"Peki bu konu nasıl sence Felix?"
Mi-Hi'nin uzattığı kağıtları aldım. Dört kişi okul çıkışı bir araya gelmiş makale için konu belirlemeye çalışıyorduk.
"Buna da bakabilirsin." Diyerek bir metin daha uzattı Mi-Hi.
Verdiği metinlerdeki konular güzeldi fakat özgün değildi. Ben bize ait bir şey olsun istiyordum. Kendimden bir şeyler katmak istiyordum.
Kağıtları bırakıp Hyunjin'e döndüm. Geldiğimiz andan beri elindeki kağıda bir şeyler yazıp yazıp siliyordu. Tekrar yazdığı şeyleri silmek için yanımdaki silgiye uzandığında onu durdurdum ve kağıdı elinden aldım.
Şaşkınca bana bakarken yazdığı şeyleri okumaya başladım. Yazdıklarını okurken ona olan hayranlığım artıyordu. Bulduğu fikir gerçekten çok güzeldi. Bu fikri kullanıp güzel bir makale yazabilirsek hocadan tam puan alabilirdik.
"Bunu okuyun. Fikri gerçekten beğendim." Dedim kızlara kağıdı uzatırken.
Hyunjin hala bana bakıyordu. Ona döndüm ve gülümsedim. "Gerçekten güzel yazmışsın."
"Aslında ben çok beğenmemiştim. Bana biraz daha zaman ver daha güzel bir şey bulurum belki." Zaten saatlerdir düşünüyordu. Daha fazla yorulmasını istemiyordum. Hem yazdıklarının neyini beğenmemişti ki. Ben böyle bir şey yazsam hayatım boyunca kendimle övünür dururdum.
"Hey, bu gerçekten çok güzel."
"Bence de. Bunu yapmalıyız."
Kızlar da beğendiklerini söyleyince hemen makaleyi yazmaya başladık.Ben bilgisayarın başında onların söyledikleri cümleleri geçiriyordum. Hyunjin sağımda Mi-Hi ise solumda duruyordu. Binna ise sandalyemin arkasında duruyordu.
"Şurayı yanlış yazdın." Hyunjin eğilip yanlış yazdığım cümleyi gösterirken ona döndüm. Çok yakın duruyorduk. Parfümünün kokusu burnuma doluyordu. Ona baktığımı fark edip bana döndü. Gözleri dudaklarıma kaydı. Kendi dudaklarında dilini gezdirdi. Tekrar gözlerime döndüğünde bakışlarındaki tehlikeli ifadeyi fark ettim. Önüme dönmeden önce ıslak dudaklarının kenarını kıvırdığını gördüm.
Kalbim yerinden çıkacaktı sanırım. Sakin ol Lix, sakin ol!
"Felix iyi misin?"
Hyunjin'in gösterdiği yeri düzeltip ona döndüm.
"Cümleyi üç kez tekrar ettim. Yazmak için neyi bekliyorsun?"
Mi-Hi'nin daha fazla şikayet etmesine izin vermeden söylediği cümleyi yazdım.
Ödevin geri kalanında Hyunjin ile göz göze gelmemeye dikkat ettim. O ise resmen bana inat çok yakın duruyordu. Ödev boyunca fark ettiğim bir diğer şey ise Mi-Hi ve Hyunjin'in birbirlerine attıkları öldürücü bakışlar ve her fırsatta laf sokmalarıydı. Neden böyle olduklarını anlamamıştım. Aslında Mi-Hi çok tatlı bir kızdı. Herkesle iyi anlaşmaya çalışırdı fakat Hyunjin'i sevmemiş gibiydi.
Sonunda makaleyi yazmayı tamamladık. Metni dosyaladık ve dosyayı grubu kuran da kendisi olduğu için Mi-Hi'ye verdik. Hocaya o teslim edecekti. Kütüphaneden çıkıp dördümüz beraber yürümeye başladık. Mi-Hi ve Binna'nın evleri yol üstünde olduğu için onları bıraktık ve yola Hyunjin ile devam ettik.
Dün uğradığım marketin önünden geçerken Hyunjin durdu. "Markete uğrayacağım sen istiyorsan devam et."
"Aslında benimde uğramam gerekiyor."
Diyerek onunla beraber markete girdim. Hyunjin dünkü gibi kasiyerden sigara paketi isterken ben meyve sularının olduğu raftan kendime bir kutu vişne suyu aldım. İkimizde aldıklarımızı ödedikten sonra marketten çıktık.Dünde sigara almıştı. Bir paketi bir gecede bitirmiş miydi gerçekten?
Ben meyve suyunu içerken o da yanımda sigarasını yakmıştı."Ne zamandan beri kullanıyorsun?" Diye sordum sigarasını göstererek.
"Uzun zaman oldu." Diye yanıtladı beni.
"Neden bırakmıyorsun ki. Çok zararlı."
"Bana bir şey olmaz." Neden öyle demişti ki. O insan değil miydi? Her insan gibi kötü şeyler kullanırsa zarar görürdü.
"Bir şey olmayacağını nereden biliyorsun?"
"Sigaradan daha kötü şeylere maruz kaldım." Neye maruz kalmıştı? Bu çocuğun geçmişini gerçekten merak ediyordum. Tam sormak için ağzımı açmıştım ki beni susturdu.
"Dudakların..." Bir elimle meyve suyu kutusunu tutarken diğer elimi dudaklarıma götürdüm. "Ne varmış dudaklarımda?"
"Fazla kırmızı. Bir şey mi sürüyorsun merak ettim." Dudaklarım kışın çok kuruduğu için lipbalm sürüyordum.
"Şey evet. Dudaklarım fazla kuruyor. O yüzden vişneli limbalm sürüyorum."
Bu sırada karşılıklı evlerimizin olduğu sokağa girmiştik. "Vişneyi çok mu seviyorsun?"
Elimdeki vişne suyu kutusunu çöpe atarken başımı salladım. "Evet hemde çok seviyorum. Sen sever misin?"
Sonunda evin önüne gelmiştik. Karşılıklı durmuş soruma cevap vermesini bekliyordum. O ise yine dudaklarıma bakıyordu. "Artık seviyorum" diye mırıldandı.
Yanaklarımın kızarmaya başladığını hissettim. Bunu görmesini istemediğim için alelacele görüşürüz diyip evime giden merdivenleri hızla çıkmaya başladım. Sırtımı kapıya dayayıp derin bir nefes aldım. Yok yok bu çocukla gerçekten işim vardı.
Bayağı aktif bir şekilde bölüm atıyorum sanki yaa
Yazdıklarımı insanlarla paylaşmak çok keyifli gelmeye başladı. Umarım beğeniyorsunuzdurr.
Hala kimse oylama veya yorum yapmadı😭. Lütfen yapınnnn🫶🏻.
Diğer bölümü bu akşam veya yarın sabah atarım. O zamana kadar mutlu kalın asklarrr💗
143🩷🫂
Yine biraz Hyunlix atalımmm