Merhabalar uzun bir aradan sonra vakit buldum ve bölüm yazdım. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar!
Gözlerimi açmak istedim, olmadı. Derin bir nefes almaya çalıştım sonra. Ne kadar derin olursa o kadar iyi hissederim belki diye. Anıların, son sözlerim aklıma doluşmasını istemeden ellerimi yumruk yaptım. Etraftaki sesler ile neler olduğunu tahmin etmeye başladım. Gözlerimden akan yaşları rüzgarın soğukluğuyla farkettim. Gözlerimi zorladım. Deniz umuduyla.
Parlak gözlerle bakan bir Aslı gördüm sadece. Sonra ağzından çıkan 'kardeşim' lafıyla dünyamın yıkıldığı anları hatırladım. Sıktığım gözlerimi yorgunlukla sıkmaktan vazgeçtim. Ellerimi de serbest bıraktım, ne olduysa oldu demek için zor tutuyordum kendimi. Onlar hala benim annem babamdı. Ama gerçek annem ölmüştü. Babamın nerede ve nasıl olduğu belli değildi. Belki o da ölmüştü. Aslıdan başka öz kimsem olmadığını farketmek biraz daha canımı yaktı. Benim küçük cadımın üvey olduğunu fark etmek kolay olmadı. Hıçkırarak ağlamaya başladım. Beni sakinleştirmeye çalıştıklarını biliyordum. Beni rahat bıraksalar kendime gelirdim ki ben. Her seferinde ayağa kalkan hep ben olmadım mı?
---
Gözlerimi araladım bu sefer. Tüm düşünceleri düşünmeyerek herşeyi silip atarak Denizi görmek görmek istedim.
“Kızım” sesiyle gözümü hızla kapattım. Konuşmak istemiyordum.
“Deniz burada mı?” dediğimde “Buyur güzelim” dedi yaklaşarak.
“Herkes gidebilir mi?” dedim gözlerimi daha da sıkarak.
Herkesin gittiğini Denizin yaklaşıp elimi tutmasıyla farkettim. “Meleğim” dedi o güzel sesiyle. Gözlerimi açtım, o yorgun gözlerini görünce sanki içime huzur doldu. Yorgunluk bile ona bu kadar çok yakışıyordu. Şu an sadece ona muhtaçtım. Onun gözlerine, sözlerine, ellerine ve sevgisine muhtaçtım. Derin nefesler alıp “Seni seviyorum” dedim fısıltı gibi. Gülümsedi. O gülümsemesi tüm eksiklerimi öyle bir doldurdu ki sonrası umrumda olmadı. Gitmemeliydi. Çünkü ona muhtacım, onun herşeyine muhtacım.
"Hep mutlu ve birlikte olacağız değil mi?" dedim fısıldayarak. Yaklaştı ve alnıma uzun bir öpücük kondurdu.
Daha uzaklaşmadan nefesini yüzüme üfleyerek "Seni asla bırakmayacağım" dedi.
Burunlarımız birbirine değerken heyecandan ölüyor olmam yada nefessizliğim umrumda değildi.
Elimi kaldırdım ve onu boynundan tutup kendime çektim. Dudaklarımız birbirine deydiği o an sanki öldüm ve tekrardan dirildim gibiydi. Tüm vücudum yanıyordu. İkimizde öylece duruyordu ve bu gerçekten hiç bitmemesini istediğim bir andı. Heyecandan onunda bir şey yapamadığını biliyordum.
Ne kadar o huzurla durduk hatırlamıyorum ama bir süre sonra elini yanağıma getirip okşadı. Dudaklarını dudaklarıma güzelce bastırdı ve geri çekildi. Kızardığıma emindim ama öyle bir andaydım ki umrumda değildi. Başka hiç birşey istemiyordum. Hep yanımda ve dibimde olsun istiyordum.
"Meleğim" dedi kısık ve kesik kesik. O da benim gibi nefesini düzeltmek istiyordu.
"Burdan ne zaman çıkıyoruz?" dedim gülümseyerek.
"Bilmem ne zaman istersen" dedi gülümseyerek. O gözlerinde ışık ve dudaklarındaki kıvrılma için herşeyimi verirdim.
-- 3 gün sonra
Üç gündür aynı odada Denizin benimle tıkılıp kaldığını biliyordum. Hastaneden çıkmamış 3 gün daha kalarak kafa dinlemiştik. Odaya Denizden başka kimseyi almamıştık ama artık üç günlük süreçten sonra buna bir son vermem gerekiyordu.
"Deniz" dedim ikinci heceyi uzatarak. Başını kaldırıp soran gözlerle bakmaya başladığında dinlediğinden emin oldum. Az önce elimle oynayıp onu öpmekle ilgileniyordu çünkü.
"Aslı dışarı da mı?" dedim boğazımı temizleyerek. Hemen hızla başını salladı. "Annemler?" dedim tereddütle. "Hepsi seninle konuşmak için bekliyor" dedi. "O zaman konuşalım artık değil mi?" dediğimde gülümsedi ve elime bir öpücük kondurup göz kırptı.
Kapıya doğru gidişini izlerken nedense tuhaf bir heyecan sardı bedenimi. Ablam vardı benim, hem de Aslı. Gülümsedim kendi kendime. Tamam öz annem ölmüş olabilirdi ama beni şimdiye kadar büyüten annemle babam hep yanımdaydı.
Deniz burdaydı, benimleydi ve hep ellerimi tutuyordu. Öyle ki ilk uyandığımda yaptığım şeyi hatırlayarak kızardım ve unutmaya çalıştım. Çocuk şaşkınlıktan ne yapcağını bilemedi ama o an o kadar yanlız hissediyordum ki o şarttı.
Ellerimi dudaklarıma koydum ve kıkırdadım. Sanırım o anın mutluluğunu yeni çıkarabiliyordum.
"Ela?" sesiyle bana bakan annemle babama döndüm. Gülümsedim ve kollarımı açtım.
İkiside gelip sarıldıklarında tekrardan kıkırdadım.
Çabuk toparlamış gibi görünsem de öyle değildi. Ama hayat için bu şarttı, yaşamak için umutlu ve pozitif olmak gerekliydi ve her zamanki gibi etrafımda beni sevenlere sahiptim.
En güzeli de Deniz burdaydı. Ellerimi tutmuş bana aşkla bakıyor, gülümsüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayallerim Kadar Büyük
RomanceAlnımdakinin sen olduğuna o kadar eminim ki; başkalarını umursamıyorum. Sensin işte… Kaderim de sensin… Ben senim... Beni sen yönlendiriyorsun... <3