"anne bu kız yarın gidiyor değil mi "kulağıma gelen sesleri dikkate almayarak devam etmelerini bekledim "sus kızım baban duymasın sabah erkenden kapının önüne koyucam onu "gözlerimi açıp gitmelerini bekledim kaçmam lazım bir an önce buradan ölmem gerekse bile gitmeliyim uzun bir süre bekledikten sonra uyuduklarini anladım ayağa kalkıp sessiz olmaya dikkat ederek küçük camimdan dışarı baktim.
Ellerimi açıp annemden son kalan pasli kolyeyi avuclarimin arasına alıp sıktım "tanrım bana yardım et 'anne beni duyuyor san koru beni lütfen "kırık pencereden bacaklarimi sarkıtıp atladim.
Kosabildigim kadar hızlı nefes almadan canım için kostum karanlık ormana girdigim de hiçbir şey umrumda değildi
Ne kadar oldu bilmiyorum hava sisli ve soğuk ustumdeki eski kıyafet ten başka bir şey yok dudakları min catladigini ellerimin titredigini dislerimin kirilacak kadar birbirine carptigini her şeyi bir kenara bırakarak daha da hızlı kostum bir süre sonra sendeledim "shay sakin ol artık dinlenmelisin sakin ol shay "kendi kendimi teskin edip yakınlardaki bir ağacın altına oturdum kollarimi yavaşça kendime sardim nefesimi duzenledim
Zamanın nasıl geçtiğini ne kadar olduğunu bilmiyorum kapattigim gözlerimi açıp etrafı izledim gozlerimin altimis metre ilerisinde bir şeyin beni izlediğini hissettim "sakin ol shay ne olduğunu gormemiz gerekiyor ani hareket yapma lanet olsun bir kurt bir değil birden fazla aa "ayağı kalkıp derin bir nefes aldım titreyen bacaklarimi umursamadan son gücüm ile kostum. Arkamdan gelen yaklaşık yedi adet kurdu umursamadan kostum kostum kostum taki yolun sonu şelale ye ulaşana kadar uçurumun kenarın da sabit bekleyip yavaşça arkami döndüm kosmayi bırakıp adimlayan kurtları izledim v şeklini almış her yerden sariyorlar beni "evettt şimdi iki secenegim var ya alfa yi öldür ki bunun için ne bıçağın nede hızım var ona yaklasmadan iki kollarda ki kurtlar beni parçalar o zaman şelale tek seçenek "arkami dönüp gogsumdeki kolyeyi sıktım ve derin nefes alıp aşağıya bıraktım kendimi
" caky şurda bir şey var suyun kenarında koş bakalım " ikisi hizlanip kenarda bulunan ağaçlık arasındaki kırmızı saçlı bir peri gördüler " yasadik asil birine benziyor satarsak iyi para eder koş zincirleri getir "
Bilincim yerine gelmeye başladığında ilk gördüğüm bir kafes di dogrulup ilk ellerimdeki ve ayaklarimdaki zincirleri izledim boş gozlerle çevirip etrafa baktim benim gibi kızlı erkekli bir grup tunemis kenarlara kirli ve zayıf etrafı izliyorlar idrak etmeye başladığı m da yanimdaki digerlerin görünüşünde bir nebze daha iyi olan bir kız yanıma yaklaştı..
"merhaba ben emily sakin ol lütfen senin adın ne " sakinlesip karsimdaki benim yaşlarında ki kıza baktim benim aksime sarı saçlı ve mavi gözlü bir kızdı ten rengi muhtemelen beyaz güven veren bir yapısı var "merhaba ben shay burası neresi ellerim ve ayaklarim neden bağlı bizi nereye goturuyorlar "siraladigim soruları cevaplamasini bekledim " köle pazarına gidiyoruz shay seni su kenarında bulup getirdiler köle olarak satılmak için buradayiz hepimiz " duyduğum sözler beni hem mutlu hem de yine yasiyacaklarim için korkuttu
"shay bizi köle pazarında bulunan çadır a goturucekler şimdi sakın sorun çıkartma ve kaçmaya çalışma çünkü çok denedim yaralar la dolu sırtım ve aç kaldigim anlar çok oldu sansımız varsa saraya en alt kademe köle olarak gireriz sakin bir hayatımız olur " yüzüne çevirdiği m bakışlarin da hafif tebessüm belirdi iki dudağı m ona karşılık verdi en azından yalnız değilim . Aracın durnasiyla iki çadır ve büyük bir alan dikkkatimi çekti bizi araçtan indirip iki ayrı bölgeye götürdüler kadınlar ve erkekler olarak ikiye ayirdiklari yere emily ile yan yana giderken basimizdaki adamlardan biri kolumu tutup çekti "ne dersin felix bu kız baya iyi onu yaşlı sapiklardan birine satalim mi ? "pis ağzı ve iğrenç sakalindaki tukurukler ağzını her açtığında kusma istegimi açığa çıkardı "caky bence saray onun için daha iyi daha fazla para kazaniriz belki prensler den biri altına almak ister ne dersin "hahahahahah ikisi espri yapiyormus gibi gülme ye başladılar kollarimi ellerinden çıkarıp "o prensler ananizi becersin pislikler "bağırdıgim anda kollarimi tekrar tutup "bu asi surtugu kazığa baglayin bakalım ağzını terbiye ediyor muyuz " felix denen adamın "hmm güzelsin tanrıya şükür et yoksa ayağımizin altında cigneniyordun "kollarimdan tutup kazığa bağlandı m saatler geçer ken dilim kurumuş boğazım ağrıyor karanlık çökmek üzere arkadan gelen sese hafifçe döndüm emily etrafa bakarak elindeki tabagi gizleyerek bana doğru geliyordu "stttt sesini çıkarma sessiz ol felix ve caky içeride içiyor sana biraz su ve ekmek getirdim dayanmalisin shay " içimdeki minneti tarif edemem arkadaşlık bu muydu gözlerim kizardi bir damla yaş suzuldu ama gozlerimin aksine dudaklarimda hayatım boyunca yapmadığı m bir şey yapıp kirkirdadim hihihihi
" shay gülme başımıza iş acicaksin yalnız gurur duydum seninle nasıl küfür ettin ama hihihihi h "o da benim ile gülerken mutluydum "emily dalga geçme benimle "dudaklarima uzanan su cennet gibi geldi ekmek kuflu olsa da yenilmiycek gibi değildi "teşekkür ederim emily bir gün borcumu oduycem "dudaklarim da ekmek kırıntı si ile konuşurken benim halime gülen emily ile baya eglenmistim
Günler hızla geçti tam tamina iki hafta emily ile çok yakinlastik işleri birlikte yapıp yemek yiyip yatakta eskiler den konuşup yeni güne uyaniyorduk her gün sakalasip konuşurken mutluyduk arada felix ve caky nin bizi takip edip rahatsız ettikleri günler olmuyor değil caky nin bir gün sarhoş olup emily ve benim bulunduğumuz odaya girip biz uyurken taciz etmesi emily nin üstüne cullanirken kafasına odun la vurmamiz ceza almamak için öküz kadar ağır adamı dışarıya surukleyip ağacın altına atmamiz o kadar komik tiki ertesi gün gözüne hiç gorunmedik hatırlama sin diye derede çamaşır yikarken "shay saray dan kış sonun da köle seçmeye gelicekler "emily nin tatlı yüzüne baktim elimde ki çamaşırı bırakıp üstüne su attım kikikikiik kikirdarken "emily merak etme beni alirlarsa ayaklarına kapanıp kardeşimi de alın efendimmm diye agliycam "üstündeki suları elleriyle silerken bana su sicratti "aptallll dalga gecilecek konumu bu " yuzumdeki sularla dilimi dudaklarimda gezdirdim "immmmmm belli mi olur belki aynı prensin altına yatar iz emily hahahahahah " emily soylediklerimle kizarirken utangaç bir şekilde kızgın gözleriyle bana sinirli sinirli baktı " geç dalganı shay ne kadar mutsuzum bilmiyorsun senden ayrılmak istemiyorum sen benim ilk arkadaşım sin " sözlerini duydugumda benden farkı olmayan hayatını düşündüm annesi ve babası dağ da kaza geçirdiklerinden ölmüş sonra abisi yeni olan karısıyla onu köle pazarında ki caky e satmış "emily seni koruycam
sen benim ailem sin bu hayatımda kimse bana senin kadar iyi davranmadi sadece o günün gelmesini bekle senden ayrilmiycam "sozlerimi duyduktan sonra iki yalnız kız bir birbirimize sarildik nasıl bir hayat bekliyor bilmiyorum bizi ama emily benim tek ve ilk dostum guclenmeliyim ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Kralının eşi
FantasyMyrdal ülkesinde yaşayan bakire küçük bir köle acımasız hayatından sürüklenerek görkemli bir hayatın içinde bulur kendini ve o ülkenin kralı yüzyıllardır eşi ni aramaktadır "Immmmmm evettttt lütfen daha hızlııı"