Yüzüme vuran hafif rüzgar ürpermeme neden olurken yoganı iyice üstüme çektim, nerden geliyordu bu rüzgar?Üşümem geçmeyince gözlerimi hafif aralayıp etrafa bakındım, ben en son salonda uyumamış mıydım?
Beyaz renkler ile döşenmiş odaya bakıp ardından açık olan balkon kapısına baktım, hava daha tam aydınlanmamışdı, hafif bir rüzgar vardı.
Yorganı üstümden itip ayağa kalkdım ve balkona doğru ilerledim, dışarıda gördüğüm beden ile derin bir nefes alıp kollarımı birleştirdim ve kapıya yaslandım.
"Neden uyandın?" bana bakmadan konuştuğunda bir kaç adım atıp yanına ilerledim ve ellerimi balkonun demirlerine yasladım. "Bilmiyorum"
"Ailen ile nasıl geçti?"
"Fena değil"
Aramızda geçen kısa konuşmanın ardından ortam sessizliğe gömülmüşdü, güneş daha yeni doğmaya başlıyordu, bu manzara kesinlikle izlemeye değerdi. Bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde ciddi bir şekilde dışarıyı izlediğini görmüşdüm. Bir şeyler düşünüyor gibiydi.
"Neden öyle bakıyorsun?" dediği ile kendime gelip hemen önüme dönmüşdüm, neden bakıyordum ki! "Dalmışım" dedim başka yalan bulamayarak, başını sallayıp yaslandığı yerden ayrıldı. "Jisoo ile konuşdun mu?" başımı iki yana salladım, aramışdım ama telefonu kapalıydı, zaten kapısını açmıyordu.
"Aradım ama açmadı" derin bir nefes alıp başını salladı "zor olmalı" evet zordu, kendimi onun yerinde hayal edince bile kötü hissediyordum, Jinyoung benim içinde değerliydi ama o ikisi nerdeyse on yıldır tanışıyordu.
Esen rüzgar açık kollarıma vurduğunda titremişdim "hava soğuk içeri gir hadi" yavaş adımlarla balkondan çıkıp yatağa oturdum "daha erken biraz uyu" balkonun kapısını kapatırken konuşmuş ve yanıma gelip oturmuşdu.
"Uyumak istemiyorum" sessiz kaldığında başımı omzuna yasladım, anında kolunu omzuma atıp beni kendine çekmişdi. Bakışlarım yatağın karşısındaki aynayı bulduğunda ikimizin görüntüsünü izledim bir süre.
Başım göğsündeydi onun ise kolları beni sarmalamışdı çenesini başıma yaslamışdı. Diyah saçları gözlerinin önüne dökülüyordu.
"Sarhoş olduğun geceyi hatırlıyor musun?" kollarını benden çekip uzaklaştığında bakışlarımı yüzüne çevirdim, hatırlamıyordum ve açıkcası hatırkamak istediğimden de emin değildim büyük ihtimal çok fazla saçmalamışdım.
Başımı dürüstce iki yana salladığımda yüzünde gülümseme oluşmuşdu, kim bilir ne yapmışdım da bana gülüyordu. "O zaman yaptığın ilanı aşkı da hatırlamıyorsun?"
Dediğinde gözlerimi kocaman açıp ayağa kalkdım "bu doğru değil, ben böyle bir şey yapmam!" dedim cırlayarak ama açıkcası pek emin değildim, yapmışda olabilirdim, ondan etkilendiğim gibi bir gerçek vardı ama ilanı aşk edecek kadar da değildi.
"Hatırlamıyorsan bu benim suçum değil, ayrıca az kalsın beni yatağa atıyordun kendimi zor kurtardım" dediğinde yanaklarımın yandığını hissetdim, kesinlikle rezil olmuşdum "sana inanamıyorum" dedim yalan söyleyerek. Gülüp yatakdan kalkmış ve yanıma gelmişdi.
"İnanmaman yaptıklarını hafızamdan silmiyor" keyifle konuşmasına karşı gözlerimi devirip kapıya doğru ilerledim, burda daha fazla kalırsam iyi şeyler olmayacakdı, duyacağım şeylere hazır değildim.
Tam kapıyı açacağım sırada elini kapıya yaslayıp engel olmuşdu. "Ne yapıyorsun" ona bakmadan konuşduğumda elini çeneme koyup yüzüne bakmamı sağlamışdı. "Utandığını söyleme bana, o gece hiçte utangaç değildin"
Bir adım atıp aramızdaki mesafeyi azaltdığında geri gitmeye çalışmış ama sırtıma değen soğuk duvar buna engel olmuşdu. "Benden kaçıyor musun?" yüzüme eğilirken konuşduğunda başımı salladım, neden kaçayım ki? Sadece konuşmak istemiyorum.
"Kaçmıyorum, Jungkook'a bakacağım" dedim aklıma gelen ilk şeyi söyleyerek "Jungkook uyuyor, kalkdığımda bakmışdım" derin bir nefes alıp bir şeyler uydurmaya çalışdım ama açıkcası yüzüme vuran nefesi bana hiç yardımcı olmuyordu.
Kapının kilit sesini duyduğumda kaşlarım çatılmışdı, o az önce kapıyı mı kilitlemişdi? "Ne yapıyorsun?" iyice yüzüme yaklaşıp başını sola yatırdı "ne yapıyorum?"
Şu an benimle eğlenmeye falan mı çalışıyordu? Yüzü o kadar yakındı ki nefes almak bile zor geliyordu, "istemediğini söyle" söylediği ile kaşlarım çatılırken anlamaz bir şekilde yüzüne baktım, neden açık açık konuşmuyordu ki? Yoksa benim beynim mi çalışmayı bırakmışdı.
"Beni istemediğini söylersen kapıyı açarım" söylediğine karşı derince yutkundum, beni etkiliyordu ama onunla yakınken doğru düşünemiyordum şu an bunun kararını verebilecek kadar mantıklı karar verebileceğimi sanmıyorum.
Yüzüme vuran nefesi nefes alış verişimi hızlandırırken elimi omzuna koydum, şu an iki seçeneğim vardı ve hangisini seçersem geri dönüşü olmayacakdı, yine de ondan etkilenen tarafım yani kalbim beynimi geri plana atıyordu.
Bir kaç saniye yüzünü inceleyip ardından aramızdaki mesafeyi kapatdım ve dudaklarımızı birleştirdim, elleri anında belimi bulurken kollarımı boynuna doladım.
Sonrasında ne hissedeceğim ile ilgili hiç bir fikrim yoktu şu an tek istediğim onun kollarında olmakdı
Üç bölüm sonra final en azından bir vote atın :(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Step Brother / 𝐽𝐽𝐾-𝐾𝐽𝑁
Diversoskim Jennie hiç beklemediği bir anda karşılaştığı üvey kardeşi ile alt üst olmuştu 'Karşımdaki kırmızı ışık beni işaret etdiğinde gözlerimi kapatdım, gelen silah sesinin ardından belimde hissetdiğim kollar gözlerimi açmama neden olmuşdur. Jungkook z...