10.Bölüm "Feritzekalılar"

940 52 24
                                    

Bölüm Şarkısı;
Mabel Matiz-Ya bu işler ne?

Üç şey çok kesindi.

Birincisi Ferit'e kolej ceketi çok yakışıyordu. Gerçi bu zamana kadar gâvurun oğlunun üzerinde kötü veya eğreti duran bir şeyde görmemiştim.

İkincisi Esra herşeyi bir şekilde öğreniyordu. Bunu nasıl yaptığı merak konusu olsa da önemli nokta bu değildi. Beni aramıştı, bana Ferit ile birlikte olduğumu bildiğini ima etmişti ve son anda da oraya daha önce beraber gittiklerini vurgulayıp kapatmıştı. Sözlerinde sitem, kızgınlık  yoktu ve bu daha kötü hissetmeme neden olmuştu. Çünkü yaptığım tüm vicdan muhasebelerinde ben hatalı çıkıyordum.

İlk başta kızlara herşeyi nedenleri ile açıklayan bir mesaj atmayı düşündüm. Nasıl hissettiğim ile başlayan bir cümle kurup, sonra bunu neden yaptığım ile bitirebilirdim ama büyük ihtimal kızlar bunu şu şekilde okurdu.

".........Ferit..............ve sonra.................. Ferit .......................................................
Ferit ile ..................................................
.....ve Ferit ile sahilde balık yedim"

Mesajlarımı böyle okuduklarından neredeyse %100 emindim. Bu yüzden tek bir kişiye açıklama yapmayı düşünerek üretim sahasına girmiş ve kalite kontrol bölümüne gidiyordum.

Üretim sahasına belki en son 1 sene önce Bülent bey ile beraber girmiştim. Kalite kontrolde bu hattın sonunda yer alıyordu. Benim bu hatlarda pek işim olmazdı. Devasa üretim bantlarının yanında geçerek ilerliyordum ve kalite kontrol ofisi tam karşımda kalıyordu.

Birkaç ustanın selamını aldım ve kolaylıklar diledim. Gideceğim hedef ile aramda otuz adımlık bir mesafe varken bir şey oldu. Adımlarımı durduran, ayaklarımı yere çivileyen bir şey.

Ferit kalite kontrol ofisinden çıktı.

Saklanma iç güdüm devreye girerek bir üretim bandının arkasına attım kendimi. Sizler gibi bende neler oluyor sorusunun cevabını arıyordum. Önce aklıma iş ile ilgili olabileceği geldi. Sonuçta hepimiz aynı iş yerindeydik ama kötü kokular alan burnum öyle demiyordu.

Ferit benim geldiğimin aksi yönünde ilerledi ve gözden kayboldu. İlk önce hemen dalmak istedim kalite kontrol odasına. Hemen dalmak ve onun burada ne işi olduğunu sormak  ama bu mantıklı olmaz gibime geliyordu. Hem ben niye soruyordum? Esra neden anlatmıyordu?

Biraz zamanın geçmesini bekledim, sağa sola bakındım durdum. Sonra ise son sürat daldım Esra'nın ofisine. İçeri umduğumdan daha küçüktü ve etraf yığınla ürün doluydu. Esra bilgisayara baktığı için ilk olarak görmedi beni. Gözlerinin benimle buluşması biraz zaman aldı.

"Ah Seyran ne işin var burada?" diye gülümseyerek ayağa kalktı.

"Biraz zamanım vardı seninle konuşmak istedim" diye omuz silktim.

"İyi yapmışsın, gel otur şöyle sana çay ısmarlayayım"

Bu kadar sıcak ve sevecan bir karşılama beklemiyordum. Gerçi dün öyle bir telefonda beklemiyordum ondan ama.

"Esra dün olanlar hakkında seninle konuşmak istiyorum"

"Tabi konuşalım bebeğim" dedi ve masanın çekmesinden iki pet bardak çıkarıp, içine sıcak su koydu ve sallama çayları bıraktı içine.

"Bak aslında ben senden daha doğrusu sizden bir şey saklamak-"

"Şeker kullanıyor musun?" diye sözümü kesti. Konuşma hiç ummuğum ciddiyetle başlamamıştı.

"Hayır kullanmıyorum. Yani ben hayatımı insanların gözü önünde yaşamaya alışkın değilim ve siz sürekli müdahale edince-"

"Kuru pasta var yer misin?

Tüm konuşma isteğimi sömürüyordu bu yüzden ikram turunun bitmesini bekledim.

"Seni çok iyi anlıyorum" diye gözlerimin içine baktı. Sanki dudaklarının iki ucunda görünmez kancalar vardı ve istemsizce dudakları yukarı kıvrılıyor gibiydi. Gülüşü hiç silinmiyordu.

"Aslında bakarsan seni alelacele bu oyuna sürükledik ve sen Ferit konusunda çok tecrübesizdin. Her kafadan ses çıkınca da tabi daraldın"

"Evet biraz öyle"

"Birde tabi kızlar biraz Feritzekalı. Seninde bir insan olduğunu ve duyguların olduğunu kavrayamıyorlar"

Beni benden iyi ifade ediyordu ve bu beni dumura uğratıyordu.

"Yinede sizden bir şeyler saklamak istemedim"

"Bütün bunları dün seni aradığım için diyorsun değil mi?" diye sordu.

"Bak Seyran onunla gezebilirsin, buluşabilirsin hatta çıkabilirsin bile. Benim endişenlediğim bu değil"

Devam etmesini beklerken pet bardağımdaki çaydan bir yudum aldım. Plastik bardakta sıcak birşeyler içmekten nefret ederdim ama umruma sallamadım o an.

"Benim korkum kendini kaptırman ve bir şeyleri sana özel zannetmen"

"Anlamadım?"

"Seyran bu çocuğa bir zamanlar hepimiz kendimizi kaptırmışken, seninde bunu yaşaman çok doğal"

"Hayır"dedim ve sandalye de dikleştirdim kendimi.
"Kendimi kaptırdığım felan yok"

"Kabul edelim ki o şerefsiz çok çekici ve üstelik kafasıda çalışıyor. Her genç kızın hayali"

"Benim değil" diye çıkışınca, iç sesim yanıt verme gereği duymuştu bana
'Siktir oradan yalancı'

"Seyran, o sahile bizimle de gitti. O balık ekmeği bizimle de yedi. O espirileri bize de yaptı. Onun için seni özel yapan bir şey yok"

Söyledikleri bu kadar iğneleyiciyken, ses tonu masal okuyormuş gibi sakindi. Kesin ikizler burcuydu bu kız.

"Tekrar söylüyorum böyle düşündüğüm için saklamadım sizden. Sadece bunaldım o kadar, planı bozacak bir şey yapmadım"

"O halde sorun yok bebeğim" dedi ağzına bir un kurabiyesi tıkıştırırken.
"Onunla birşeyler yapman bizi mutlu bile eder. Sen ne yaptığını bildikten sonra"

İkinci plastik kokulu çayımı da bu cümleden sonra yudumladım. Şimdi işin diğer kısmına geçmek istiyordum. Ferit'in burada ne işi vardı? Daha iki dakika önce burada olduğunu bana söyle gereği duymamıştı.

"Peki ya sence nasıl devam etmeliyiz?" diye sordum ve bu gözlerinden bir parıltı seçmesine neden olmuştu.

"İkinci kısma geçelim artık ciddi ciddi takılmaya başlayın. Zaten Ferit'in süresi yıl dönümüne kadarmış"

Uzun zamandır sormak için yanıp tutuştuğum soruyu masaya bırakmanın tam zamanıydı. Vahiy geliyormuş gibi herşeyden haberi olması baştan beri kuşku uyandırıcıydı.

"Sen nereden öğrendin bunları?"

"Sağdan soldan" diye gelişigüzel yanıtladı beni.

"Öyle emin söylüyorsun ki seni görende beş dakika önce Ferit ile konuşmuşsun zanneder" diye ağzımdaki baklayı olduğumu gibi çıkardım.

Esra'nın yüzündeki ifadeyi ilk defa bozmayı başarmıştım ve aşırı gereksiz gülüşü nihayet solmuştu.

"Ne işim olur benim Ferit ile" derken yüzümü okumaya çalışıyordu. Üçüncü şey tam burada kesinleşmişti. Bu hikayede bir şeyler saklayan sadece ben değildim.

Playboy Yok Edilmeli!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin