Gözlerimi açtığımda dersin başlamasına kırk dakika vardı ve hemen çıkmazsam daha ilk haftalardan dersleri eken kız imajı verecektim. Ben şimdiye kadar onun için ağlasam bile dersleri ekmemişim. Bu prensibimi yok sayamazdım.
Hazırlanırken kapımın tıklanmasıyla irkildim. Birkaç saattir fazla sessizlik olmuştu. Kapımı açtığımda karşımda Lalemi gördüm. Ah pardon siz onu Küçük Cadı diye tanıdınız.
“Vay! Lale Hanım siz kapı çalar mıydınız?” dedim burnunu sıkarak. Buna sinir olurdu.
“Sen kaşındın, şimdi inip Deniz abiye uyandığını ve hatta onu görmek için can attığını hatta” diye devam ederken sesini yükseltmişti ve “ ona âşık oldu…” demesine kalmadan ağzını kapatarak kucakladım.
Kollarımda çırpınmasıyla zar zor kapıyı da kapatıp Cadımı yatağa atıp gıdıklamaya başladım.
“Kapa o koca çeneni küçük hanım, yoksa Kaan’a bir şeyler çıtlatabilirim” derken hala gıdıklıyordum. Artık abarttığımı düşünerek üstünden kalktığımda en ciddi haliyle beni bekliyordu.
Bu kızın şu ciddiliği bana aşırı derecede komik geliyordu. Sanki aşığım diye gezinse ne olur? Daha kaç yaşında ki? Ama ablası olarak her şeyini bana anlatması mükemmeldi. Ve de kardeşim diye demiyorum ama iyi bir dinleyiciydi de. Onun böyle göründüğüne bakmayın. Ben onun nasıl her şeyini biliyorsam o da benimkileri biliyordu. Hatta herkesten de fazlasını. Çünkü ağladığımda hep gelip bana sarılırdı. Son zamanlarda öncelere göre o kadar az ağlıyorum ki… Onu özledim sanırım. Bana sarılıp benimle ağlamasını... O en mükemmel kardeş...
Gözlerimin dolmasıyla hemen kucağıma geldi ve bana sarıldı. Gözyaşlarını boynumda hissettiğimde kafasını kaldırıp gözlerini sildim.
“Hey! Ağlamamalısın küçük cadı!” dedim.
Bana gülümserken neyi merak ettiğimi gayet iyi anlamıştı.
“Şaka!” dedi kahkaha atarak. Bende gülmeye başladım.
“ Çok kötüsün. Hemen taksi çağır ufaklık yoksa derse geç kalacağım” dedim.
“Tamam” dedi a’yı uzatarak ve kucağımdan kalkıp gülerek aşağıya indi. Bende çantamı alıp aşağıya koştum. Ayakkabılarımı giyip onu öptükten sonra koşarak taksiye bindim.
Derse 5 dakika geç kalmam dışında hiçbir sorun yoktu. Kendimi Lale sayesinde daha iyi hissediyordum. Dönüşümü otobüsle yapıp eve olabildiğince uzun yolla dönmeyi planladım. Düşünmeye ihtiyacım vardı ve bunu evde yapıp Laleyle gülebileceğim vakitleri ağlayarak geçiremezdim.
Eve geldiğimde hemen odama çıktım. Tekrar ağlamıştım. Bu yapmadığım bir şey değildi. Sadece dışarıda yapmadığım bir şeydi ve bunu fark edilmeyecekti.
2 saat sonra annem beni aksam yemeğine çağırıyordu. Bu gün üstüme gelmemesi iyi olmuştu.
Telefonumu elime aldığımda çok fazla mesaj ve cevapsız arama olduğunu gördüm. Hala umut etmemem gerektiği halde ben içimdeki umudu öldüremiyordum.
Kahretsin ki büyük bir merak ve heyecanla cevapsız aramalara tıkladım. Biri Azra’dan diğerleri Deniz’dendi. Mesajlara girdim aynı heyecanla..
“Nereye kayboldun?”
“ Ah benden kaçamazsın Ela!”
“Tamam, özür mü dilemem gerekiyor?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayallerim Kadar Büyük
RomanceAlnımdakinin sen olduğuna o kadar eminim ki; başkalarını umursamıyorum. Sensin işte… Kaderim de sensin… Ben senim... Beni sen yönlendiriyorsun... <3