33.Bölüm

13K 1.2K 56
                                    

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

İyi okumalar...

*

Son bulaşığı da makineye yerleştirmiş ve dolan makineyi de çalıştırmıştım. Demlenen çayı da bardaklarımıza doldurmuş ve küçük bir tepsiye koyarak içeri ilerlemiştim. Salona girdiğimde doğrudan ensesini, yorgunlukla ovuşturan Miraç'ı görmüştüm ve bu içimde bir yerlerin sızlamasına sebep olmuştu.

Babam sırf sinirini almak için her zamankinden daha çok iş veriyordu. Hatta öyle ki o gün bunu söylerken ciddi olduğunu düşünmemiştim ancak üç gün art arda nöbet yazmıştı.

Tepsiyi sehpaya bıraktığımda doğrulmuş ve bileğimden yakalayarak kendisine çekmişti beni. Avuç içime öpücük bıraktığı sırada kendimi doğrudan kucağına bırakmıştım ve anında kollarını belime sarmıştı.

"Ellerine sağlık yavrum..." Gülümserken ellerim omuzlarına çıkmış ve hafif hafif sıkmaya, masaj yapmaya başlamıştım bir yandan da.

O kadar çalışmaya rağmen sabahları kahvaltıyı Miraç hazırlıyor ve sofrayı da o topluyordu. Miraç'tan önce uyansam da yoga, duş, kıyafet seçme, saç, makyajdı derken çoğu sabah geç bile kalıyordum. 

Haliyle akşamları hem Miraç'tan önce geldiğim hem de yorgun olduğu için akşam yemeklerini de ben hazırlayıp topluyordum.

"Yarın evde misin?" diye sorduğunda omuzlarına masaj yapan ellerim istemsizce duraksamıştı.

"Evet, çiçekleri ekeceğim."

Dudakları boynuma değdiğinde huylanarak kolçağın izin verdiğince geriye kaçtım. 

Miraç da üzerime eğilmiş ve dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı. Eli de tişörtümden içeri girmiş ve belimi okşamaya başlamıştı. Bu anı Arda'nın uyanıp bölmesini bile beklerdim ancak bu saatte kapının çalınarak bölünmesini asla beklemiyordum.

"Açmayalım..!" dedim huysuzca Miraç duraksadığında.

"Işıklar yanıyor yavrum, ayıp olur." derken beni de kucağından yana indirmişti.

Sinirli bir soluk verirken Miraç koltuktan kalkmış ve kapıya ilerlemişti bile.

Saat 22.30 sayılırdı. Bu saatte kim gelirdi ki?

Çok geçmeden Miraç'ın peşinden içeri giren Ali'yi görmüş ve göz devirmiştim. Tabii ki Ali'ydi. Miraç'ın nöbette olmadığı akşamlarda sık sık geliyordu ne yazık ki.

"Sana gelmedim!" dedi bakışlarımdan olsa gerek hoşnutsuzca.

Bir kez daha göz devirdim.

"Yeni evli çiftlerin evine çat kapı gelinmeyeceğini kimse söylemedi mi sana?"

Miraç bana onaylamazcasına bakarken pek de onu umursayamadım çünkü tam da istediğim gibi şüpheye düşmüş ve hatta gözleri ikimizi ve hatta salonu da şöyle bir taramıştı. Eğer bir saat kadar sonra gelmiş olsa salonu dağınık bulabilirdi.

"Burada kalmam için teşvik etme beni!" derken ki asıl korkunçluğu bunu gerçekten yapabilecek potansiyelinin olmasıydı.

Alay ve samimiyetsiz bir gülümsemeyle "Aramızda da yatmak ister misin?" demekten geri kalmadım yine de.

Bana yalnızca ters ters bakmış ve Miraç'ın yanıma oturacağını hissetmiş olacak ki kendisi ondan önce davranmıştı.

"Evlendik farkındaysan!" dedi Miraç, Ali'ye 'Yok artık!' dercesine ve yandaki ikili koltuğa oturmak zorunda kaldı.

Metresin KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin