4.6

29 1 0
                                    


"Jennie hadi uyan"  kolumda hissetdiğim el ile gözlerimi yavaşca açtım, görüş açıma giren Jimin ile kaşlarım çatılmışdı "sabah oldu ailen uçakdan inmiş olmalı onların yanına gitmeyecek misin?"

Başımı sallayıp Jungkook'dan ayırdım ve doğrulup yatakdan kalkdım, kim bilir kaç saatdir uyuyordum ama hala uykum vardı. Gözlerimi ovalayıp Jimin'in peşinden odadan çıktım  "Yoongi hyung seni kapıda bekliyor"

Adımlarımı dış kapıya doğru çevirdim, onun kolu yaralı değil miydi? Hem ben tek başıma gidebilirdim.

Evden dışarı çıktığımda arabaya yaslanmış bir şekilde beni beklediğini görmüşdüm, yavaş adımlarla yanına ilerleyip önünde durdum "kendim gidebilirim"

Başını sallayıp yanımdan geçmiş ve sürücü koltuğuna oturmuşdu, kapıyı açıp arabaya bindiğimde konuştu "gidebileceğini biliyorum, yalnız olma istedim"

Sessiz kalıp kemerimi taktım ve camdan dışarıyı izledim "ailen eve varmış, telefonunu açsan iyi olur eminim aramışlardır" söylediği şey ile cebimdeki telefonu çıkarıp açmışdım, kaç gündür zaten ailem ile doğru dürüst konuşmamışdım.

Annemden gelen elli iki aramayı gördüğümde offlamışdım, onun dışında da bir sürü mesaj atmışdı, eve geliyor olduğuma dair kısa bir mesaj alıp arkaya yaslandım.

"Jungkook'un bir kaç gün bir arkadaşında kalacağını söyle Yizhuo ile ilgin olmadığını sadece vurulduğu haberini aldığın için hastaneye gitdiğini söyle kalanını ben halledeceğim"

Bakışlarımı yüzüne çevirdim "peki Jinyoung?" bana kısa bir bakış atıp yola dönmüşdü. "Onun için yapabileceğimiz bir şeyin olmadığını biliyorsun" evet biliyordum ama onun bu şekilde gidişini kabul etmek zordu.

Ne olurdu sanki o gün Jisoo ile barışıp gitselerdi? İlla birilerinin canı yanmak zorunda mıydı? "Biliyorum" dedim nerdeyse fısıldayarak duyduğundan bile şüpheliydim.

Tanıdık sokağa gitdiğimizde derin bir nefes aldım, işte şimdi başlıyorduk, aileme yapacak bir konuşma hazırlamalıydım ama ben şimdiden korkuyordum.

Bu konuları konuşmak istemiyordum sadece sessizce otursak olmazmıydı? Anneler yüzüne bakınca bütün derdi anlardı değil mi?

Araba durduğunda düşüncelerimden ayrılıp kemerimi çözdüm, tam kapıyı açacağım sırada bileğime sarılan el engel olmuşdu.

Bakışlarımı ona doğru çevirdiğimde rahatlatmak istercesine gülümsedi "ne zaman istersen arayabilirsin" söylediğinin ardından bana doğru uzanmış ve yanağımdan öpmüşdü.

Zoraki bir şekilde gülümseyip arabadan indim ve ona el sallayıp bahçe kapısından içeri girdim.

Evin önüne geldiğimde zile basıp bir süre bekledim, annem kapıyı açmış ve anında bana sarılmışdı, o ana kadar annemleri ne kadar özlediğimi fark etmemişdim, hoş onları özlemek için vakit bile bulamamışdım ki.

"Senin için çok endişelendik neden açmıyorsun telefonunu" azarlayıcı bir tonda konuşup sırtıma acıtmayacak şekilde vurduğunda başımı omzuna gömdüm, hayır şu an ağlamanın sırası değildi.

Dolan gözlerime inat gülümseyip geri çekildim "sizi özledim" elini yanağıma koyup okşadı "hadi içeri gir" başımı sallayıp içeri girdim ve salona doğru ilerledim.

Ben salona geçtiğimde babam üst kattan iniyordu "güzelim?" kollarını açarak bana doğru geldiğinde koşarak ona sarıldım, burnunu saçlarıma sürtüp alnımdan öpdü "kokunu bile özlemişim"

Kısa bir sarılma faslının ardından salona geçip oturmuşduk, onlara olan biteni aynı Yoongi'nin dediği gibi anlatmışdım, söylediğim şeyler arasında doğru olan tek şey Jinyoung'ın ölmesiydi.

Annem buna çok şaşırmış ve üzülmüşdü, en kısa zamanda Jisoo'nun yanına gideceğini de eklemişdi, Jungkook'u sorduklarında, işi olduğunu ve bir süre arkadaşında kalacağını söylemişdim.

Akşam olduğunda ne kadar ısrar etselerde kendi evime dönmek istediğimi söyleyerek zar zor onlardan ayrılmışdım. Tek istediğim Jungkook'un yanına gitmekdi benimle yine konuşmayacakdı ama en azından yanında olduğumu bilirdi.

Annemin çağırdığı takisi geldiğinde bahçe kapısında duran aileme el sallayıp arabaya bindim ve adresi verdim. Yalnız başıma dolaşmam tehlikeliydi ama en fazla ne olabilirdi ki? Hoş bunu ne zaman söylesem hep başıma bir şey geliyordu ama neyse.

Yol boyunca başıma gelenleri düşünmüşdüm, bu olaylar oldukca yorucuydu, günün sonunda her şeyi unutabilmeyi çok isterdim.

Araba durduğunda ücreti ödeyip indim ve bahçe kapısındaki korumalara kısa bir selam verip içeri girdim.

Neden kapıya koruma koyduklarını anlamıyordum Hiç bir işe yaramıyorlardı zaten, kaç kere saldırıya uğramışdık hepsinde ilk ölen kişiler olmuşdu. Düşüncelerime göz devirip zile bastım.

Kapı çok geçmeden Jimin tarafından açılmışdı, beni gördüğüne şaşırmış gibiydi "ailen ile kalacağını sanıyordum" başımı iki yana salladım "Jungkook'un yanında olmak istedim" başını sallayıp kenara çekildiğinde içeri girdim.

Salona geçtiğimde sadece Yoongi'nin olduğunu görmüşdüm, diğerleri büyük ihtimal odalarına dağılmışdı, hepimiz yorulmuşduk.

Jimin yanımdan geçip üst katta yöneldiğinde bir süre olduğum yerde kalıp ardından salona geçtim. Kanepede oturmuş ve kafasını geri atmışdı, gözleri kapalıydı hatta belkide uyuyordu.

Yavaş adımlarla ilerleyip yanına oturduğumda başını yana eğmiş ve gözlerini açmışdı "gelmeyeceğini sanıyordum" dediğinde sadece omuz silkdim "diğerleri nerde?"

Saçlarını karıştırıp doğruldu "her kes odasına dağıldı dinlenmeye ihtiyaçları var" dediğinde burukca gülümsedim "seninde dinlenmeye ihtiyacın var"

"Birlikte dinlenelim" dediğini anlamayarak kaşlarımı çatdığımda kanepede uzanır pozisyona gelip kollarını açmışdı.

Bir kaç saniye bekleyip ardından kolları arasına girip sırtımı göğsüne yasladım kollarını karnımın üzerinde berleştirip beni iyice kendine çekmiş ve alnını omzuma yaslamışdı.

"Ne olursa-olsun yalnız değilsin, ben daima arkanda olacağım, bunu sakın unutma"

Step Brother / 𝐽𝐽𝐾-𝐾𝐽𝑁Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin