2. Bölüm yayında meleklerim!
İyi okumalar.
Suratıma vuran rahatsız edici güneşi hissederken gözlerimi açtım, baş ağrımdan eser yoktu. Bunun için yatakta gerinerek ayağa kalktım ve hâlâ açık olan ışığımı kapayıp duşa girdim.
Duştan çıktığım da ise üzerime gündelik kıyafetlerimden giyindim, altımda sihay bir şort, üzerimde de siyah bir tişört vardı. Biraz göbeğimi açıkta bırakıyordu.
Kızıl saçlarımı kuruttum ve taradıktan sonra da aşağıya indim. Yarın okul olduğu için bugünde eğlenmemde bir sakınca yoktu, tabii annem gibi bir sıkıntı vardı ama hâllederdim.
"Günaydın annelerin bir tanesi! Meleğim!" Diyerek annemin yanağına bir öpücük bıraktım, annem hâlâ bana ters ters baksa da gülümsemesine engel olamadı.
"Şımarık şey, hadi kahvaltıya otur." Dedi, ben de hemen sandalyeme oturarak birkaç şey yedim.
"Anne ben bugün motorumla biraz gezeceğim." Dediğim de tepki anında geldi. "Hayır." Dediğinde göz devirdim.
"Hadi ama anne! Akşama kadar sürmeyecek söz!" Dedim. Annem bıkkınca bir nefes aldı.
"Hayır desem bile gideceksin değil mi?" Dedi, masum görünmeye çalışarak onayladım. Daha önce gecenin bir yarısı evden kaçmışlığım, içerek sarhoş bir hâlde de geri dönmüşlüğüm çok olduğu için annem bir şey yapamıyordu.
"Peki, ama bu sefer içme lütfen." Diyince elimle ona öpücük yolladım.
"Tamamdır kraliçem!" Diyerek hemen motorumun anahtarını aldım ve ayakkabılarımı giyip, telefonumu da küçük bir çantaya attım. Artık hazırdım. Çıkmadan evvel kardeşim İlayda'yı da bolca öpücüklere boğdum.
Motorla birlikte bir saatin ardından en sevdiğim yere, yani uçuruma gelmiştim. Motoru durdurdum ve anahtarı çantama atarak uçurumun hemen dibine kurduğum hamak'a oturdum. Tehlikeliydi biliyordum, zaten bu yüzden uçurumun hemen dibindeydi, özgür hissettiriyordu.
Çoğu geceler babamın ölümüyle ilgili bir sürü kâbus görürdüm, nedenini bilmiyordum ama sanki motor yüzünden değilde başka bir sebepten öldüğünü hissediyordum. Kâbuslarımda bile tuhaf bir yaratık vardı. Sürekli aynı rüya tekrar ederdi ben uyanana kadar, ama bazı gecelerde bebekler gibi uyırdum. Tuhaftım. Ayrıca buradaki uçurumuda sık sık gördüğüm için geliyordum buraya.
Düşüncelerimi benden çekip alan şey telefonumun aniden yere çakılması oldu.
"Olamaz! IPhone'um!" Diyerek hamak'tan yere uzandım, tam elime telefonumu almıştım ki arkamdaki inanılmaz bir kuvvet beni yere serdi, yüz üstü bir şekilde yere düştüğüm için canım acımıştı. İnleyerek neler olduğunu anlamaya çalıştım.
Kimseyi göremeyince telaşla ayağa kalktım, ama ayak bileğimi tutan görünmez bir şey sayesinde yine düştüm. Beni uçuruma doğru sürükleyen şey neydi bilmiyordum ama öleceğim kesindi.
"Bırak beni! İmdat! Yardım edin!" Diye hızlıca bağırıyordum, tam uçurumun eşiğine gelmiştim ki ayağımdaki görünmez baskı kayboldu. Hemen yerden kalktım ve uçurumdan uzaklaştım. Karnımda küçük çizikler oluşmuştu.
"Neler oluyor? Sende kimsin?" Diye boşluğa bağırdım, ama cevap alamadım.
Deliriyor olabilir miydim? Neler olduğunu anlayamıyordum.
Yine yere düşen telefonumu aldım ve motoruma koştum, ama motorum yoktu!
"Ne oluyor? Beyza eğer bu sensen hiç komik değil duydun mu?!" Diye cırladım, ama Beyza olmadığına adım kadar emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPİR ÇIĞLIĞI
VampireBU KURGUDA BOLCA VAMPİR BULUNMAKTADIR!! Bilincim yavaş yavaş açılırken beraberindr korkunç bir baş ağrısıda getirmişti. Göz kapaklarımı zorlukla kaldırarak etrafa baktım, hava henüz aydınlanmamıştı. Göz ucuyla saate baktığım da beşe gelmek izere old...