Tabletimden Titanik izliyor ve abur cubur tıkanıyordum ki aşağıdan duyduğum sesle filmi durdurdum, kulaklıklarımı çıkarttım ve konuşmalara kulak kesildim.
Babam gelmişti.
Merdivenlere yaklaştım ama ses yapmaktan korkarak birkaç adım kala durdum.
"Hâlâ gelmedi değil mi?"
"Yok, Mustafa. Nerede bu kız?"
Hemen yukardaydım.
"Ben bulacağım onu, Hasibe Hanım... Öyle ya da böyle bulacağım."
Acaba şimdi gayet normal bir şekilde aşağı insem ne olurdu. Anneannemin yanında beni zorlarsa anneannem babamı kelimenin tam anlamıyla terlikle kovalayabilirdi ama o terliği ben de yiyebilirdim.
En iyisi anneannem evden çıktığında parka gitmek ve biraz oyalandıktan sonra normal bir şekilde gelmekti. Daha fazla anneannemleri endişelendirmek istemezdim.
"Hele bir bulma!" dedi anneannem sitemle.
"Hele bir kılına zarar gelmiş olsun... Bu sefer Mehmet'i durdurursam ne olayım?"
Mehmet dayımdı ve askerdi. Dayımla babamın arasının iyi olmadığını biliyordum, ben annemle boşandıkları için olduğunu düşünüyordum ama şimdi sebebini daha iyi anlayabiliyordum.
"Hasibe Hanım..!" dedi babam sıkıntılı bir nefes vererek.
"Bala benim kızım, canım... Ona bir zarar gelmemesini herkesten önce ben isterim."
"O zaman ona göre davran!" dedi anneannem tersçe.
"Torunumu bulmadan da bir daha bu kapıyı çalma. Hatta mümkünse hiç çalma."
Babamın derin bir nefes daha aldığını işittim.
"İyi günler Hasibe Hanım!"
Babamın ardından kapı sesini de duyduğumda gittiğine emin olmuştum.
"Neredesin yavrumun yavrusu?"
Anneannemin titrek sesini duyduğumda kalbimin teklediğini, pişmanlıkla kasıldığını hissettim. Babama derken anneanneme de yapmıştım.
Ancak şimdi inersem anneannem daha çok kırılırdı. Anneannemin bir yere gitmesini bekleyecek ve gayet normal bir şekilde kapıdan girecektim.
Bugün bir yere çıkmasa bile en geç yarın sabah yürüyüşe çıktığında çıkardım evden.
Bir süre daha öylece durduktan sonra Titanik izlemeye devam ettim.
*
Anneannem markete, büyükbabam camiye gitmişti ve ben de hızlıca üzerimi giyinerek çıkmıştım evden.
Her şey planladığım gibi olacaktı. Parkta biraz daha oyalanacak ve anneannemin evde olduğundan emin olduktan sonra eve dönecektim.
Derin sıkıntılı bir nefes verdim. Umarım bu babam için yeterli bir uyarı olurdu. Gerektiğinde ortadan kaybolacağımı bilmeliydi.
Artık eve dönmeye karar verdiğimde günlerdir açmadığım telefonumu da açtım.
Babamın artık bilmesinin bir anlamı yoktu.
Anneannemin az da olsa gönlünü alabilmek için pastaneye girdim. Triliçeye bayılırdı.
Aldığım triliçelerle birlikte çıktığımda önümde beyaz bir araba durdu. Camları filmli ve oldukça eski bir modeldi. Ne diyorlardı bunlara? Şahin mi? Gerçi olmayabilirdi de. Arabalar hakkındaki bilgim sıfırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Metresin Kızı
Teen FictionKumral olan "Metresin kızı değil misin?" dediğinde donup kalmıştım. Küçük çocuklardan duymak başkaydı, aklı başında insanlardan duymak başkaydı. Arkamdan konuşmaları bir yere kadar tamamdı, korkak işiydi de yüzüme söyleyecek haddi, cesareti nereden...