Bölüm 38

23 7 2
                                    

*Minsung bölümü olacak asklarimm

Jisung'un Ağzından

Haftalardır her gün geldiğim deponun önünde yine durdum ve içeriye bir göz gezdirdim.

Duvarlarının boyası sökülmüştü, tavandan örümcek ağları sarkıyordu. Minho'nun böyle bir yerde kalması hiç içime sinmiyordu.

Fakat ne dersem diyeyim onu buradan çıkartamamıştım. Ailesini bu depoda kaybettiğini söylemişti. Aynı gün Felix de babasını kaybetmiş ve tesadüf eseri tanışmışlar. Bana bunları tanıştıktan bir süre sonra anlatmıştı.

Bu depodan çıkarsa ailesini yalnız bırakacağını, onlara ihanet edeceğini düşünüyordu. Onu bu düşüncelerden kurtarmalıydım. Daha çok gençti. Hayatını yaşaması gerekti. Ve bende o yaşadığı hayatın içinde olmak istiyordum.

Aramızda herhangi bir şey geçmemişti. Her gün depodan ayrılırken kısa bir vedalaşmanın dışında yakınlaşmamıştık bile. Ama kalbimin bir yerinde çok özel bir yeri olduğunu hissediyordum.

İçeri girmeyip hala deponun dışında beklediğimi gören minik beden elinde tuttuğu cılız titrek feneri bana çevirdi. Işık şiddetli olmamasına rağmen gözlerimi kaçırmama sebep olmuştu.

"Neden gelmiyorsun?"

Rahatsız olduğumu fark etmiş olacak ki feneri yere doğru tutmuştu. Tekrar ona döndüm. Kahverengi saçları dağılmıştı. Gözleri karanlıkta kocaman görünüyordu.

"Sen bana gel istiyorum."

Gözleri biraz daha büyüdü. Onun hikayesini dinledikten sonra buradan çıkmasını istememiştim fakat bugün artık dayanamadığımı fark ettim. Onun da diğer insanlar gibi bir hayatı olsun istiyordum. Hala şaşkın bir şekilde bana bakan minik bedeninde kaldı gözlerim.

"Gel bana Minho."

Ellerimi deponun içerisine doğru uzattım. Gözleri ellerime kaydı. Neden böyle yaptığımı anlamıyor gibiydi.

"Seni parka götürmemi ister misin? Hani en büyük hayalinin salıncakta sallanıp en yükseğe uçmak olduğunu söylemiştin ya. Seni yıldızlara çıkartmamı ister misin?"

Kahverengi gözler ona uzatmış olduğum ellerime kararsızlıkla bakıyordu.

"Sonra dondurma alırız. Denize bakarak yürümeyi çok özlediğini anlatmıştın. Beraber deniz kenarında dondurma yiyerek dolaşalım ister misin?"

Gözleri, ellerimden gözlerime çıktı.

"Gel bana Minho."

Az önce söylediğim şeyi tekrar ettim. Geleceğini biliyordum. Burdan kurtulmak istediğini biliyordum.

"Jisung... Ben gelemem. Sen gel Jisung. Sen bana gel."

"Hep ben gelirsem olmaz ki."

"Ben tek başıma gelemem ki."

Korktuğunu biliyordum. Dudağını ısırıp başını önüne eğdi. Korkusunu bana göstermemeye çalışıyordu.

Yanına ilerledim ve tam önünde durdum. Birbirine kenetlediği ellerini tuttum.

"Ben geldim. Şimdi beraber gidebiliriz."

Küçük adımlar atarak yürümeye başladı. Deponun çıkışında durdu. Bir adım daha atarsa özgürdü.

Başımı eğip güzel kahverengi gözlerine baktım. Bakışlarım karşısında kızaran yanaklarını saklamak için diğer tarafa döndü.

Onu gülümseyerek izliyordum. Normalde çok sert biri gibi gözükürdü. Bana ilk gün takındığı tavır bunu gösteriyordu. Sonra zaman geçtikçe alışmıştı.

little star / HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin