4.Bölüm "Bir dakika kafam karışıyor"

1.1K 54 7
                                    

Bölüm Şarkısı;
Mirkelam- Tavla tavla beni tavla

O gün içtiğimiz intikam yemininden sonra araya haftasonu girdi. Her zamanki gibi evdeydim ve kızların verdiği talimatlara göre, yıllardır giymediğim pileli mini eteğimi pazartesi giymek için ütülüyordum. Grupta alınan ilk karar benim dişil enerjimi yükseltmekti. Ferit Efendinin önce gözüne hitap edecektim.

Halen ara sıra 'ben ne yapıyorum ya?'diye kendime kendimi sorgulasamda aklıma tahtaya asılmış vesikalık fotoğrafım gelince sinirlerim yeniden geriliyordu.

Zaten 3 parmak uzunluğunda olan eteği ütülemek çokta uzun sürmedi. Ele güne karşı ben bunu frikik vermeden nasıl giyecektim bilmiyordum. Ütüyü fişten çekip soğuması için bırakırken, diğer odadan kedim pastelin acıklı miyavlamalarını duydum. Biri derisini yüzüyormuş veya kuyruğunun üzerinden tırla geçişiyormuş gibi miyavlaması beni endişelendirmişti. Koşa koşa bakmaya gittiğimde ortada yine hiçbir şey yoktu. Sadece dış kapıyı açmamı istiyordu. Bu da son günlerdeki yeni huyumuz olmuştu. Eskiden sokağa camdan bile bakmayan kızımız şimdi illa çıkayım diye kıvranıyordu.

"Yok sana dışarı" dedim kızarak.
"Yürü git yaş mamanı ye"

Sanki beni anlıyormuş gibi miyavlaması daha da şiddetlenmişti. İlk başta umursamadan içeri gitsemde bu bağırışlara komşular bir şey der diye de korkuyordum. Kedi beslememi zaten başta yönetici olmak üzere kimse onaylamıyordu. Birde bu kıçını yırtacak kadar bağırınca, ellerine bahane vermiş oluyordu.

"Derdin ne senin ya?" diye sordum yüzüne bakarak.
"Kızım prensesler gibi bakıyorum sana neden dışarı çıkmak istiyorsun?" desemde nafileydi.

Miyav da miyav kafamı şişirince dayanamadım ve açtım kapıyı. Öyle bir depar atışı vardı ki sanki evde eziyet ediyordum. Uzun zamandır bir derdi vardı bunun ama anlayamıyordum. Belki de veterinerine sormalıydım.

Günün geri kalanını yemek pişirerek, birikmiş çamaşırlarımı yıkayarak ve grupta neler oluyor okuyarak geçirdim.
Kızların hepsinin ortak tahmini pazartesi mutlaka Ferit atağa geçecekti. Bu kadar yavaş yaklaşmasına bile şaşırıyorlardı. Fakat yine de pazartesi beyimizden hamle gelmezse, mini mini eteğimle ben onu ziyarete gidecektim hemde lojistik birimine! Abazalar diyarına!

"Seyran, o piç öğlene kadar yanına gelmezse haber ver bize" dedi Selcan.

"Neden? Ne yapacaksınız?"

"Sana kahve alacağız ki yanına giderken elinde bahanen olsun. Kahve sözünü hatırlamış gibi yaparsın"

Gerçekten bu kızlardan korkulurdu. Ulan verdiğim sözü ben bile hatırlamıyordum. Bu kadar keskin zekaya sahip kadınlar, kendilerine gelince nasıl tuzağa düşmüştü halen bilmiyordum. Bu aklıma başka bir şeyi getirdi. Sahi ben Selcan'a geçmişte bu adamla neler yaşadı onu soracaktım.

Gruptan çıkarak özelden Selcan'a yazdım.

"Bebek aklıma takıldı, siz bu züppeyle nasıl tanıştınız?"diye sorarak açtım konuyu. Selcan'ın mesajımı görmesi uzun süremese de hemen cevap yazmaya başlamadı. Çevrimiçiydi ama yazmıyordu bir türlü. En sonda dayanamadım ve yeniden soru işareti koyarak gönderdim.

"Neden sordun durduk yere?" dedi. Tahmin ettiğim gibi konuşmak istemiyordu.

"Sadece merak ettim. Senin durumunda benimkine benzer miydi?"

"Hayır değil" 

Üstelemek istesemde konuşmak istememesine saygı duydum. Demek ki gerçekten halen canı yanıyordu. Tam bir şey demeden WhatsApp'ı kapatacaktım ki yeniden yazmaya başladı.

Playboy Yok Edilmeli!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin