Herkese günaydın... Hayatımda ilk defa oy kullanıcam ve bu bir tık garip. Hep annem ve babam oy kullanmaya giderken evde kalırdım, şimdi ben de onlarla gidicem.
Sanırım gerçekten büyüyorum ve bu arada sadece gelişmek anlamında değil, fiziksel olarak da büyüyorum. Yine uzamışım ve yeter artık, bir dur artık.
Neyse oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın.
İyi okumalar....
Aşağıdan duyduğum sesler evden sıvışmak için geç kaldığımı söylüyordu.
"Bala'm..." dedi babam. Beni gördüğünde telefonuyla ilgilenmeyi bırakmış ve ilgisini tamamen bana vermişti.
Beni hazırlanmış bir halde bulmayı beklemiyor olacak ki baştan aşağı şöyle bir süzmüştü.
Yırtık bol paça bir kot pantolon ile beyaz crop bir tişört giymiştim.
"Hayırdır?" dedi ardından.
"Sahaf gezeceğim biraz." dedim aklıma gelen ilk yalanı söyleyerek.
Serkan ısrarla Deniz aracılığıyla benimle konuşmak istediğini, eğer eve gitmezsem buraya geleceğini söylemişti.
"İyi kahvaltıdan sonra işe geçmeden ben bırakırım seni..."
Şüphelenmemesi için başımla onayladım ve çantamı vestiyere astım.
Beraber bahçeye çıktığımızda masa halihazırda kuruluydu.
"Amca salatalıkları ben doğradım!" diyordu Elif gereksiz bir neşeyle.
Beklentiyle de Can'a bakıyordu. Can, Elif'in yanağını öptü.
"Ellerine sağlık, prensesim..."
Elif çocuklara özgü bir şekilde gülerken "Yesene!" dedi Can'a.
Sanki o doğrayınca salatalığın tadı değişiyordu.
Can gülümserken uzanıp bir salatalık attı ağzına.
Ardından da abartılı bir tavırla "Çok güzel..." dedi.
Babamla masaya oturduğumuzda Hilal ve Ali de gelmişti. En son Selma da ekmek sepetiyle geldi.
Sırf oyalanmak için bir bardak çay aldım. Kahvaltı etmek gibi bir niyetim yoktu.
"Bala bak!" dedi Elif bana kafasını uzatarak. Kafasını!
İki taraftan saçlarının birer tutamını tutturduğu vişneli tokaların Arda'nın hediyesi olduğunu tahmin etmek çok da zor değildi.
"Arda almış bana. Güzel mi?"
"Normal düz toka işte kızım. Başka tokan mı yok senin?" dedi Ali hoşnutsuzlukla. Yanağındaki iz kabuk bağlamış ve hepten belirginleşmişti. Ellerime sağlıktı.
"Annem hep ne der? Hediye değil alan kişi önemli. Tokam var ama Arda'nın aldığı tokam yok bundan başka." dedi Elif de bilmiş bilmiş.
Ve sonra tekrar bana döndü.
"Güzel mi Bala?"
"Çok güzelmiş..." dedim gülümseyerek ve babamın bakışlarını üzerimde hissederek göstermelik bir iki lokma attım ağzıma.
Babam da en nihayetinde kahvaltısını bitirebildiğinde evden çıkmıştık. Babam beni Kızılay'da bıraktığında hem Serkan'ın evine gitmeye üşenmiş hem de böylesinin daha iyi olacağını düşünerek onu buraya çağırmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Metresin Kızı
Teen FictionKumral olan "Metresin kızı değil misin?" dediğinde donup kalmıştım. Küçük çocuklardan duymak başkaydı, aklı başında insanlardan duymak başkaydı. Arkamdan konuşmaları bir yere kadar tamamdı, korkak işiydi de yüzüme söyleyecek haddi, cesareti nereden...