...Minho arabaya çarpmış ama ufak tefek çiziklerle kendini kurtarmıştı. Fakat her iki arabanın da durumu kötüydü. Minho, karşı arabanın sahibi ile aynı anda çıkmış ve birbirlerinin üzerine yürümüşlerdi.
Ama Minho şunu fark etmişti.
Karşı arabanın sahibi Han Jisung'tu.
"Sana ehliyet verenin amına koyayım!... Bir dakika..."
Jisung bir kaç dakika durmuş ve Minho'yu incelemişti. Zaten çatılı olan kaşları sanki mümkünmüş gibi daha da çatılmıştı.
"Sen o günkü orospu çocuğusun"
"Ne diyorsun lan sen!"
Minho, Jisung'un üzerine doğru yürümüş ve yumruk yaptığı elini Jisung'un suratına geçirecek iken, Jisung kendine doğru gelen eli tutup ters çevirerek onun belinde buluşturmuş ve Minho'yu arabaya yaslamıştı.
Minho derince inlemiş ve bağırarak konuşmaya başlamıştı.
"Bırak lan beni!"
"Ya adam akıllı sakince, bağırmadan aramızdaki bu meseleyi çözeriz. Ya da şuan bulunduğumuz bu zemin senin kanınla boyanır."
"Tamam! Bırak"
Jisung Minho'nun bileğini bırakmış ve telefonunu çıkarmıştı. Minho da sinirle arkasına dönmüş ve bileğini ovuşturmaya başlamıştı.
Jisung telefonunu Minho'ya uzatmış ve almasını beklemişti.
"Ne"
"Numaranı yaz. Senin yüzünden önemli bir toplantıya geç kaldım. Şuan araba ile ilgili hiç bir şey konuşacak vaktim yok."
Minho göz devirmiş ve telefonu alıp kendi numarasını yazıp vermişti.
_
2 Hafta sonra
Felix'in yanık olan ayağı yavaş yavaş iyileşmeye başlamıştı.
Sadece ayağı değil.
Yüzündeki morluklar kaybolmuş ve o güzel galaksisi daha belirgin olmuştu. Harabeye dönmüş deliği de iyileşmeye devam ediyordu. Sırtında ve kolundaki çiziklerin çoğu yok olmuş bazıları ise kabuk tutmuştu.
Tekerlekli sandalyeden hala kalkmamıştı, çünkü iki ayağı da hala kullanılamazdı.
Hyunjin bu 2 hafta boyunca küçüğüne her türlü destek çıkmıştı.
Şirketi ise bir süreliğine bırakmıştı.
Şimdi Felix'i giydiriyordu. Piknik yapmaya gideceklerdi.
"Hyunjin şu hırkayı verir misin."
Felix eli ile açık olan dolapta askıda duran hırkayı işaret etmişti. Hyunjin o yöne bakmış ve tekrar Felix'e dönüp konuşmaya başlamıştı.
"Neden ki meleğim? Hava gayet sıcak"
"Kollarım da hala çizikler var. Görünmesini istemiyorum"
Hyunjin Felix'in kolunu hafifçe tutup öpmüştü.
"Gideceğimiz yerde kimse olmayacak merak etme meleğim. Hem biri olsa bile birşey olmaz."
"Senin yaptığını düşünürlerse ya da-"
"Kimin ne düşündüğü umrunda olmasın. Her neyse hadi çıkalım."
Felix'i kucağına almış ve odadan çıkıp aşağıya inmeye başlamıştı. Felix'i arabaya bıraktıktan sonra eve dönüp merdivenlerin hemen yanında olan tekerlekli sandalyeyi katlamış ve dışarıya çıkıp arabanın bagajına koymuştu.
Sürücü koltuğuna geçmiş ve kemerini takıp arabayı çalıştırmıştı.
_
Uzun bir süre sonra piknik alanına gelmişlerdi.
Alan çok ıssız ve sessizdi, kuş cıvıltıları dışında. Tek bir insan bile yoktu.
Hyunjin kemerini çıkartıp arabadan inmiş ve Felix'in kapısına gelip kapıyı açmıştı. Felix'in kemerini çıkartıp bagaja ilerlemiş ve tekerlekli sandalyeyi çıkartıp, açmış ve Felix'in yanına götürmüştü.
Felix'i kucaklayıp arabadan indirmiş ve tekerlekli sandalyeye oturtmuştu. Sandalye ile beraber Felix'i de göl manzarasına yakın olan kamelyaya götürmüştü.
Hyunjin tekrar bagaja gitmiş ve tabak, çatal, bardak vb. eşyaların olduğu bir sepet çıkarmış ve kamelyaya götürmüş ve oradaki masaya bırakmıştı.
Ve tekrar bagaja dönmüş ve yiyeceklerin olduğu poşetleri çıkarıp bagajı kapatmış ve kamelyaya gitmişti.
Yiyecekleri de masaya bırakmış ve kamelyanın tam ucundaki mangalın yanına gitmişti. Gömleğinin kollarını katlayıp mangalın yanındaki ince dallardan alıp mangalın üstüne koymuş ve cebinden bir çakmak çıkartıp bir çırayı tutuşturup ince dalların arasına bırakmıştı.
_
"Buyrun Bay Hwang Felix"
Etleri pişirmiş ve iki tane tabağa koyup birini Felix'in önüne diğerini de kendi önüne bırakmıştı.
Hyunjin kestiği bir parçayı ağzına atmış ve çiğnemeye başlamıştı. Ama birinci çiğneyişten sonra sıcaklığından dolayı ağzını fena halde yaktığı için elini su bardağına atmıştı. Bardakta su olmadığı fark edince ayağa kalkmış ve yerinde zıplamaya başlamıştı.
"Ahh çok sıcak!"
Aslında bu onun için hiç birşeydi. Maksat Felix'i eğlendirmek için böyle hareketler yapıyordu.
Felix gülerek onu izlerken Hyunjin'in elini tutmuş ve kendine doğru çekmişti.
"Eğil"
Hyunjin Felix'in dediğini yapıp Felix'e doğru eğilmişti. Hyunjin eğildiğinde Felix, Hyunjin'in açık olan ağzına üflemeye başlamıştı.
Felix bir süre daha üflemeye devam etmişti. Çalan telefon ile Hyunjin ağzındaki lokmayı çiğneyerek yutmuş ve Felix'in dudağına tüy kadar hafif bir öpücük kondurup yerinde doğrultmuştu.
Cebinden telefonunu çıkarmış ve aramayı onaylamıştı.
...
Suprise btch
birine minhoya meteor carpti demistim iste meteor= Han Jisung
Çok seviyorum boyle yerlerde kesmeyi
haftaya sinavlar basliyor
yaklasik 2 hafta ybsiz kalabilirsiniz uzgunum
neyse
kendinize çok iyi bakın yoksa bu yazar sizi ham yapar
oylamayi ve yorumlamayi unutmayin
gorusuruz opuldunuz muahhh<333
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Did you miss your Daddy? | Hyunlix Daddykink ✓
Fanfiction"Babacığını özledin mi?" ... [TAMAMLANDI] (ciddiye alip okumayin amk.) •Angst değildir. •Yetişkin içerikler barındırmaktadır. (Psikoloji bozacak unsurlar, şiddet, zorla alıkoyma vb...) •TAMAMEN hayran kurgu kitabıdır. •Gerçek kişiler ve olaylarla bi...