37. BÖLÜM

2.5K 149 15
                                    

Merhaba, nasılsınız? Sınavlar başlamadan önce bir bölüm atayım dedim, umarım beğenirsiniz ve umarım tüm sınavlarınızdan yüksek alırsınız, iyi okumalar.

Oy ve yorumları bekliyorum.

_________________________________________

Sinemadaydık...

Gözlerim filmdeydi...

Ama düşüncelerim kesinlikle sinemada değildi, biliyordum Zamir'de filmi izlemiyordu, bakıyordu ama gördüğü şey film değildi. Hissediyordum, acısını, düşüncelerini, kalbinin sızısını...

Filmin son dakikalarına doğru neredeyse uyukluyordu, çünkü koskoca iki ay boyunca uyuyamamıştı, beni uyutmuştu nir şekil ama kendisi uyuyamıyordu. Bu yüzden film bittiğinde bile uyandırmadım, görevli gelip bizi uyarana kadar öyle kocamı izledim, masum, güzel yüzünü...

Görevli bizi kabaca kovduğunda yine ifadesizdim, duygularımı kaybetmiş gibi hissediyordum ama Zamir'e hissettiğim sonsuz sevgi beni azda olsa kendime getiriyordu.

Sessiz sedasız yürürken Zamir elini elime attı, elini sıkıca tuttuğumda ise hafifçe gülümsedi.

"Ne yapmak istersin?" Sertçe yutkundum ve etrafa öylesine bakındım.

"Şey... eve gidelim bence, senin de uykun var." Aslında eve gitmek istemiyordum ama gezmekte istemiyordum, Zamir bana baktığında ben de ona baktım, ifadesiz bakıyordu.

"Tamam," dedi ifadesiz bir sesle, o da üzülüyordu ama belli etmemeyi başarıyordu, hiçbir zaman belli etmiyor diye ona kızmamış, darılmamıştım, çünkü hissedebiliyordum içinde verdiği savaşları.

Üzüldüğünü hissetmek beni de üzdüğü için hemen yüzüme bir sırıtış ekledim

"Ya da hamburger mi yesek?" Dedim haylazca, Zamir'in de hafifçe sırıttığını görünce içim rahatlamıştı.

"Çok yiyorsun(!) Kilo alacaksın," yemek yemememle dalga geçtiğinde göz devirdim, en azından günde bir kere kan içiyordum, buna şükretmeliydi. Göz devirmeme karşın yanağımdan makas aldı.

"Devirme gözlerini yavrum," dedi.

"Nereye gideceğiz?" Dedim ben de direkt. Ama bu lafımın hemrn arkasından midem o kadar bulandı ki neredeyse çöp kutusuna yetişemeyecektim, kusmam bittiğinde Zamir anunda lafa girdi. "Hastaneye gidiyoruz!" Bu sefer ona ısrar etmedim ve arabaya bindik, yarım saatin sonunda hastaneye vardığımızda daha iyi hissediyordum ama Zamir'in beni dinlemeyeceği belliydi, birlikte randevu aldık ve sıramızın gelmesini bekledik, sıramız gelincede odaya girdik, doktora derdimi anlatınca yüzünde bir gülümseme oluştu, buna anlam veremedim.

"Sizi doğum kontrol odasına alalım," diyince donakaldım, Zamir'in de bende bir farkı yoktu, sertçe yutkunarak Zamir'le birlikte doğum kontrol odasına girdik, sedyeye uzandım ve tedirginlikle beklemeyr başladım, kadın işini hâllettiğinde karnımdaki jeli silmem için peçete uzattı, peçeteyi aldım ve karnımı silerek ayağa kalktım.

"Hamilesiniz Ayperi hanım, tebrikler."

&

Evde oturmuş öylece bebeği ve Batu'yu düşünüyordum, Zamir bu habere benim gibi hem sevinmiş hem de aklına Batu gelmişti, ikimizde şoktaydık ve biraz da üzgündük.

"Hamileymişim..." diye mırıldandım kendi kendime, Zamir'in yutkunma sesi buraya kadar geldiğinde ona baktım, dümdüz ileri bakıyordu.

"Batu ne olacak?" Dedim titremeye başlayan sesimle, Zamir yine bir şey demedi. Bu bebeği de kaybedemezdim, ben annelik görevimi yerine getiremiyordum.

"Aldırmak istiyorum," dedim içim gide gide, Zamir bana öyle bri döndü ki, saçma fikrimi yüzüme tokat gibi çarptı. Gerçekten aldırmak mı istiyordum yoksa Batu'ya ihanet ediyor gibi hissettiğim için mi aldıralım demiştim?

Ben de bilmiyordum...

"Sen kafayı mı yedin?!" Beklediğim tepki geldiğinde kafamı eğdim, bağırmamıştı ama bağırsa bu kadar korkmazdım, saçmaladığımı fark etmem saniyemi almamıştı zaten.

"Özür dilerim, sadece... Batu'muza ihanet ediyormuşuz gibi geliyor, onu çok özlüyorum..." dediğimde delici bakışlarında bir değişiklik olmadı, hâlâ çok öfkeli bakıyordu, bu yüzden başımı daha çok eğdim.

"O da bizim bebeğimiz biliyorsun değil mi? Batu'yu da bulmak üzereyiz," dediğinde başımı anında kaldırdım ve ona umutla baktım. "Bir gelişme mi var?" Dedim heyecandan zor çıkan sesimle.

"Evet, bir yerde Batu'nun kanı bulunmuş," beynimden vurulmuşa döndüm, ağlamaya başladım. Sevinsem mi üzülsem mi bilemiyordum.

"Ona zarar verdiler! Yaşayıp yaşamadığı belli bile değil!" Dedim hıçkıra hıçkıra ağlarken, Zamir hemen yanıma ulaştı ve bana sıkıca sarıldı. "O yaşıyor, hissediyorum Ayperi'm, onu bulmamıza çok az kaldı," dedikleri beni daha da umutlandırdı. Umarım boşuna umutlanmıyoruzdur...

Telefon aniden çalmaya başladığında irkildim, Zamir sakinleşmemi ister gibi bacağımı okşayıp arayana baktı, eli kaskatı kesildi.

"Bir sorun mu var? Kim arıyor?"

"Polis," dediğinde hemen doğruldum ve telefonu elinden kaptığım gibi açtım.

"Alo? Bir gelişme mi var? Oğlumu buldunuz mu?" Dedim heyecanla, "Oğlunuzun yerini tespit ettik, içeri girmemiz için Zamir bey'e verin, onunda gelmesi gerekebilir." Dediğinde titreyen ellerimle telefonu Zamir'e uzattım, o da benim duyduklarımı dinledi ama yüzündeki düz ifade kaşlarımı çatmama sebep oldu, heveslenmemem gerektiğini ben de biliyordum ama Zamir'in gözlrrinde bile duygu yoktu. Telefonu kapayıp ayaklandı.

"Birkaç saate oğlumuzla döneceğim yavrum, eğet geç kalırsam uyanık kalmanı istemiyorum, bir şeyler ye." Alnımı öptü ve kapıya yürüdü, hemen peşinden koştum.

"Zamir," bana döndü, yanına gidip ona sıkıca sarıldım. "Dikkatli ol," sadece dudağımı kısaca öptü ve evden çıktı, geri dönmesi için içimden tüm duaları okudum, umarım ikiside geri dönerdi.

Bölüm sonu.

Beğendiniz mi?

Oy ve yorumları unutmayınız.

VAMPİR ÇIĞLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin