34

1.1K 153 74
                                    

Hayatında ikinci kez bu kadar kötü hissediyordu Sky. Ne yapacaktı?

Koşarak mezarlığa geldiğinde gece karanlık olmasından dolayı annesinin mezarını bulması uzun sürmüştü.

Mezarın başına geldiğinde yerde kanlar içinde yatan babasını gördüğünde gözündeki yaşlara engel olamamıştı. Yanına gidip nabzı atıyor mu diye kontrol ederken çok çaresiz hissediyordu.

Babası ölmüştü.

Annesinin mezarına oturdu, kaç saat beklediğini kendiside bilmiyordu. Sonunda ağlaması dindiğinde telefonunu çıkartmış ve SBMV'den bir ekip istemişti.

Ekip geldiğinde Sky dönük gözler ile onlara bakıyordu.

"Bu mezarın yanını kazın ve aynısından yapın, sonra da gömün."
Ruhsuz bir şekilde konuştuğunda ekip işine başlamıştı. Sky onları izlerken dayanamayacağını hissetmiş ve eve yürümeye başlamıştı.

Eve girdiğinde çökmüş hissediyordu.
Hiçbir şey yapmadan koltuğa oturup ağlamaya başlamıştı. Bob evde değildi, kimseyi aramak istemiyordu.

Sehpanın üzerinde çalan telefona baktığında Chris arıyordu. Açmadı.

Chris tekrar aradığında Sky derin bir nefes alarak telefonu açmıştı.

"Naber Min? Sanırım çok müsait değilsin ama sorayım dedim." Chris yaklaşık bir hafta önce iyileşmişti ki zaten çok bir şeyi yoktu, Sky üç gün onun evinde kalmış ve gerçekten Chris'ten duygusal anlamda etkilenmeye başlamıştı. Kabul etmek istemese bile olan buydu.

"İyi Chris."

"Sesin iyi gelmiyor, nerdesin sen?"

"Hastayım biraz ondan." Sky tabiki yalana başvurmuştu, başka ne diyebilirdi ki?

"Nerdesin Seungmin?"

"Evdeyim ama-"

"Geliyorum." Chris, Seungmin'in itiraz etmesine izin vermeden telefonu kapatmış ve zaten hazır olduğundan hızlı bir şekilde arabasına binmişti.

On beş dakikalık bir yolculuk içerisinde Seungmin'in evine gelmişti. Kapıyı çalarken içinde kötü bir his vardı.

Seungmin kapıyı açtığında Chris'e asla bakmadan direkt arkasını dönmüş ve içeri girmişti. Chris arkasından girerken onu bu denli kötü hissettiren şeyi merak ediyordu.

Seungmin bir şey demeden oturduğunda Chris birkaç saniye tereddüt etmiş daha sonra koltukta yanına oturarak onu kendisine çekip sarılmıştı.

Seungmin bununla birlikte tuttuğu gözyaşlarını bırakırken Chris'e daha çok yaklaşmış ve boynuna daha sıkı sarılarak ağlamaya başlamıştı.

Mezarlıkta o kadar ağlayamamıştı ama şimdi hıçkırık sesleri odada yankılanıyordu. Chris ne yapacağını bilemezken saçlarını okşuyor ve sarılıyordu.

Seungmin'in böyle olması onun canını fazlasıyla sıkmıştı.

Uzun bir süre öyle kaldıktan sonra Seungmin'in ağlaması azalmıştı ama kafasını kaldırmamış ve sarılmaya devam etmişti.

"Anlatmak ister misin?" Chris, Seungmin'in yanaklarından tutarak kendinden ayırdığında Seungmin başta kafasını öne eğmiş sonrada Chris'e güvenerek en baştan anlatmaya başlamıştı.

"Ben ailemden şiddet görerek büyüdüm, daha fazla dayanamayacağımı hissettiğimde ise Changbin hyunga geldim. Babası hem bana hemde Jeongin'e sahip çıktı. 11 yaşında onunla birlikte Seul'e geldim ama ailemi yinede çok özlüyordum, kim özlemez ki ailen sonuçta. Eğitim almaya başladım, Changbin'in babası bize özel ders imkanı sağladığı için okula gitmedik, bu süre içerisinde silah kullanmayı ve dövüşmeyi öğrendik. Ama 14 yaşıma geldiğimde ailesizlik çok zoruma gitti, aradım annemi, onlarda çok pişman ama ikisininde sinir problemleri var, yanlarına dönersem yine aynı şeyler olacaktı. Annem ve babamla iletişime girdim, ama onlar Busan'da ben burdaydım." Seungmin konuşurken Chris onu dikkatle izliyordu.

District 9 || Chanmin,HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin