"Hyunjin bu an çok özel..."
"Seninle geçirdiğim her saniye çok değerli."
"Ama bu an çok daha güzel. Birbirimize ilk defa sevdiğimizi söyledik."
Gözlerime baktı. Uzun uzun...
"Seni sevdiğimi bilmen için söylemem gerekmiyor. Elini kalbime koyduğun an anlayabilirsin."
"Peki Hyunjin ben sana seni sevdiğimi hissettirebiliyor muyum?"
Güldü. Yeryüzündeki en güzel gülüştü onun gülüşü. Aşık olmamak elde değildi.
"Öyle bir seviyorsun ki bazen beş yaşındaki bir çocuk ile sevgili olduğumu filan düşünüyorum. Ama buna zıt bir şekilde düşüncelerin çok olgun. Yani küçük bir çocuk gibi sevip yetişkin bir birey gibi düşünüyorsun."
Beni bana anlatması çok hoşuma gitmişti.
"Sevgimi sana verebiliyorum yani."
"Fazlasıyla veriyorsun küçük yıldızım."
"Hyunjin"
"Efendim bebeğim?"
"Birbirimize, birbirimizi nasıl gördüğümüzü anlatalım mı? Ben seni anlatayım sen beni anlat."
Az önce üstüne oturduğumuz duvarın bu sefer dibine oturdu. Sırtını duvara yasladı. Sonra iki bacağını ayırdı ve beni çekip oraya oturttu.
Arkamdan belimi sardı. Başımı göğsüne yasladım.
"İlk nasıl aşık oldun bana?"
"Beraber ilk kez markete girdiğimiz zaman sanırım. Vişne suyunu içerken çok sevimliydin. Aşık olmamam imkansızdı."
"Peki beni ilk gördüğün zaman ne düşündün?"
"Fazla tatlı olduğunu. O kadar masum duruyordun ki. Normalde insanları ilk görüşümde haklarında çok bir yorum yapmam. Ön yargılı olmak istemiyorum çünkü. Ama senin hakkında elimde olmadan iyi şeyler düşünmüştüm."
"Sevmediğin bir özelliğim var mı?"
"İnsanlara karşı fazla iyi niyetli olmanı sevmiyorum. Sana zarar gelmesinden korkuyorum."
Birkaç dakika durdum. Ne sorabileceğimi düşünüyordum. Tam tekrar konuşacakken Hyunjin'in sorusu ile sustum.
"Benden önce aşık olduğun biri oldu mu?"
Düşünmeye başladım. Kimse daha önce bana Hyunjin gibi hissettirmemişti.
"Aslında aşk değil belki ama çok küçükken birinden etkilenmiştim."
"Kimdi bu benim Felix'imin kalbini kazanmaya çalışan kişi?"
Sert bir şekilde sormuştu.
"Sen beni mi kıskandın?"
"Ne alakası var? Merak ettim sadece."
"Hmm anladım."
"Ee anlat bakim sen şunu"
Yaşadığım olayı hatırlamaya çalıştım.
"Gerçekten çok küçüktüm. Dört veya beş yaşındaydım sanırım. Annem ile alış verişe çıktığımızı hatırlıyorum. Şu hani beraber gittiğimiz market var ya, oradaydık. Annem ev için bir şeyler alırken ben meyve sularının olduğu bölüme gitmiştim. Orada bir çocuk duruyordu. Reyona kararsızlıkla bakıyordu. Ne alacağını seçemiyor gibiydi. Ben o zamanda vişne suyunu çok severdim. Bir tane kendime aldım. Ben alınca gözü elimdekine kaydı. Bana 'Vişneyi çok mu seviyorsun?' diye sormuştu. Bilmiyorum o an kalbim titremişti. Sesini duyunca heyecanlanmıştım."