29.Bölüm

13.5K 1.3K 70
                                    

Bazı şanssızlıklar silsilesi yüzünden bölümü iki kere yazdım gibi bir şey oldu.

Bir ara yetiştiremeyeceğim diye de korkmuştum ama çok azıcık kısa olsa da yetiştirdim.

Bu bölümlük kusura bakmayın lütfen. Okul, dershane, sınav hazırlığı derken ancak bu kadar oldu.

Umarım beğenirsiniz.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Haftaya görüşürüz

İyi okumalar...

*

"Git bak boşaltmışlar mı?" derken volta atmayı kesmiş ve Ali'nin biraz öncesine kadar bacaklarını tutan adama dönmüştü.

Adam hızla dışarı ilerlerken hemen arkamızda bir adam ve önümüzde de volta atan Kemal kalmıştı bizim dışımızda.

"İyi misin?" dedim dudak oynatarak, gözüm ise açık renk pantolonundaki kan izinde dolanıyordu. Bacağının büyük bir kısmı kanla kaplıydı. Yüzünü de sağlam dağıtmışlardı ve eli yüzü de kan içindeydi. Karnına attığı yumruklar da vardı ancak buradan bakınca karnının ne durumda olduğunu göremiyordum.

Şu an gerçekten çok berbat görünüyordu.

"İyiyim." dedi hafifçe gülümseyerek ancak canı acımış olacak ki anında ifadesini düzeltmişti.

"Abini çok mu merak ettin prenses?" dedi Kemal pis dişlerini göstere göstere gülümseyerek ve bana ilerledi.

Kemal'in bize yaklaşmasıyla kalan adam da Ali'nin bacaklarını tutmuştu tekrar. 

Eli saçlarıma gittiğinde derin bir nefes aldım.

"Abin bize mallarımızın yerini söylediğinde gidebilir ama seni biraz daha misafir edeceğiz ve bu sırada da iyi bir ev sahibi olarak misafirimin sıkılmadığından emin olmak isterim..."

"Ben senin can sıkıntını çok güzel alacağım!" dedi Ali dişlerinin arasından sertçe.

"Eli kolu bağlı adamdan bile korkup, adamına tutturuyorsun ve sonra erkeğim deyip geziyorsun! Hiçbir ilgisi olmayan bir kızı tutmandan bahsetmiyorum bile!"

"Ama komiser!" dedi yalancı bir sitemle Kemal, Ali'ye dönerek.

"Böyle olmuyor. Kardeşinle konuşuyorum. Bak o ne kadar saygılı. Biz konuşurken hiç araya giriyor mu?"

Buna gülmemem gerekiyordu ama sinirlerim bozulmuştu ve gülmeme engel olamamıştım. Benim ağzımdan çıkan minik kahkahayla üçünün de bakışları bana dönerken gülmemek için çabalıyordum. 

Ağzımdan daha büyük bir kahkaha kaçtığında gülmemek için dudağımı ısırmak zorunda kalmıştım.

"Pardon!" dedim en sonunda gülmemi durdurabildiğimde ve bana şaşkınlıkla bakan Ali ve Kemal'e döndüm.

"Devam edin lütfen!"

Ali'nin içinden bana küfür ettiğine yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım. 

"Dilsiz de-" Sözünü tamamlayamamasının sebebi biraz önce gönderdiği adamın geri dönmesiydi.

"Yarısını yüklemişler abi!"

"Söyle daha hızlı olsunlar!" dedi tersçe. Demek o mallar için hâlâ buradaydık.

Adamın tekrar kapıya hareketlendiği sırada irkilmeme sebep olacak bir el silah sesi geldi. Ardından silah sesleri birbirini kovalamaya başlamış ve alenen bir çatışma çıkmıştı.

Metresin KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin