...Hızla bebeğinin yanına koşmuş ve hafifçe sarılmıştı. Canı yanmayacak olsa sımsıkı sarılırdı. Fakat uzaktan görüldüğüne göre fazlasıyla yaralıydı.
Felix kendine sarılan adamı Sam sandığı için gözlerini sıkıca kapatmış ve sessizce ağlamaya başlamıştı. Yine ona işkence yapacak sanıyordu.
Hyunjin cebinden bir tel çıkarmış ve Felix'in kelepçeli elini açmıştı. Felix'i kucaklayıp dışarı çıkmıştı.
Felix kendini kucaklayan adama bakmak için gözlerini açmıştı. Uzaktan Sam'e benzeyen adam yakından başka biriydi.
Mavi gözleri değil kahverenginin en koyu tonu gözleri vardı. Boynunda dövme yoktu. Ve saçları da uzun ve mordu.
Felix mor saçlardan Hyunjin olduğunu hatırlamış ve acısını boşverip kollarını Hyunjin'in boynuna dolamış ve daha çok ağlamaya başlamıştı. Ama bu sefer korkudan değil mutluluk ve özlemden dolayı ağlıyordu.
Hyunjin kucağındaki bebeği ile arabaya binmişti. Biner binmez kafasını küçük olanın boyun girintisine koymuş ve kokusunu içine çekerek ağlamaya başlamıştı.
Ne kadar üzerine kan kokusu sinmiş olsa da kendi kokusu kan kokusunu biraz da olsa bastırıyordu.
İki bedende birbirine sarılmış ağlıyordu.
Hyunjin kafasını kaldırıp küçüğü baştan aşağı süzmüştü. Gerçekten mahvolmuştu. Hem fiziken hem de ruhen mahvolmuştu.
"Çok özür dilerim..."
Hyunjin tekrar Felix'e sarılmış ve daha çok ağlamaya başlamıştı.
"Çok geç kaldım... Bu hâle gelmeni engelleyemedim... Seni bu hale getiren o orospu çocuğunu öldürmekten beter edeceğim, sana söz veriyorum meleğim."
Kısa bir süre sonra eve gelmişlerdi.
"Doktoru çağırın, en kısa sürede burada olsun"
Koruma başı ile onaylayınca kucağındaki bebeği ile yürümeye devam etmişti Hyunjin.
Kendi odasına girip Felix'i yatağa bırakmış ve banyoya gidip ilk yardım çantasını alıp gelmişti.
Yüzünde, sırtında, kolunda olan dikiş gerektirmeyen açık yaraları ilaçlı pamukla temizlemiş ve üzerini sarmıştı.
Doktor odaya gelmiş ve konuşmaya başlamıştı.
"Efendim isterseniz kalabilirsiniz."
"Hayır o burada acı çekerken ona öylece bakabileceğimi sanmıyorum. İşiniz bitince aşağı gelin fiyat hakkında konuşalım."
Demiş ve odadan çıkmıştı Hyunjin. Aşağıya inmiş ve koltukta oturan Soyeon'un yanına gidip oturmuştu.
"Anlat."
"Felix'in abisi Minho, lisedeyken yakın arkadaştık."
"Minho ne alaka şuan? "
"Sus ve dinle. Felix'i en son lise 3'te görmüştüm, Sam Felix'i eve getirdiğinde en son gördüğüm haline benzettim ve Minho'yu aradım işte. Benden yardım istedi bende onca yılın hatrına kabul ettim. Ama Felix'i daha yakından görünce bir keresinde sizi şirkette görmüştüm orada ki bir çalışana sorduğumda sevgililer dedi. Seninle de onca çocukluk anılarımız vardı."
"Peki Sam?"
"İyi ki bi' sus dedik anlatıyoruz işte! Sam bir trafik kazası geçirmişti. Kaldırıldığı hastanenin kafeteryasında karşılaştık. Sohbet muhabbet derken arkadaş olduk, ama ben onun o pis işlerini bilmiyordum tabi. Hastanede dedemin yanındaydım, kalp krizi geçirmişti, biliyorsun. Minho Felix'i ona getireceğimi sanıyordu, Sam ona çalıştığımı sanıyordu. Fakat sonuç sana çalışıyorum, arkadaşım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Did you miss your Daddy? | Hyunlix Daddykink ✓
أدب الهواة"Babacığını özledin mi?" ... [TAMAMLANDI] (ciddiye alip okumayin amk.) •Angst değildir. •Yetişkin içerikler barındırmaktadır. (Psikoloji bozacak unsurlar, şiddet, zorla alıkoyma vb...) •TAMAMEN hayran kurgu kitabıdır. •Gerçek kişiler ve olaylarla bi...