Bölüm Şarkısı;
Serap Sapaz-Çok tatlısın, güzelsinKızlara herşeyi şu şekilde anlattım;
Ferit'in evinde bir bardak kahve içtik, sonra işte adını hatırlamadığım bir film izledik, birkaç saatte öylece oturduk ve en son beni evime bıraktı.
Fakat nedense bu anlattıklarımı kimse beğenmemişti ve sürekli bu kadar mı gerçekten diye soruyorlardı.
Ee tabi bu kadardı? Ne olacaktı ya?
Durduk yere Ferit'in kuzenin üniversiteler arasında basketbol maçına gidip, birde seyircilerin isteği üzerine beni öpecek miydi yani?
Evet kızlara bunların hiçbirini söylemedim çünkü itiraf ediyorum ki birinin çıkıpta
"Benimde başıma aynısı geldi, Ferit beni de böyle öptü" der diye ödüm kopuyordu. Halen o kısacık, sıcak öpücüğün etkisindeydim ve bana özel kalmasını istiyordum.Yaşadığım ikilemi anlatmanın bir yolu yoktu. Karmakarışık kelimesinin vücut bulmuş haliydim adeta.
"Peki ya Ferit'in koltukları ne renk?"
Söylediklerimden istediği heyecanı alamayan kızlar, en son böyle sormuştu. Bunu öğrenip ne yapacaklardı inanın bilmiyordum. Cevap vermek için elim ekranın üstünde olsa da yazamadım bir an, çünkü hatırlamıyordum. Çok ciddiyim gözümde Ferit'in koltukları canlanmıyordu. Gözlerimi kapattım ve zihnimde görüntülerin belirmesi için zorladım.
Kucağıma eğilip Pastel'e doğru gülümseyen Ferit geldi önce gözümün önüne, sonra zamanı biraz daha ileri sardırıp evine ilk girdiğimde ceketimi almak için omuzlarıma değen eli ve benim bunu red etmem. Koltukta yan yana otururken bana doğru dönüp
"Aramızdaki bu sessizlikten hoşlamadım" demesi ve bunu derken aramızda iki karış mesafenin olması. Sonra statta tezahüratlar karşısında utanışı ve yanağıma değen dudaklar...Allah kahretsin!!!
Aklıma herşey geliyordu ama koltukların rengi gelmiyordu! İyi kötü bir saat oturmuştum ben o evde, nasıl hatrımda kalmazdı ya? Beynim hoşuna giden kısımları filtrelemişti adeta.Cevap isteyen kızları daha fazla bekletmemek için standart bir renk düşündüm. Yani en fazla ne olabilirdi ki? Elektrik mavisi veya titan beyazı olacak hali yoktu ya.
"Lacivert yazdım"
"Seyran neden böylesin ya? Cevapların çok sıkıcı"
Ne yapayım hiçbir şey hatırlamıyorken ancak bu kadar cevap verebiliyordum. Grubumuz artık eskisi kadar aktif değildi zaten lider seçtiğimiz Esra'dan hiç ses çıkmıyordu, adeta inzivaya çekilmişti. Bunun sebebinin benimle geçen son sohbeti ve onu yakalamamdan dolayı olduğunu biliyordum.
Ertesi gün işe giderken bir senelik karbonhidrat diyetimi bozarak simit,açma ve poğaça aldım kendime. Her zaman şikayet ettiğim bir beş kilom vardı ama hamur işi yemeden karnı doymayangillerdendim bende. Gözüm dönüyordu bazen simitin kokusunu alınca.
Masama oturduğumda çantamı bırakarak hemen katımızdaki mutfağa çay almaya gittim. Simitler halen tazeyken o zevke erecektim. Mutfaktaki görevli ablaya selam vererek büyük bir kupa ile aldım çayımı. Canan Karatay hocam beni bugünlük affetsindi.
Masama yeniden vardığımda, üzerindeki yabancı bir cisim hemen dikkatimi çekti. Çayımı bilgisayarımdan uzak bir yere koydum ve ne olduğunu anlayamadığım kare bir kutuyu elime alarak inceledim. Kutuyu tepe taklak edince içinden şıkır şıkır bir ses geldi.
Açılacak yerini bulunca yavaşça kaldırdım kapağını. Beni ilk olarak bir not kağıdı karşıladı ve üzerinde şöyle yazıyordu.
"Küpelerinizi bulamadığım için çok üzgünüm umarım bunları beğenirsiniz"
Mehmet Yılmaz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Playboy Yok Edilmeli!
Chick-LitÇıldırt beni, çıkart beni baştan İsmin neydi yine unuttum telaştan?