Samet emin adımlarla kapıya ilerlediğinde gözlerini bankta oturan ikiliye çevirdi. İçindeki hisse güvenmek istese de hayat hislerle kazanılan bir yer değildi.
"Ağzımı açmak istemiyorum, sen konuş." Dedi Erhan öfkeyle. İçten içe öfkeliydi. Yaptıklarına anlam yüklemek istedikçe daha da sinirleniyordu. "Sen kafeteryaya git ben geliyorum."
Adımlarını onlara doğru yönlendirdiğinde Barçın onlara doğru gelen tanıdık yüzle ayağa kalkmıştı.
"Sizinle konuşmak istiyor." Dedi konuya dalarak. Yalçın öğrencisinin yüzünde gördüğü öfke ile yutkundu. "Sakın onu ikna ettirdiğim için pişman etmeyin!" Gözleri Yalçın'a döndüğünde Yalçın bakışların altında ezildiğini hissediyordu.
"Hocamsın demem, sana o okulu dar ederim."
Gözlerindeki hırs ve öfke sözlerinin içi boş olmadığını gösteriyordu.
"Söz veriyorum." Dedi kısık bir sesle. Samet bir an için karşısındaki adamı süzme gereği duymuştu. Hafif kızaran gözleri ve şişen göz altları ile berbat göründüğüne kanaat getirdi.
"Samet." İstemiyordu. Öğrencisinin nefret etmesini istemiyordu. Söylemek isteyeceği şeyi yutup, abisine döndü. "Abi sen önden git geliyorum." Barçın tereddütle kardeşinin gözlerine bakıp kafasını salladı. Yanlarından uzaklaştığında Yalçın oturduğu banktan kalkmıştı. Gergindi. Kendisini açıklamak ilk defa bu kadar ağır geliyordu.
"Onu kullanmadık. Asla o niyetle yanımıza almadık."
Samet bıkkın bir nefes aldığında çimenlere oturdu. "Onu böyle oyunlara alet etmeyin. Canı çok acısa bile yüzüne karşı her şeyi söyleyin. Bu yaptığınız canının acısından beter."
"Özgür, adını yaşayamayan bir çocuk Yalçın. Adımlarını ona göre at. Onu sizinle konuşmaya ikna ettiysem niyetinizin kötü olmadığını bildiğimden ama tek bir yanlışınızla kim olduğunu umursamadan seni mahvederim."
Yalçın aralarındaki resmiyeti kaldıran gence baktı. Kendisinden daha olgun, daha sistemli düşünmesi şaşırtsa da Samet'de her zaman o liderlik özelliğini görebilmişti. Belki biraz yaşadıkları yüzünden bu halde diye düşünmüştü zamanında.
Kendisi de yaşadıkları yüzünden sürekli bilenmişti.
"Pişman olmayacaksın." Dedi kendisinden emin şekilde. "Umarım." Gözleri ne kadar tereddütle baksa da karşısındaki adama yüreği inanıyordu.
Arkasına dönüp, yanından uzaklaştığında Yalçın kardeşinin odasına yöneldi. Samet'in dedikleri kafasında dönüp dolaşıyordu.
"Özgür, adını yaşayamayan bir çocuk Yalçın."
Yutkundu. Boğazına oturan bu yutkunuş kalbini da acıyla kasmıştı. Kardeşinin ne tür zorluklara göğüs gerdiğini düşünmeden edemiyordu.
Adını yaşayan biri değil. Bunun altında yatan anlam o kadar büyük ki Yalçın kardeşini tanıdığında yüzleşeceği şeylerden korkuyordu.
Kapıyı tıklatıp, içeriye girdiğinde kardeşini buldu gözleri anında. Yüzünde hüzünlü bir tebessüm belirirken ardında kalan kapıyı kapatarak diğer tarafına geçti.
"Nasılsın?"
Yorgunluğunun gözle görülür olması canını sıkmıştı.
"Anlatın." Dedi sorusunu es geçerek. Abisi ile göz göze geldi. Anlatacak gücü kendinde bulamıyordu. Barçın bunu anlayarak kardeşine dönüp, olayları anlatmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yuva
Teen Fictionkayıp bebek serisi, erkek başrol. Bir ailem, bir yuvam vardı. Yalan değildi, önüme konulan acı bir gerçek kanıtları ile beraber vardı. +18 *psikolojiyi zorlayan bölümler olacaktır lütfen ona göre okuyun*