Karşımdaki adamın boynuna elimi uzatıp soluk borusunu çıkardım ölürken gözlerine baktım hafif gülümseyip "bu kıza yaptıklarının cezası o senin kölen olabilir ama tecavüz etmek mi ?ben alice değilim benim adım shay Moran MCGREGOR " dedim ölen ve düşen adama ordan çıkıp aklımdaki odasına girdim ayna bulup kendime baktım
Güzel kızdı karşımdaki kız ince hastalıklı bir vücudu vardı ama gözleri ve saçı benim gibi farklıydı belkide o da bu yüzden köle olmuştu yazık olmuş intikamını aldım rahat uyu deyip eşyalarımı topladım burası saraya iki gün uzaklıktaydı iki elbise bir kaç kuruş parası vardı üstümü giyinip görünmezlik büyüsü yaptım ve ordan ayrıldım ilk bir at satın almalıydım ama yürürken etrafa baktım burada yoktu ormana girip hayvan çağrısı yaptım etrafa küçük ve orta boyutlarda hayvanlar kapladı benim istediğim bine bileceğim bir ruh hayvanıydı ama yoktu aniden yer sarsıldı gelene baktım beyaz bir kaplandı ah "merhaba güzelim çok güzelsin "dedim mırlayıp elimi yaladı sonra yüzümü "sana binmeme izin verirmisin gitmemiz gereken bir yer var "yere eğilen ruh hayvanına baktım "teşekkür ederim sana nyx diyelim olur mu " üstüne bindiğimde başını sallayan hayvanın kulağını sevdim teşekkür ederim "gidelim nyx i " dediğimde hızlandı diğer hayvanlara el salladım gece sessizliği devam ederken "nyx biraz dinlenelim " başımı çevirdiğimde ah orklar içime yoğunlaştım çıkan beyaz ve sarı taşlı kılıcı elime aldım "beni burada bekle "kükrerken "merak etme ben iyi olacağım onlar için kork " gülüp ormana daldım kılıcımı elimde sıkıp bana koşarak gelen orkları bacaklarına ilk darbeyi attım sonra kafalarını kestim ne kadar olduğu bilmiyorum her yerim kırmızıya boyanmıştı etrafa göz gezdirdim yürürken su sesi kulağıma çalındı küçük bir nehirdi üstümü çıkarıp içine atladım kan olan nehir den çıkarken aynı zamanda büyük iki balık tutmuştum çıplak şekilde nyx in yanına geçip üstümü giyindim balıklar için ateş yakıp kendi balığımı ateşe verdim nyx in önüne koydum "afiyet olsun nyx " tebessüm ettim hem etrafı izleyip hem yemeğimi yedim sonra yanımdaki ağacın üstüne çıktım "az kaldı saraya girdiğimde sizi göreceğim bekleyin beni drake e çocuklarım "ağaçtan inip "hadi gidelim nyx" deyip tekrar bindim son hız giderken sabah güneşi doğuyor yolu yarılamıştık bundan sonra tek gitmem lazım "nyx burada dur "durduktan sonra aşağıya atlayıp önüne geçtim alınlarımızı birleştirdim kulağını kaşıdım"teşekkür ederim ama burdan sonrasını tek gitmem lazım çok büyüksün insanların dikkatini çekersin ve çok güzelsin başına birşey gelmesinden korkuyorum " dedim inleyip bana sürtündü bir ışık parladı "şaka yapıyorsun " nyx i küçülmüş bir kedi boyutuna girmişti " benimle gelmek için küçüldün mü " ah el mahkum kucağıma alıp öpücük kondurdum burnuna "hadi gidelim nyx " aklıma myth ve Cherry geldi "nyx biliyor musun senin gibi olan birsürü arkadaşın var gideceğimiz yerde zamanı gelince onlarla tanışacaksın " dedim kollarımdan onu sararken köyün kalabalık insanlarla dolu alanına vardık .
Bir hana giriş yaptım yemek sipariş ederken "krallıkta haberler var mı ?" diye sordum handa yemek istediğim adama bana şüpheli bakarken "ben küçükken burda yaşıyordum ama başka köye taşındık o yüzden merak ediyorum "şüpheleri gitmiş yerine güvensizlik gelmişti ama buna yapıcağım birşey yoktu " krallıkta bir kaç yıldır sıkıntılar var " gözlerimi kısıp "nasıl yani neden ki"adam biraz daha eğildi "kraliçe beş sene önceki gibi değil diyorlar kral ondan uzak duruyor sürekli tartıştıklarını duyduk kral da beş sene önceki gibi değil daha acımasız sürekli birileri ölüyor " ben olmadığımı anladı mı?hayır anlayamaz gözlerim doldu ben olmadığımı hissetti mi? başımı sallayıp hayır düşünme "teşekkür ederim " dedim yemeği başka biri getirirken başımızdaki adam arkasını döndü gitti nyx i çantadan çıkarıp yemeklerin bulunduğu masaya koydum yemeklerimizi yerken onu düşünüyordum geriye bir gün kalmıştı .
Handa biraz yemek yiyip yarım gün uyuduk sonra çıkıp yürümeye başladık gece çökmüştü gene arkamda sesler geliyordu nyx bana bakıp "şşş değişme ve bekle işimize yarayabilirler "dedikten sonra bize yaklaşmalarını bekledim biri kolumdan tutup yere fırlattı masum kızı oynamaktan zarar gelmez deyip içimden güldüm "benden ne istiyorsunuz " dedim gözlerimi doldurmaya çalışarak "ilk para sonra seni satıcağız tabi ilk tadına biz baktıktan sonra " pis pis gülen karşımdaki adamlara baktım köle pazarına çalıştıkları belli "hmm size bir şans vereceğim beyler çünkü ağzınız pis daha fazla oyun oynayamam " deyip kılıcımı çıkardım hızlı şekilde beni tutup çeken adamın kolunu kopardım "paraları bırakın gidin yoksa burada öldürüceğim sizi "deyip ağlayıp yalvaran adamlara baktım kılıcı omzuma koyup elimi uzattım gelen keseyi elime alıp açıp baktım " vay iyi gümüşler ne demişler siz çalarsanız sizi de çalan olur " ah tam giderken " size şaka yaptım canınızı bağışlamıycam" deyip ikisininde boyunların kestim uçan kafalardan biri ayağıma gelince bir tane vurup ayağımın önümden çektim " hadi gidelim nyx "gülümseyip kulağını kaşıdım kılıç elimde kaybolurken saraya yarım gün kaldı etrafı izleyerek gidiyorduk sessiz sokaklarda kimse yoktu yürümeye devam ettim yavaş yavaş güneş çıkarken küçük bir ormanı geçmek gerekiyordu insanlar o ormanı avcılık için kullanıyordu genel de kalabalık oluyordu "hadi ormana gidip bakalım yiyecek ne bulabiliriz" aydınlanan havada yaralı bir geyik gördük acısını dindirdim acısız şekilde öldürdüm butunu kendime alıp geri kalanını nyx e verdim" dönüş nyx yemeğini ye "dedim o dönüşürken ben ateş yakıp butu pişirdim .
Yemeklerimizi yedikten sonra dinlendik "nyx i gelen var dönüş " dediğimde çantama atıp uyuma numarası yapmaya devam ettim gelen ayak sesleriyle tek gözümü esneyip açtım karşımda grant ve askerler var siktir burada ne işi vardı " burada ne işiniz var av alanı " grant a bakıp hafif gülümseyip " bende avlandım zaten " deyip tebessüm bıraktım askerler gülmeye başladı grant da öyle " ah küçük hanım evinize gidin bugün özel bir şey için büyük hayvanlar avlamak zorundayız " diyen askere baktım " özel mi size kaç tane büyük hayvan lazım " suratıma bakıp hala gülmeye devam ediyorlar dı sıkılmıştım bu durumdan sırtımdan ok ve yayı çıkardım bir askerin başında ki tüyü işaret alarak oku bıraktım sinirlenip bağırmaya başladıklarında toparlandım " aklınız varsa gidip oka bakmalıydınız " deyip yürümeye başladım hayvanlara çağrıda bulunup etrafıma dolan hayvanlarla onlara döndüm elindeki tüyün yapıştığı okla bana bakan grant ve etrafımdaki geyik ve ceylan topluluğuna baktılar " demek neymiş dalga geçmeden önce ne olduğumu yada kim olduğumu bilmeniz gerekir " deyip yavaşça yürüdüm arkamdan gelen geyik ve ceylan haricinde grant ve askerler de var "bayan kimsiniz " yan dönüp " bugün neyi özel " durdum grant a baktım " prenslerin doğum günü için hazırlık başladı " başımı eğdim ellerimle elbisemi sıktım onların doğum günü bir hafta sonra " size bu hayvanları versem bana bir iş verirmisiniz sarayda " dedim grant a bakarak " benim güvenli bir yere ihtiyacım var bana tecavüz etmeye çalışan adamı öldürdüm araştıra bilirsiniz " dedim güvensiz bakan adama daha da inatla baktım " tamam ama ne iş yaparsın ve en önemlisi adın ne "gözlerim dolarken "teşekkür ederim ben Alice Rosalind avalond mmm her iş yaparım temizlik yemek kılıç ve ok hmm birde şifa kendimi geliştirmeyi seviyorum " dedim heyecanla bir an önce girmem gerekiyordu saraya grant a baktım başını salladı " tamam saray a gidince kardeşime emanet edicem sizi " ellerim titrerken " şey adınız nedir acaba" elindeki oka bir de bana baktı " ben grant MCGREGOR" gözlerim numaradan kocaman yapıp hemen eğilip selam verdim " prens grant affedin beni daha önce görmediğim için saray mensup olan kişileri tanıyamadım sizi" hafif gülüp " kalk bakalım ilk saraya gidelim hadi" önümde on iki geyik sekiz ceylan arkamda askerler le saray kapısındaydık
İlk adımı mı attığım da
GERİ GELDİM KOCAM VE ÇOCUKLARIM
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Kralının eşi
FantasyMyrdal ülkesinde yaşayan bakire küçük bir köle acımasız hayatından sürüklenerek görkemli bir hayatın içinde bulur kendini ve o ülkenin kralı yüzyıllardır eşi ni aramaktadır "Immmmmm evettttt lütfen daha hızlııı"