Kalbim deli gibi çarpıyordu. Onu seviyordum ve bunu iliklerime kadar hissediyordum.
Belimden tutup beni yatırdığı masadan kaldırdı. Bende bacaklarımı tekrar onun beline sardım.
Beni sıramıza götürdü. Sıranın üzerinde duran gri sweeti aldı ve bana giydirip fermuarı sonuna kadar çekti.
Sweet bana aşırı büyük olmuştu. Bu halime gülüp saçlarımı karıştırmaya başlayınca utanıp başımı eğdim.
"Bunu çıkartma olur mu?"
Başımı kaldırmadan salladım.
"Az önce o kadar şey yaşadık fakat benden hala utanıyor musun?"
"Ben...Hayır...Sadece..."
Parmaklarımla oynamaya başladım yine. Utanmam ona keyif veriyordu, farkındaydım.
"Bana bak küçük yıldızım."
O böyle deyince aşırı heyecanlanıyordum. Çenemi tutup kendisine bakmamı sağladı.
"O kadar güzelsin ki."
"Hyunjin! Kes şunu! Zaten yeterince utanıyorum."
"Ama söz verdin benden kaçmayacaktın."
"Kaçmıyorum işte. Utançtan gebersem bile yanında duruyorum."
Sırıttı. Bu şekilde gülmeyi kesmeliydi. Kalbe zarardı çünkü.
"Hep yanımda kal Lee Felix."
"Hep yanında kalacağım Hwang Hyunjin."
Beni tekrar bir bebekmişim gibi kucağına aldı. Başımı göğsüne gömdüm. Bu şekilde durmak bana huzur veriyordu.
Beni bu sefer pencerenin önüne götürdü ve benimle beraber yere oturdu. Kollarımı boynundan çekip ona baktım.
O kadar mükemmeldi ki. Onun her bir zerresine ayrı aşık olmuştum.
Elini kaldırıp tekrar çillerime dokunduğunda başımı çektim. Tekrar göğsüne yasladım.
"Ee anlat bakalım. Neden çillerinden nefret ediyorsun?"
"Küçükken okulda hep dalga geçerlerdi. Bende onları saklamaya çalıştım hep. Çillerimden nefret ediyorum."
"O zaman ilk önce sana onları sevdirmem lazım."
Tekrar öpmeye başladı. Hepsini, tek tek öptü. Geri çekilmedim, onu durdurmadım.Vücudumda dokunduğu her yer bana nefes aldırıyordu.
Burnumun üstündeki çilleri öperken gıdıklandım ve kıkırdamaya başladım. Ben gülünce o da gülmeye başladı. Çenemi tutup dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu.
Kendimi ona biraz daha bastırıp bu sefer ben öptüm. Böyle yapmam onu keyiflendirmiş gibiydi. Belimdeki ellerini sıklaştırdı ve beni tekrar öpmeye başladı.
Biz aşkla öpüşürken sınıf kapısının açılmasıyla yerimde sıçradım. Hızla Hyunjin'in kucağından kalkıp kapıya döndüm.
Mi-Hi şok olmuş bir şekilde bize bakıyordu. Gözlerinin dolduğunu fark ettim. Beni bu kadar sevmiş miydi? Ben bunu nasıl fark etmemiştim. Ve şu an onun canını yakıyordum.
Mi-Hi hiçbir şey yapmadan tekrar sınıftan çıktı. Peşinden gitmek istedim. Onu üzmek istemiyordum.
Sınıftan çıkacakken Hyunjin beni bileğimden tuttu ve kendine çekti.
"Gitme peşinden. Yanımda kal." Diye fısıldadı.
"Ama onu üzüyorum."
"Sen gidince de ben üzülüyorum."