Umarım dünki TYT sınavınız iyi geçmiştir ve bugün ki AYT sınavınız da iyi geçer.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
İyi okumalar...
*
"Bugün ben bulaşıkları halletsem olur mu?" dedim Engin'e dönerek.
Bulaşıklar sırayla yıkanıyordu ve bugün Engin'in günüydü.
Engin şaşkınlıkla bana baktı.
"Genellikle tam tersi benim yerime bulaşıkları yıkar mısın denir." dedi gülerek.
Ben de gülmek için kendimi zorladım.
"İnsanlarla hiç muhatap olasım yok..." dediğimde Egemen'in elini omzumda hissettim.
"İyi misin?"
Başımla onayladım Egemen'i ve tekrar Engin'e döndüm.
"Olur mu?"
"Bu kadar istiyorsan, tamam. Canıma minnet." dedi Engin ellerini ben bilmem dercesine de kaldırarak.
"Teşekkür ederim..." dedim samimi bir şekilde gülümseyerek.
Bu sırada da kafeye gelmiştik.
Ben doğrudan saçlarımı toplamış, bir önlük giymiş ve eldivenleri de takarak arkada birikmiş bulaşıkları yıkamaya girişmiştim.
Ben yıkıyordum ve yerine sürekli yenileri geliyordu. Hâlâ ağrım da vardı.
Tam bitirdim derken Gökçe bir dolu bulaşık daha getirmişti.
Bulaşıklara bakarken ağrıya daha fazla katlanamamış ve gözümden bir damla yaş düşmüştü.
Yere çökerken sırtımı duvara verdim ve bacaklarımı kendime çektim.
Eldivenleri çıkarttım ve bir elim ağrının geçmesi için karnımı bulurken, diğer elim cebimden telefonumu çıkardı.
Buğulu gözlerimle zar zor teyzemin numarasını bulurken üzerine bastım.
Beni çok bekletmeden telefon açıldı.
"Bebeğim, n'aber?"
Teyzemin, annemin aynısı olan her zamanki enerjik sesini duyduğumda buğulanan gözlerimden bir damla düştü.
Sesleri aynıydı ama annemin sesinin yumuşaklığı teyzemde yoktu.
Ağzımdan kaçan hıçkırığa engel olamadım.
Zar zor "Teyze..." demeyi başardığımda teyzemin endişeli sesi doldu kulaklarıma.
"Laden! İyi misin bir tanem?"
İç çekişlerim arasında "Sana ihtiyacım var..." demeyi ancak becerebildim.
"Lütfen buraya gel!"
Başka bir şey demeden telefonu da kapattım ve tekrar cebime koydum.
Bir süre daha öylece ağrının geçmesini dileyerek oturdum.
Ağrı biraz dinmişti ki duyduğum ayak sesleriyle ayaklandım ve gözümdeki yaşları sildim hızla.
Eldivenleri elime geçirir geçirmez Gökçe bir dolu bulaşık daha getirdi.
Bir süre Gökçe'nin arkasından baktıktan sonra derin bir nefes aldım ve tekrar bulaşıklara giriştim.
Kapatana kadar da bulaşıklarla uğraşmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Metresin Kızı
Teen FictionKumral olan "Metresin kızı değil misin?" dediğinde donup kalmıştım. Küçük çocuklardan duymak başkaydı, aklı başında insanlardan duymak başkaydı. Arkamdan konuşmaları bir yere kadar tamamdı, korkak işiydi de yüzüme söyleyecek haddi, cesareti nereden...