Beklemediğiniz şekilde ilerleyebilir. Çünkü şimdiye kadar hiçbirşey belli değildi. Herşey yeni yeni ortaya çıkacak gibi birşey. Lutfen vote istiyorum ve yorum. Sınavım olmasına rağmen yazdım ve kısa olmasına rağmen paylaşıyorum. Birdahaki bölüm daha uzun olması sözüyle iyi okumalar :)
Denizi düşünmekten gene sabaha kadar uyumamıştım ve okulda her gün Azrayla konuşmamak için derse geç kalıyor ve son derse girmeden okuldan ayrılıyordum. 1 haftadır yaptığım gibi sahilde oturmuş gene Denizi düşünürken birden yanıma biri oturdu. Kim olduğunu bilmiyordum ve dönüp bakmayacaktım bile. Şuan Denizden başka kimse umurumda bile değildi.
Deniz. Aptal. Hala aramamıştı. İçimden gelen bir krizle hiçbir şeyi umursamayarak ”Hani arayacaktın aptal” diye bağırdım. Tam bir saftım. Beklemiştim. Telefonumu hiç elimden düşürmeyerek beklemiştim. 5 yıl önceki gibi.
Keşke hiç gelmeseydi. Ben alışmıştım. Gülüyordum. Şimdi bana o tatlılığını biraz daha gösterip gitmişti hem de bir borcu olduğu ve söz verdiği halde. Yanaklarımdan akan yaşları umursamadan hıçkırıklarımın arasında tekrar bağırmaya başladım.
“Sen 5 yıl önce yaptığın gibi hayatıma gir ama sonra gene beni kendimle bırak, adi herif.”
Etraftakiler umurumda bile değildi. Olduğum yerde çantamı ve ayakkabılarımı bırakıp denize koştum. Bir kriz aşamasındaydım ve hiçbir şey düşünemezdim. Ondan nefret ediyordum. Denizin kıyısına oturmuş ıslanırken “Hani o gün benim için gelmiştin gene gelsene” diye bağırdım. Sanırım zihnim artık iki denizi birbirinden ayıramıyordu. “Neden döndün sen?” diye bağırdım tekrar. “Seni deli gibi seviyorum şapşal ama nefret de ediyorum” dedim sesim kısılarak. “Bu sefer asla gelmeyeceksin” dedim sessizce. Kahrolmuş bir şekilde yerimden kalkmaya çalışırken düştüm ve canımın acısıyla daha da ağlamaya başladım.
Birinin omuzlarımdan tutup kaldırmasıyla kendime geldim. Kaç dakikadır oturuyordum bilmiyorum. Hatta vücudumu alan titremeyi hissetmemeye başlamıştım.”Sen kafayı mı yedin? Ne halt ediyorsun burada?” dedi isyankârca. Bu o sesine, yüzüne, her şeyine muhtaç olduğumdu. Gülümseyerek yüzüne baktım. Tam konuşacakken vücudumu bir titreme aldı ve gözlerim kararmaya başladı.
Gözlerimi açtığımda bir odadaydım. Neresi olduğunu bilmesem de yanıma baktığımda uyuyakalmış Deniz’i gördüm. Allah’ım geri döndü. Deniz geri döndü. Gülümsememe engel olamayarak ona bakmaya devam ettim. Artık konuşacaktı. Ben kahroluyordum ve bu işkence gibiydi. Onu uyandırmak için burnunu sıkmaya başladım. Aynı zamanda şarkı mırıldanıyordum. Zorlukla gözlerini açtıktan sonra “Çok uykusuzum Ela’m, biraz uyusam beni bekler misin?” dedi ve gözlerini geri kapattı. Elam mı dedi o? Bu günlerde neler oluyordu böyle? “Evet” dememle beraber yüzüstü dönüp yayıldı ve ”Sakın bir yere kaybolma” dedi. Gülümsedim… Şuan o kadar tatlıydı ki…
Yataktan kalkıp odayı gezmeye başladım. Bir süre sonra buranın Deniz’in odası olduğunu tahmin ettim. Güzeldi ve tek cazibesi büyük yatağıydı. Uykuyu çok sevdiğini 5 yıl öncesinden biliyordum.
Masasına göz atarken bir defter gördüm. Eskimişti. Bir süre sonra hatırladım. Bu benim Deniz’e aldığım defterdi. Hala duruyor olması içimde umutlar kabartmıştı. Açıp okumanın yanlış olduğunu bile bile ilk sayfaya bakmak istedim.
Sadece girişi…
“Meleğim. Meleğimin hediyesi. Onu o kadar özleyeceğim ki. Bana bu defteri aldığı için o kadar şanslıyım ki… Onu bırakmak zorunda olmak berbat bir şey… O belki beni bir daha görünceye kadar hiç hatırlamayacak ama ben onunla geçirdiğim bu 3 ayı hiç unutmayacağım. Bu üç ayda her şey değişmişti. Eskiden hep oyun oynadığım kardeşim gibi gördüğüm bir arkadaşımdı o. Ama bu üç ay o kadar değerli ki. “ Gözlerimden yaşlar süzülürken hemen ikinci paragrafa geçtim yanlış olduğunu bile bile.
“Bu gün onu bıraktım. Bir daha dönmeyeceğim halde görüşürüz dedim. Uyuyakaldığında alnından öpüp ona son kez sesli “Meleğim” dedim. Hiçbir sesli söyleyişimi duymamış olmasına rağmen sondu bu. Yüzüne bakarken.” Birden elimdekini biri hızlıca çekti.
“İzinsiz ha?” dedi. Ona döndüğümde hemen yanıma gelip gözlerimi sildi ve hiçbir şey yapmamışım gibi “ Bu defteri hatırladın mı?” dedi. Gülümsemişti. Ne kadar okuduğumu sormayacak mıydı? Ama benim sormak istediklerim vardı.
“Beni sahilde nasıl buldun?” dedim başımı önüme döndürerek. Ona bakmayacaktım. Başımı döndürüyordu.
“Seni aradım ama başka bir adam açtı ve senin denize girmiş bir şekilde sürekliği bağırdığından bahsetti.” Dedi ve derin bir solukla “ Senin derdin ne? Neden öyle bir şey yaptın?” dedi.
“Elimde olan bir şey değildi, ufak bir sinir krizi işte” dedim rahatlıkla.
“Öyle mi? tamam ya önemli değilmiş” dedi alayla.
“Tamam, sadece sinirlerim fazla bozuktu ve nefes alamıyordum. Sonra birden oldu” dedim açıklamak ister dibi. Bunun üzerine hiçbir şey yokmuş gibi beni kollarının arasına çekti ve
“Peki, şimdi defterde nereleri okudun?” dedi merak etmiyormuş gibi. Deli gibi merak ediyordu biliyorum.
“İlk sayfa ilk paragraf ve ikinci paragrafın birazı” dedim dürüştçe. Kalbimin sesini çok fazla derinden duyuyordum şuan.
“Meleğim” dedi kısık bir sesle. İçim o kadar tuhaf olmuştu ki. Biran nefesimin kesildiğini düşündüm. Nefes alamıyordum. “Meleğim” diye tekrarladığında gülümseyerek “Efendim” dedim. “Ne dersin?” dedi. “ Ne için?” dedim merakla. Nefesim kesiliyordu. ”Sen ile “ derken sözünü kesip “Kapa çeneni aptal. Tüm sorularıma cevap verene kadar ve söz tutmayı öğrenene kadar asla” dedim ciddiyetle.
Biraz bozulsa da “Tamam” dedi ve sustu. Hala başımı döndürüyordu ve sanırım bu durumdan çok memnundum.
![](https://img.wattpad.com/cover/3127965-288-k480880.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayallerim Kadar Büyük
RomanceAlnımdakinin sen olduğuna o kadar eminim ki; başkalarını umursamıyorum. Sensin işte… Kaderim de sensin… Ben senim... Beni sen yönlendiriyorsun... <3