Birden sisli bir orman da gözlerimi açtım çok yeşil bir orman dı minik renkli çicekler ılık bir hava büyük ağaçlar herşey rüya gibiydi adım atmadan kafamda ne yaptığımı düşündüm en son ıııııııı" Amannnn tanrım adam uzunluğunu resmen yedim" burası neresi bilmiyorum ama burada kalmam en iyisi nasıl yüzüne bakıcaktım
Yürüyerek etrafa göz gezdirdim renkli kuşlar geyik, ceylan, beyaz tavşan güzel ve minik hayvanlar bulunuyor du çok güzel bir yerdi her yürüdüğüm de daha da çok sevdim burayı peri ormanı gibi bir yerdi daha önce hikayeleri bulunan ve gerçek olmayan nedense orası olmasını istedim
Yürüyerek etrafı gözlemlerken siyah ve beyaz renkler de büyük kurtları farkettim o anda durdum ve onları izledim eğer saldırırlarsa zaten yaşama şansım yoktu ölürdüm herhangi saldırganlık göstermiyorlardı daha çok sanki beni bekliyorlarmış gibi beni izliyorlar dı yattıkları yerden doğrulunca içlerinden büyük siyah olanın alfa olduğunu anladım hepsi kalkarken v şekli aldılar daha önceki kurtlar aklıma gelince gerildim siyah kurt en ön sıraya gidip kafasıyla bana bakarak yolu işaret etti kalp hızımı sakinleştirip onları takip etmem gerektiğini anladım yavaşça derin nefes alıp verip Kurtlara aramda en az on adım bırakıp onları takip ettim yaklaşık bir saat yürüdükten Sonra ilk farkettiğim zaman kavramı yoktu saatlerce burdaydım gün ışığı aynıydı başımı etrafa çevirip bir saattir yaptığım gibi etrafı izlemeye başladım düşmanlık sezersem götürdükleri yerde en azından bu yolu takip edip kaçabilirdim
Ne kadar süre daha gittik belli değildi birden bir hareket sezdim bütün kurtlar ön ayağını bükerek selam veriyorlardı kalktıkları anda büyük kurt kenara şekildi karşımda beyaz ve kahve karışımı bir kurdun üstünde oturan bir Kadınla karşılaştımÇok güzel bir kadındı kulakları sivri ve uzun ince ve zarif vücudu peri olduğunu anlamamı sağladı
Şaşkınlığımı bir kanara atıp kurtların yaptığı gibi eğilip kalktım " merhaba shay" sesi o kadar güzeldi ki yumuşak ve ılık aynı zamanda kalbe dokunup güven duyulan bir ses di hafifçe gülümsedim " merhaba efendim" dedim korkmadım tam tersi güven duydum ağzımı açıp aklımdaki soruları ona sordum " efendim siz kimsiniz ve neden burdayım" yüzünde tatlı gülümsemeyle " shay ben Eopia peri ormanının kraliçesi diğer soruna gelince sana ait olan birşeyi canlandırmak için seni buraya getirdim" bana ait dedi ne olduğunu hala anlamadım boş gözlerle baktığımı anlayınca " beni takip et shay oraya vardığımızda sana açıklıyacağım" başımla onaylayın kraliçenin bulunduğu kurdun biraz yanından onu takip etmeye başladım o kadar yorulmuştum ki kraliçe alfa olduğunu düşündüğüm kurda kendi dilinde bir şeyler söyleyince kurt önümde eğilip onun üstüne oturmamı sağladı rahatlamıştım
Etrafı izleyerek geçen dakikalar saatler kraliçenin ormanı tanıtmasıyla devam etti insan boyutundaki çiçekler elmaslar la çevirli şelale altın tozundan topraklar derken en çok şaşırdığım dev bir zümrüt geyikti kraliçenin anlatmasın a göre o doğa ananın askeriydi diğer ormanlarda bulunurlardı ama insanlar onları göremezdi hatta ne işe yaradıklarını anlattı "shay düşün ki bencil olan insanların ormanı keyif için yaktığını, hayvanlar bu gördüğün geyiğe ağıt yakmaya ağlamaya adalet istemeye başlarlar doğa ana bu seslere kulak verir ve seller kasırgalar toprak kaymaları depremler olur cezalarını onlarında evlerini yok ederek alır " başımı sallıyarak hayvanlara üzülüp doğa ananın adaletine saygı duydum kraliçenin durmasıyla geldiğimizi anladım büyük ağaç kabuğunda zümrüt taşlarla süslü bir kapı gördüm karşımda kraliçe elini havaya kaldırdı ve hangi dil olduğunu bilmediğim bir eyler söyledi "avea ƒe ɖiɖi ʋua ʋɔa" kapının açılma sesiyle büyük bir hayranlıkla içeriyi gözledim boş tu büyük bir yuvarlak taş kenarında sarmaşık bulunuyordu sonra yuvarlak birşey dikkatimi çekti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Kralının eşi
FantasyMyrdal ülkesinde yaşayan bakire küçük bir köle acımasız hayatından sürüklenerek görkemli bir hayatın içinde bulur kendini ve o ülkenin kralı yüzyıllardır eşi ni aramaktadır "Immmmmm evettttt lütfen daha hızlııı"