39.Bölüm

11.8K 1.1K 91
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalar...

*

"Bugün gelmeden babamın yanına uğradım." dedi Miraç ben son tabağı da kendi önüme koyup masaya otururken.

Feride'yle kısa bir an bakıştık istemsizce.

"Bir şey mi oldu?" diye sordum neden böyle bir şeyi söylediğine anlam veremeyerek.

Gözü benden ziyade Feride'deyken başını salladı aşağı yukarı ve bana döndü.

"Keşke beni arasaydın. Elinizde kostümlerle gelmişsiniz buraya kadar. Gelir alırdım, gelemesem birini yollardım."

Elimde poşetlerle eve kadar gelmeyeceğimi biliyordu. Ahmet amcaya yalan atmak kolaydı da Miraç'a atmak pek de kolay değildi.

"Kostümler nerede? Umarım çok değillerdir."

Feride'nin yutkunduğunu görmesem de çok net bir şekilde duyabilmiştim. 

İkimiz de ağzımızı açmadığımızda Miraç kardeşindeki bakışlarını doğrudan bana çevirdi.

"Tiyatro kulübündeki herkesi tanıyorum ve aralarında Deniz diye biri olmadığına eminim. Yoksa yanlış mıyım sevgiliyim?"

Yalan söylememem için uyarıcı bir bakış attığı için bir şeyler de sallayamamıştım ki ortada kostüm falan da yoktu. 

Bunun üzerine kardeşine döndü.

"Ben de düşündüm ki bu Deniz karımın değil, kardeşimin arkadaşıdır... Yanlış mıyım abim?"

"Iı!" derken başını da iki yana sallamıştı Feride mecburen. Bakışları tabağındaki çorbadaydı. Miraç da bana dönmüştü bir kez daha.

"Sen geldiğinde evde miydi Deniz?" dedi çocuğun ismini vurgulayarak. Feride neredeyse yerin dibine falan girecekti.

"Aynı anda girdik gibi..." dedim çok da yalan olmaması için.

Miraç başını aşağı yukarı salladı.

"Anladım, evdeydi." Ben öyle bir şey dememiştim aslında ama neyse...

Arda'nın "Artık mantı alabilir miyim, Bala abla?" diye araya girmesiyle ona döndüm ben de mecburen. Babası hep katı şeyler yememesi gerektiğini ve bir kepçe dahi olsa önce çorba içmesi gerektiğini söylediği için önden çorba içmeyi kabul etmek zorunda kalmıştı. 

"Tabii..." dedim ve hem çorba kasesini hem de altındaki servis tabağını alarak kalktım. Hemen dibimizdeki ocağın üstünden mantıyı ve sosunu koyduktan sonra geri Arda'nın önüne koymuştum tabağını. 

"Afiyet olsun..." da derken Miraç ve Feride'yi süzüyordum. Miraç kardeşinin üzerinde psikolojik baskı uygulayarak gözünü bir saniye kırpmadan ona bakıyordu. 

"Madem yolu da öğrenmiş bir de ben varken gelsin!" dedi ve sonra da hiçbir şey olmamış gibi çorbasını içmeye döndü. 

Feride itiraz edecek gibi olduysa da bir tarafları yememiş olacak ki sessizce o da çorbasına dönmüştü. 

Ben de daha fazla bu tuhaf ortamda kalmamak için hızlıca çorbamı içmeye girişmiştim.

"Bir tabak daha alabilir miyim, Bala abla?"

Sanırım Arda gerçekten mantıyı seviyordu.

"Tabii ki..." dedim gülerek. Tam yapsam da zaten bu sabah simit yemiştim ve bu sebeple az karbonhidrat almam gerekiyordu benimki yerine biraz daha yiyebilirdi.

Metresin KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin