile bahçe kapısının önüdeki arabayı işaret etdiğimde offlamışdı "konum atarsın akşam gelirim üstüm başım bu halde dışarı çıkamam"
"Eğer gelmezsen geleceğimi biliyorsun" dediğimde göz devirmişdi, geleceğini biliyordum, büyük ihtimal Jinyoung ile kavga etmişdi bu yüzden kendini eve kapatmışdı, akşam bir kaç kadeh içkiden sonra ağzından laf almak daha kolay olacakdı.
Düşüncelerime gülümseyip onu arkamda bıraktım ve arabaya doğru ilerledim. Bahçe kapısından çıkıp öne dökülen saçlarımı arkaya savurdum ve arabaya bindim "e~ ne oldu?"
Kemerimi takıp ona doğru döndüm "akşam gelecek o zaman ne olduğunu öğreneceğim" başını sallayıp arabayı çalıştırdı. "Şirkete mi?" 'hı hı' diyerek onaylayıp çantamdan telefonumu çıkardım ve asistanıma şirkete gidiyor olduğumun mesajını atdım.
On beş dakikalık bir yolculuğun ardından varmışdık bile, birlikte arabadan inip binaya doğru ilerlediğimizde elini belimde hissetmem ile ona doğru döndüm.
"Ne yapıyorsun?" omuz silkip boşda olan elini cebine soktu "zaten görenler sevgili sanacak bari samimi görünelim" gözlerimi devirip asansöre doğru ilerledim ve düğmeye badım.
Kapı açıldığında birlikte içeri girmişdik belimdeki elini çekip duvara yaslanmış ve beni izlemeye başlamışdı "akşam böyle mi gideceksin?" üstüme kısa bir bakış atıp başımı salladım "bir sorun mu var?"
Dudağını hafif büzüp başını iki yana salladı. "Yok" çatık kaşlarım ile onu izlerken kapının açılması ile dışarı çıktım.
Niye böyle bir şey söylemişdiki şimdi? Hayır üstümde ki kıyafetde kötü bir şey mi vardı?
Odamın kapısını açıp içeri girdim ve masama doğru ilerleyip yerime oturdum o da gelip karşımdaki tekli koltuğa oturmuşdu.
Aradan geçen kocaman beş saatin ardından sonunda işlerimi bitirebilmişdim, elimi boynuma götürüp ovaladım ve ayağa kalkdım. "Bitirdin mi?" bakışlarım koltukta yayılmış olan adamı bulduğunda başımı salladım.
Esneyerek ayağa kalkdığında ayaklarım ağrıdığı için çıkardığım topuklularımı giyindim, çantamı masadan aldıkdan sonra odanın köşesine koyduğum boy aynasından üstüme baktım. Çantamdaki küçük parfümümü çıkarıp boynuma sıktım ve yerine koydum.
"Gidebiliriz" Yoongi'e doğru dönerken konuştuğumda başını sallamış ve kapıyı açıp geçmemi beklemişdi, birlikte şirketden çıkıp arabaya bindiğimizde kemerimi taktım.
Çantamı biraz kurcalayıp sabah içine atdığım rujumu çıkardım, telefonumun ön kamerasını açıp ruj sürdüğüm sırada üstümde hissetdiğim bakışlar ile durmuşdum.
Bakışlarımı ona doğru çevirdiğimde kolunu direksiyona yaslamış bir şekilde beni izlediğini görmüşdüm. "Bir sorun mu var? Neden gitmiyoruz" omuz silkip önüne döndü "rahat, rahat bitir sonra gideriz" başımı onaylar şekilde sallayıp işimi bitirdim ve gülümsedim.
İşte şimdi harika görünüyordum.
"Gidebiliriz"
sessiz geçen bir yolculuğun ardından bir gece klübünün önünde durduğumuzda şaşırmışdım "parti derken böyle bir yerden bahsetdiğini düşünmemişdim" dediğimde kemerini çözüp bana doğru dönmüşdü "merak etme burası arkadaşımızın güvenli yani" başımı sallayıp kapıyı açdım ve dikkatli bir şekilde indim.
Yoldayken kızlara konum atmışdım Jisoo büyük ihtimal birazdan burda olacakdı diğerlerinin evi biraz uzak olduğu için en az yarım saat sonra gelirlerdi.
İkimiz birlikte korumaların yanından geçip içeri girdiğimizde yüksek sesli müzik kulaklarıma dolmuşdu, en son dört yıl önce gelmişdim sanırım, gece klüpleri ile aram yoktu, içki içmeyide sevmezdim zaten.
Yoongi elimden tutup önden yürümeye başladığında ona ayak uydurdum, oldukca büyük bir yerdi yan yana olmamız en iyisiydi. Kalabalığın arasından geçtiğimizde görüş alanıma giren tanıdık yüzler gülümsememe neden olmuşdu.
Yanlarına vardığımızda Yoongi'nin elini bırakıp Yizhuo'a sarıldım. "Sonunda barıştınız demek" gülüp başını sallamış ve Jungkook'un koluna girmişdi.
Jungkook Yizhuo'nun alnından öpmüş ve kolunu omzuna atmışdı. İkisinin tatlı aşık hallerini gülümseyerek izlerken yanımıza gelen garson ile düşüncelerimden ayrılmışdım.
Her kes bir şeyler söyledikden sonra garson bana döndüğünde gülümsedim "onun için alkolsüz bir şeyler" ben konuşacağım sırada yanımdaki beden benim yerime konuştuğunda ona doğru döndüm.
Çatık kaşlarıma karşı gülümseyip bir adım atarak aramızdaki mesafeyi kapatmış ve kulağıma eğilmişdi. "Sarhoş olmanı istemeyiz değil mi? Sonra yaramaz bir kıza dönüşüp beni yoruyorsun"
Gitdikleri klüp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Step Brother / 𝐽𝐽𝐾-𝐾𝐽𝑁
Randomkim Jennie hiç beklemediği bir anda karşılaştığı üvey kardeşi ile alt üst olmuştu 'Karşımdaki kırmızı ışık beni işaret etdiğinde gözlerimi kapatdım, gelen silah sesinin ardından belimde hissetdiğim kollar gözlerimi açmama neden olmuşdur. Jungkook z...