25.Bölüm

17.1K 1.3K 204
                                    

Şu ana kadar bir miktar monoton gittiğimizin farkındayım ancak emin olun gerekliydi ve şu bölümün sonlarından itibaren yavaş yavaş canlanmaya başlıycaz. Buraya kadar sabırla gelen herkese teşekkür ederim.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalar...

*

Mehmet, doktor bir arkadaşıyla birlikte gelmiş ve Mustafa'nın yarasına baktırtmıştı. Ona kalırsa bunu hak etmiyordu ancak adama bir şey olması demek kardeşinin başına bela olması demekti.

Begüm göğsünde hâlâ yaşlarını akıtırken hem adamı öldürmemek hem de kardeşine 'Ben demiştim!' dememek için zor duruyordu.

Bıçak Mustafa'nın da dediği gibi neyse ki boşluğuna gelmişti.

"Hadi eve git sen artık..." dedi. Kardeşinin bu adamla aynı oksijeni solumasına bile tahammülü yoktu artık.

"Uyandığını görmeden olmaz!" dedi Begüm başını itiraz ederek iki yana sallarken.

Mustafa'yla ilgilenen arkadaşına kısa bir bakış attıktan sonra kendisiyle birlikte Begüm'ü de kaldırarak içeri sürükledi peşi sıra.

"Begüm!" derken zaten hasta kalbini bugün yeterince yormuş olan kardeşine sesini yükseltmemek için kendini tutmak zorunda kalmıştı.

"O adam senin yüzünü bir daha hiçbir şekilde görmeyecek!" dedi ve bundan oldukça da emindi kardeşinin karnındaki yeğenini bilmeden.

"Uyanmasını falan da beklemeyeceksin! İyi dedi işte Tarık!" dedi azarlarcasına da.

 "Büşra annemleri oyalamaktan bir hâl olmuş, beni arayıp duruyor. Ben uyanana kadar buradayım. Sen de Büşra'nın yanına gidiyorsun hemen!" 

Begüm ağlamaktan akan burnunu çekti.

"Ama ya bir şey olursa?"

"Gebersin it!" dedi Mehmet anlık bir sinirle ama ardından başını iki yana salladı.

"Ama senin başın yanacak! Adamı niye bıçaklarsın ki?" diye homurdandı ardından. Şimdi tam anlamıyla iyileşmeden adamdan sinirini de çıkaramazdı ve bu daha da sinirlenmesine neden oluyordu.

"Yaklaşma dedim, yaklaştı!" dedi Begüm bir kez daha burnunu çekerek.

"Zaten kendimde değildim!" diyerek kardeşine kendini açıklamak istediğinde Mehmet, kardeşini göğsüne çekmiş ve başının üzerinden öpmüştü.

"Hadi sen git, söz veriyorum ona bir şey olmasına izin vermeyeceğim. Hem Büşra da merak ediyor seni..."

Begüm en nihayetinde kabullenerek başını salladı aşağı yukarı.

"Haber ver bana!"

Mehmet'in hoşuna gitmese de gitmesi için başını salladı aşağı yukarı. 

Kardeşine binanın çıkış kapısına kadar eşlik etmiş ve hatta gözden kaybolana kadar da orada dikilip izlemişti Begüm'ü.

*

Gözlerime inanamıyordum. Hilal kesinlikle annemden sonra dünyadaki en güzel kadın falandı.

Tek ve uzun kollu, mini yeşil elbise ona acayip yakışmıştı. Özenle dalgalandırdığım ve saçının bir kısmını arkada birleştirip ördüğüm saçları da mükemmel bir şekilde sırtından aşağı dağılıyordu.

 Özenle dalgalandırdığım ve saçının bir kısmını arkada birleştirip ördüğüm saçları da mükemmel bir şekilde sırtından aşağı dağılıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Metresin KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin