Hyunjin başını hala göğsümden çekmemişti. O yanımda olduğu için kalbim çok hızlanıyordu ve Hyunjin'in bunu fark ediyor olması tuhaf hissettirmişti.
"Hyunjin..."
"Hmm?"
"Annen gelecek birazdan. Bence kalk artık."
"Gelsin."
Diye mırıldandı.
"Hyunjin..."
"Hmm?"
"Biliyorum anlatıcam dedin fakat sormadan duramıyorum. Annen ile arandaki sorun ne?"
"Bebeğim sana şu kadarını söyleyeyim o kadın birilerinin ölümüne sebep oldu. Benim canımdan öte olan birilerinin..."
Hyunjin şu an bir ölümden bahsediyordu. Bu tüylerimi diken diken etmişti.
"Kimin ölümü Hyunjin?"
Başını kaldırıp uzun uzun gözlerime baktı.
"Felix..."
"Hmm?"
"Öğreneceğin şeyler her ne olursa olsun beni bırakmayacağına söz verir misin?"
"Hyunjin ben seni artık istesem de bırakamam sanırım. Bunu denediğim zaman canım o kadar acıdı ki bir daha yapamam. Bu yüzden söz veriyorum."
Doğrulup yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Dudaklarıma hafif bir öpücük kondurup ellerimizi kenetledi. Sonra koltuktan kalkıp onun odasına ilerledik.
"Hyunjin, annen?"
"Onu sonra hallederiz. Şimdi benimle gelmen gerekiyor."
Odaya girince kapıyı kapattı.
"Seni giydirmemiz gerek. Bu şekilde dışarı çıkamazsın."
Başımı sallayarak yatağa oturdum. Hyunjin dolabını karıştırmaya başladı.
"Sanırım bunlar sana olur."
Hyunjin'in verdiği siyah eşofman takımını aldım.
Üzerimdeki sweet uzun olduğu için rahatça eşofmanı giydim.
"Hyunjin şey"
"Efendim bebeğim."
"Bu bana çok büyük oldu."
Resmen eşofman takımının içinde kaybolmuştum. Daha da kötüsü eşofmanın belimden düşmesiydi.
Eşofmanın belini iki yanından tutarak Hyunjin'in yanına gittim. Beni bu halde görünce gülmeye başladı.
Sonra bana yaklaşıp beni koltukaltımdan tutarak havaya kaldırdı ve döndürmeye başladı.
"Seni tutup ağzına vura vura sevmek istiyorum küçük yıldızım."
"V-vurmak mı?"
Hyunjin'in beni bir bebek gibi sevmesi hoşuma gitmişti.
"Vurmak mı dedim ben aaa?! Ağzını öpe öpe sevmek istiyorum."
Dedi beni kendine yaklaştırıp öperken.
"Hyunjin!!"
Ben kahkahalarla gülerken o beni daha hızlı döndürmeye başlamıştı. Arada durup gülümseyen dudaklarıma dudaklarını bastırıyor sonra geri çekilip dönmeye devam ediyordu.
"Hyunjin! Hani gidecektik. Ne yapıyorsun şimdi?!"
Kollarında çırpınarak aşağı inmeye çalıştım. Ben böyle yapınca o beni daha yukarı kaldırdı.